- Anasayfa
- Hakkımda
- Şarkı Sözleri
- Makaleler
- Bestekarlar
- Notalar
- Haberler
- Videolar
- Ziyaretçi Defteri
- Önemli Linkler
- Musikişinas Atatürk
- İletişim
Fehmi Tokay (1889-1959)
Fehmi Tokay 'ın musiki hayatı çocuk yaşta başladı. İyi kanun çalan babasını çevresinde Kemani Aleksan, Salih Efendi Ali Rifat Çağatay ve Nevres bey gibi o devrin değerli üstatları vardı. Hüsnü Bey bunlarla bir araya gelir meşk eder ve fasıllar geçerlerdi. Bu çevre küçük Fehmi 'nin musiki zevkinin aşısı oldu. Başta babası olmak üzere Hadi Bey ve Rauf Yekta ile beraber meşk yapmaya başladı. Yenişehirli Ferit Efendi 'den edebiyat dersleri aldı. 1889 yılında İstanbul 'un Üsküdar semtinde dünyaya gelen Fehmi Tokay 'ın babası Sayıştay murakıbı Hüsnü Bey ve annesi Harmanlık Mektebi müdiresi Şadiye Hanım'dır..
Kocaeli, Ankara, Bolu ve Çankırı gibi illerde Bayındırlık Bakanlığı'na bağlı olarak mühendis ve başmühendis olarak çalışan Tokay, 1938 yılında köprüler dairesi müdür yardımcılığına tayin edildi. Bayındırlık Bakanlığı müşavirliği görevinde iken emekliye ayrıldı.
Çok güzel sesi olan ve güzel şarkı icra eden Tokay, nota bilmezdi. Bestelerini Dr.Nevzat Atlığ ve Alâeddin Yavaşça notaya alırdı. Nazik, kibar ve çevresinde çok sevilen Fehmi Tokay, yardımseverliği ile tanınırdı. Musiki repertuarını fazla eser bırakmadı fakat eserlerinin hepsinde derin sanatsal yapı vardır. Daha çok Hacı Arif Bey 'in etkisi altında kalmış ve hiç piyasa şarkısı yapmamıştır.
Son derece alçak gönüllü, iddiasız, nazik, güler yüzlü ve terbiyeli bir kimseydi. Kendisini yaşlılık dönemlerinde tanımış olmamla birlikte çok güzel bir üslupla okur, okuduğunu dinletirdi. Eserlerinde makam ve usullerin kusursuz bir şekilde kullanılması sebebi ile kolayca notaya alınırdı. Hafızasında sakladığı dini ve dindışı eserlerin çokluğunu kendisini tanıyanlar bilirler.
Bir gün Mesud Cemil’in de bulunduğu bir toplantıda musikimizin geleneklerinden söz ediliyordu. Mesud Cemil, Çargah makamının musikişinaslarımızca kutsal sayıldığını, bunun Hz.Bilal’in ilk ezanı bu makamdan okumuş olmasına bağlandığını ve bu yüzden dindışı eser bestelenmediğini söylemişti. Bunun üzerine Fehmi Tokay, “İzin verir misiniz üstadım?” diyerek bu makamdan ve dindışı olarak sekiz on eser okumuştu. Bestekârlığa ileri yaşlarda başladı ve ilk eserini 52 yaşında yaptı. Tahir Buselik Makamında ve Devrihindi olarak 1941 yılında ilk dini bestesini yapmış. (Dr. Nazmi Özalp , Büyük Türk Musikisi Ansiklopedisi,Cilt:2, S:108)
Gülle hem bezm-i visaliz gerçi hâr olsak da biz
Gönlümüz benzer bahara ihtiyar olsak da biz
Şairiz kan dökmeden sayd eyleriz ahuları biz
Dönmeyiz sevda yolundan tarumar olsak da biz
Bir gece rüyasında Zeki Arif Ataergin’i görüyor. “Sen artık beste çalışmalarına başlayabilirsin” demiş. Ertesi gün nota bilmediği halde Buselik makamında Devri Hindi usulünde şarkı olarak bestelemiş.
