- Anasayfa
- Hakkımda
- Şarkı Sözleri
- Makaleler
- Bestekarlar
- Notalar
- Haberler
- Videolar
- Ziyaretçi Defteri
- Önemli Linkler
- Musikişinas Atatürk
- İletişim
Artaki Candan (1885-1948)
Son hatıra, aşkımda kalan bir sarı saçtı
Kanuni Artaki Efendi, 1885 yılında, o zamanlar ülkemizin sınırları içinde bulunan Selanik’te doğdu. Asıl soyadı olan Terziyan’ı bırakmış, Candan soyadını almıştır. Tıbbiyeye iki yıl devam ederek bitiremeden ayrıldı. Musikiye aşırı düşkünlüğü olduğundan ailesini İstanbul’da bırakarak Selanik’e döndü. Çok yoksul ve sıkıntılı günler geçirerek sonunda Selanikli Ahmet Efendi ile tanıştırıldı. Önceleri sadece musiki hocası olan bu değerli ve iyiliksever sanatkâr, bir dost ve bir baba gibi onu himayesine aldı. Kanun çalmada ustalaştıktan sonra birlikte çalıştılar.
Hocası Ahmet Bey ile İstanbul’a döndü. İstanbul’a gelince şimdiki Taksim bahçesinin içinde, Divan Oteli’nin karşısındaki köşede bulunan Eldorado’da çalışmaya başladı. Kemençeci Aleko ile Mısırlı İbrahim Efendi de burada çalışıyordu. Uzun bir sahne hayatı olan bu Ermeni asıllı sanatkâr başka gazinolarda da çalmıştır.
Sazına hakim, tavrı ve uslubu güzel, çalarken sazına bakmayan, kendinden emin bir sanatkardı. “Piyasa Tavrı” denen bozuk icrayı sevmez, mesleğe yeni girenleri bunun için uyarır, sazlarında zerafetten ayrılmamalarını, ifade gücü vermelerini öğütlerdi.
Uzun yıllar İstanbul Belediye Konservatuarı İcra Heyeti’nde çalışan Artaki Candan, I.Dünya Savaşı yıllarında “Sahibinin Sesi” firmasına girdi. Önceleri bu şirketin saz sanatkârları arasındaydı, daha sonra müdürlüğünü yaptı. Ölünceye kadar da bu görevde kaldı.
Artaki Candan 30 Ocak 1948 tarihinde mesane kanserinden öldü. Cenazesi kalabalık bir sanatkar topluluğu ile kaldırılarak dostlarının elleri üzerinde, Şişli Ermeni Mezarlığı’nda toprağa verildi. Vasiyeti gereğince ölümünün kırkıncı günü mezarı başında son bestelerinden olan bayati makamındaki peşrevi çalındı. Fikret Kutluğ en tanınmış öğrencileri arasındadır. (http://www.eksd.org.tr/bestecilerimiz/artaki_candan)
İlk eseri Nihavent makamından “Bugün dil-i divaneden tükendi ah ü zarım” ikincisi ise Kürdîlihicazkâr şarkı “Parlıyor fikrim o parlak gözlere baktıkça ben” güfteli eserlerdir. Elli kadar eseri biliniyor. Eserleri arasın en çok bilineni ise sözleri Mustafa Nafiz Irmak imzalı Nihavent şarkısıdır.
Koklasam saçlarını bu gece ta fecre kadar
Acı duysam gözünün rengine dalsam da senin
Kanatır ruhumu mazide kalan hatıralar
Doyamam ömrüme ben kalbini çalsam da senin
Yine güftesi Mustafa Nafiz Irmak’a ait olan Hüzzam şarkısı;
Son hatıra, aşkımda kalan bir sarı saçtı
Kalbimde o eller, ne derin yaralar açtı
Öksüz bırakıp gönlümü, yâd ellere kaçtı
Kalbimde o eller, ne derin yaralar açtı
Ve Avram Arun’un güftesi Karcığar şarkı “Bu gece çamlarda kalsak ne olur” günümüze kadar dinlenen eserleridir.