Aman cana beni şad et
Terahhüm eyle imdat et
Dilersen terk-i kast eyle
Bana sen kıyma azad et
Firakınla perişanım
Sana olsun feda canım
Geçip cevr-ü sitemle gel
Mürüvvet eyle insaf et
1942 yılında Uşşak makamında curcuna şarkısı ile besteciliğe devam etti.
Gördümse seni ruhuma gir oy demedim ya
Sevdimse seni kalbe ateş koy demedim ya
Yoktur bu kadar yanmaya gönlümde tahammül
Sevdimse seni kalbe ateş koy demedim ya
1941-1945 yılları arasında en verimli devrini yaşayan Tokay, bu zaman dilimi içinde 69 eser besteledi. 1946 yılından ölüm yılı olan 1959 yılına kadar ise sadece 30 eser musiki repertuvarına hediye etti. Eserleri günümüze kadar değerini korumakta olup Bayati makamında bestelediği:
Benzemez kimse sana tavrına hayran olayım
Bakışından süzülen işvene kurban olayım
Lûtfuna ermek için söyle perişan olayım
Bakışından süzülen işvene kurban olayım
Esrinin sözlerini Rüştü Şardağ yazdı. Anısı şöyle geçer: 1900’lü yılların başında bir albayın kızı Nazende Makedonya’dan eğitim almak için Dersaadet'e gelir. Burada tesadüfen tanıştığı bir gençle sevgili olur, sevişir. Ancak Nazende’nin babası olmadık bir zamana ölünce kız parasız pulsuz kalıp evine dönmek zorunda kalır. Fakat delikanlı ile evlenmek için sözleşirler.
Delikanlı tam sekiz sene Nazende’yi bekler fakat ailesinin ve çevresinin etkisiyle kuzeniyle evlenmek zorunda kalır. Evlenmesinden üç gün sonra sevdiği kız çıkar gelir. Genç kız evlenmemiş ve onu beklemiştir. Beyoğlu’nda karşılaşırlar. Genç kız onun eski apartman dairesinden dönmektedir. Ortam gerilir. Ve genç adam yaşadığı talihsizliği kıza anlatmak ister ama kız büyük acılar içinde Mısır’a amcasının yanına giderken yolda intihar eder.
Genç kız intihar ederken bıraktığı mektupta hala onu sevdiğini söyler. Mektubu tam iki sene sonra alan adam ki artık önemli bir bürokrattır günlüğüne şu notu yazar;
“Senin beni hala sevdiğini anlamam için rezil olup, perişan olup bir başka kadının koynuna mı girmem gerekiyordu ey canım”
“Lütfuna ermek için söyle perişan mı olayım” sözü buradan gelir. (Suat Yener, Şarkıların gözyaşları S: 93)
Musikiyi iradesi yüksek üstatlardan öğrenmiş olması şarkılarına hoş bir nağme vermiştir. Bestelerinde ve musiki disiplininden taviz vermeden çalışmalarını bestelerinde görmek mümkündür.
Sözlerini Melihat Akan'nın yazdığı Hicaz makamındaki şaheseri:
Aşkı seninle tattı hicranla yandı gönül
Evvel coştu taştı da şimdi uslandı gönül
Cevri safaya kattı hayli aldandı gönül
Evvel coştu taştı da şimdi uslandı gönül
Hazırlayan: Suat Yener
Lütfen kaynak göstererek kullanın.
Fehmi Tokay Eserleri
Beni beklettin efendim yine mu'tad olarak | Arabân | Curcuna | _ |
Benzemez kimse sana tavrına hayrân olayım | Bayâti | Aksak | Rüştü Şardağ |
Bilmem n'ideyim aşkın elinden | Bayâti | Devr-i Hindî | Yûnûs Emre |
Bir böyle güzel âşıka bilmem neler eyler | Bayâti | Sengin Semâî | _ |
Bülbül gülün aşkıyla perişandı seherde | Bayâti | Yürük Semâî | _ |
Dinle cânâ sesimde aşk dile gelip çağlıyor | Bayâti | Düyek | Melâhat Akan |
Gönlümün ilhâmını gözlerinde buldumdu | Bayâti | Düyek | Melâhat Akan |
Ummazdı gönül derdine dermân yâr elinden | Bayâti | Yürük Semâî | _ |
Neş'enle baharınla gelip gönlüme doldun | Bayâti Araban | Aksak | _ |
Geçiyor ömr-i hazîn sâdece "cânâ"diyerek | Bestenigâr | Aksak | _ |
Aman cânâ beni şâd et | Bûselik | Curcuna | _ |
Aşkınla yanan kalbimi bilmez gibi durma | Bûselik | Sengin Semâî | _ |
Benden ayrı düştün artık bir teselli bulamazsın | Bûselik | Devr-i Hindî | Nezahat Kuntar |
Bir lâhza bile benden uzak kalma yakın gel | Bûselik | Curcuna | _ |
Geçti bahar hazan erdi bu yerde | Bûselik | Düyek | Melâhat Akan |
Gül yüzüne hasretim cânımın cânânısın sen | Bûselik | Curcuna | _ |
Bir gülün meftûnu oldum ben de bir bülbül gibi | Dilkeşhâverân | Düyek | _ |
Bir gün dökülür belki bu sînendeki güller | Dügâh | Curcuna | _ |
İltifat etti gönül bezmine cânân bu gece | Dügâh | Aksak | Vecdi Bingöl |
Bir gün sana sunsam şu kırık telli sazımla | Ferahfezâ | Türk Aksağı | _ |
Mest ü bî-tâbım füsunkâr işvelerden ey perî | Ferahfezâ | Ağır Aksak | _ |
Gitti başımdan hümânın sâyesi | Ferahnâk | Müsemmen | Reşat Özpirinçci |
Kim der ki tesellî ararız biz mey ile | Ferahnâk | Yürük Semâî | _ |
Aşkı seninle tattı hicranla yandı gönül | Hicaz | Düyek | Melâhat Akan |
Leylâ diye bir âfet için derbeder oldum | Hicaz | Yürük Semâî | _ |
Mey değil de sunduğun yâr zehr-i câm olsun içir | Hicaz | Devr-i Hindî | Melek Hiç |
Terket beni artık yetişir sende vefâ yok | Hicaz | Aksak | Mehmet Gökkaya |
Nicedir katlanırım sabrederek hasretine | Hisâr Bûselik | Curcuna | _ |
Koklat tenin gonca gül | Hüseynî | Evfer | Nâci Sıral |
Tutam yâr elinden tutam | Hüseynî | Curcuna | Âşık Emrâh (Erzurum'lu) |
Ne durursun gâfil insan îmânın sorsalar gerek | Hüzzâm | Düyek | _ |
Sâkî ki sen oldun su şarâb oldu demektir | Hüzzâm | Aksak | Fuat Hulûsi Demirelli |
Âşık oldur kim kılar cânın fedâ cânânına | Isfahan | Ağır Aksak | Fuzûlî |
İnleyen âh eyleyen bî-çâre bir ney'dir gönül | Karcığar | Ağır Aksak | _ |
O âhû bakışlara bir anda kandın gönül | Karcığar | Curcuna | Lütfi Fikret German |
Süzülür neş'e-i sevdâ o güzel gamzelerinden | Karcığar | Aksak | _ |
Çeşmânı süzüp sen bana baktın da ne buldun | Kürdîli Hicazkâr | Ağır Aksak | _ |
Ah ü zâr-ı aşka uymuş kâm-yâb olmuş gönül | Mâhûr | Devr-i Hindî | _ |
Hasta-i hicrânınım ey nâzenin | Mâhûr | Curcuna | _ |