Bu gece çamlarda kalsak ne olur
Felekten bir gece çalsak ne olur
Denize mehtaba dalsak ne olur
Felekten bir gece çalsak ne olur
Hazırlayan: Suat Yener
Artaki Candan Repertuarı
Kimseye fâş eylemezdim söylemezdim derdimi | Acem Kürdî | Curcuna | _ |
Aşkınla harab olduğumu söyleyebilsem | Evc | Sengin Semâî | Y.Sinan Ozan |
Rûhumda bahar açtı onun bülbülü sendin | Ferahnâk | Semâî | Y.Sinan Ozan |
Ada'larda gezer durur edâlı | Hicaz | Sofyan | _ |
İsterim dizinde yatmak isterim | Hicaz | Aksak | İsmail Hakkı Bey |
Sensiz gecenin var mı sabahı bilemezdim | Hicaz | Türk Aksağı | Y.Sinan Ozan |
Kırılırdı oyuncak olsa bile | Hicazkâr | Aksak | Y.Sinan Ozan |
Yetti gayrı çektiğim baht-ı siyâhımdan benim | Hüseynî | Ağır Aksak | _ |
Âşıkın hâlini zâlim bilmiyor | Hüzzâm | Curcuna | _ |
Kirpiklerinin her teli bir katre taşırken | Hüzzâm | Sengin Semâî | Y.Sinan Ozan |
Son hâtıra aşkımda kalan bir sarı saçtı | Hüzzâm | Türk Aksağı | Mustafa Nâfiz Irmak |
Şeb-i hüznümde hayâlinle teselli bulurum | Hüzzâm | Ağır Aksak | Artaki Candan |
Vuracak sîne arar gizlice tiğ-i nigehin | Hüzzâm | Aksak | Vâmık Bey |
Bu gece çamlarda kalsak ne olur | Karcığar | Aksak | Avram Naum |
Bülbül sesi âh oldu bu yıl fasl-ı baharda | Karcığar | Türk Aksağı | Mustafa Nâfiz Irmak |
Her zaman bir olur mu ey hunrîz nigâhım | Karcığar | Sofyan | Melâhat Pars |
Artık ne siyah gözlerinin gölgesi kaldı | Kürdîli Hicazkâr | Sengin Semâî | Fâruk Nâfiz Çamlıbel |
Ay dalgalanırken suların oynak izinde | Kürdîli Hicazkâr | Türk Aksağı | Vecdi Bingöl |
Bağlandı gönül bir güzele bağlar içinde | Kürdîli Hicazkâr | Türk Aksağı | Bedri Ziyâ Aktuna |
Cismin gibi rûhun da güzel zannedip ey mâh | Kürdîli Hicazkâr | Sengin Semâî | Artaki Candan |
Hani ya sen benimdin niye döndün sözünden | Kürdîli Hicazkâr | Aksak | _ |
İmtidâd-ı aşkıma çeşm-i siyâhındır sebep | Kürdîli Hicazkâr | Ağır Aksak | _ |
Parlıyor fikrim o parlak gözlere baktıkça ben | Kürdîli Hicazkâr | Ağır Aksak | _ |
Yetmez mi tükenmez mi acep bunca meşakkat | Kürdîli Hicazkâr | Türk Aksağı | _ |
Ey gönül bahçesinin gonca gülü şen güzeli | Mâhûr | Aksak | _ |
Bugün dil-i dîvâneden tükendi âh ü zârım(Sevdâ kantosu) | Nihâvend | Semâî | _ |
Ey hayâli gözden gitmeyen dilber | Nihâvend | Semâî-Y.Sem. | Mustafa Reşit Bey |
Koklasam saçlarını bu gece tâ fecre kadar | Nihâvend | Aksak | Mustafa Nâfiz Irmak |
Aşkımın hep yıkılınca siteminle temeli | Sabâ | Ağır Aksak | _ |
Bekler beni her gün susamış bir ecelim var | Sabâ | Türk Aksağı | Y.Sinan Ozan |
Şen gözlerinin şi'rine ben kalbimi verdim | Sûznâk | Yürük Semâî | Y.Sinan Ozan |
Sevdâma yakın gel beni eller gibi tutma | Uşşâk | Curcuna | Mustafa Nâfiz Irmak |