İçelim mey gibi gel bûseleri minnetsiz | Mâhûr | Yürük Semâî | _ |
Bahçede güller açtı her yana koku saçtı | Muhayyer Bûselik | Aksak | _ |
Muhammed'den diğer yok vâsıl olmuş kab-ı kavseyn'e | Müstear | Serbest | _ |
Bir gonca-gül'ün uğruna bülbül heder oldu | Nevâ | Sengin Semâî | _ |
Çaldığın nâyın nevâsı perdesi tizi pesi | Nevâ | Müsemmen | Yusuf Efendi (Şeyh) |
Hâksâr ettin beni çok firkatinle nâzenin | Nevâ | Devr-i Hindî | Sâdık Açar |
Mey-i engûr ile doldur ne durursun kadehi | Nevâ | Yürük Semâî | Arif Rüştü Bey |
Sonbahar oldu deyip yaz'la kış'a... | Nevâ | Aksak | _ |
Gün olur ki sonbaharın hüznü lâl eyler beni | Nihâvend | Devr-i Hindî | _ |
Kendim yanarım derdime gayre zararım yok | Nişâburek | Aksak | Mehmet Said Paşa |
Açıldı bahçede güller | Nişâburek | Düyek | _ |
Ehl-i temkînem beni benzetme ey gül bülbüle | Nühüft | Ağır Aksak | _ |
Allah diyelim daim Mevlâ görelim n'eyler | Rast | Sofyan | Yûnûs Emre |
Aşka düşmek iptilâdır firkati hem çok belâ | Rast | Devr-i Hindî | Sâdık Açar |
Bir bakışla bağladın zülfüne şeydâ dili | Rast | Aksak | _ |
Gönlümün ezhâr içinde gül gibi dildârı var | Rast | Devr-i Hindî | _ |
Sâgarda değil sâkî-i zîbâda gözüm yok | Rast | Curcuna | _ |
Ey bâd-ı sabâ bağrıma es def-i gam eyle | Sabâ | Sengin Semâî | _ |
Gün doğdu gönül beklemede cilve-i yâri | Sabâ | Aksak | Nâci Sıral |
Zuhûrun bais-i halk-ı cihandır yâ Resûlallah | Sabâ | Düyek | Nâci Sıral |
Yine bir gün doğuyor içimde aşk ilinden | Sabâ Zemzeme | Sofyan | Melâhat Akan |
Kaç kerre dolaştıktı kuş uçmaz gecelerde | Segâh | Aksak | Halit Bekir Sabarkan |
Kırdın ümmîdimi yıktın şu gönül lânesini | Segâh | Aksak | _ |
Sâkıyâ el atma dur rengine bakıyoruz | Segâh | Düyek | _ |
Cevr olur imkân-ı vuslat vermeyen îmâların | Sûzidil | Devr-i Hindî | Halil İbrahim Akçam |
Peymânelere sûz-i dil'in zehri bulaştı | Sûzidil | Curcuna | _ |
Kalbinde yerim yoksa da çehremde izin var | Şehnaz | Sengin Semâî | _ |
Varalım kûy-i dil-ârâya gönül"Hû" diyerek | Şevkutarab | Yürük Semâî | Sebkatî (I.Mahmut) |
Dâm-ı aşka düştü dîvâne gönlüm | Tâhir | Türk Aksağı | _ |
Gönül vermişken el çektim güzelden | Tâhir | Düyek | _ |
Düştü gönlüm bir kere ol âfet-i dildâre | Tâhir Bûselik | Aksak | Yılmaz Aras |
Gülle hem bezm-i visâliz gerçi hâr olsak da biz | Tâhir Bûselik | Devr-i Hindî | Adnan Üryâni |
Bir tek bakışın sihrine yandın deli gönlüm | Uşşâk | Curcuna | _ |
Çılgınca kucaklaşmadan artık hazer eyle | Uşşâk | Aksak | _ |
Gelmedin bir kerreden mâ'da neden | Uşşâk | Müsemmen | _ |
Gördümse seni rûhuma gir oy demedim ya | Uşşâk | Curcuna | _ |
Kaçsan ayıplamam... | Uşşâk | . | _ |
Sevdiğim sevdim seni ben saklamam | Uşşâk | Curcuna | _ |
Sevenleri sev sen de sitemkâr olma gönül | Uşşâk | Aksak | _ |
Sînâ'ya tırmanan Mûsâ'dan evvel | Uşşâk | Sofyan | Muhiddin Aynas |
05.05.2017