Kemani Sarkis Efendi Suciyan (1885-1943)

Kemani Sarkis Efendi Suciyan (1885-1943)

“Kimseye Etmem Şikâyet” adlı Nihavent şarkısıyla hafızalara kazınan Kemani Sarkis Efendi Suciyan, 1885 yılında Beşiktaş’ta doğdu. Müziğe olan sevgisini babası Üsküdarlı Kemençeci Onnik’ten alan Sarkis Suciyan, evde başlayan müzik eğitimini dönemin ünlü müzik hocalarından olan Kemani Aliksan Ağa’yla sürdürdü. Kemani Sarkis Suciyan, 1910’lu yıllara gelindiğinde, İstanbul genelinde nam salmış, aranan bir sanatçıydı.

 

Kemani Sarkis Efendi Suciyan’ın yakın zamana kadar sadece otuz kadar esere imza attığı tahmin ediliyor.

Müzisyenin saklı kalmış onlarca eserini bazıları ise başkaca bestekârlara mal edilen Kemani Sarkis Suciyan hakkında yayımlanmış olduğu Aras Yayıncılık tarafından yayınlanan “Kemani Sarkis Suciyan’nın hayatı ve eserleri” kitabında “Ermeni Notası” olarak da bilinen Hampartzum notalarıyla farklı makamlarda bestelediği 100 şarkı ve kantosunu, batı nota sistemiyle var olduğunu anlıyoruz.

 

1921 yılında doğduğu şehri terk ederek ailesiyle birlikte Fransa’ya göç eden ve 1943 yılında hayata gözlerini yumana dek Paris’te yaşamını sürdüren Kemani Sarkis Efendi Suciyan, ardında, “Emelimle sevdim seni, hayatım sana kurban”, “ Seni sevmek kabahat mi güzelim?”, “ Darıldın mı gülüm bana?” gibi, sıklıkla icra edilen ölümsüz eserler bıraktı. Kemani Sarkis’in kemanı halen Paris’te, oğlu Vagharchag Sassoun Soudjian’ın ikinci eşi Suzanne Soudjian tarafından muhafaza edilmektedir.(Aras Yayıncılık, Kemani Sarkis Suciyan’nın hayatı ve eserleri )

Kimseye etmem şikâyet, ağlarım ben hâlime

Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime

Perde-i zulmet çekilmiş korkarım ikbalime

Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime

Tanınmış eserleri arasında Segah kantosu

Dünyaya geldim gülmek için

Ben ağlıyorum hep senin için

Yetmez mi artık çektiklerim

Şu iki günlük ömrüm için

Al cânımı Allâh kurtulayım

O zâlimin, o zâlimin, o zâlimin

 

Merhamet yokmu sende biraz

Bir defa olsun bana mektup yaz

Çektiğim mihnet cânıma yetti

Bir defa olsun bana mektup yaz

 

Kimseye etmem şikayet

ŞAİR İHSAN RAİF HANIM


İhsan Raif Hanım 1877 de elit bir ailenin çocuğu olarak Beyrut ta dünyaya gelir. Osmanlı nın son döneminin başarılı vezirlerinden, Köse Mehmet Raif Paşa nın kızıdır. Annesi Servet hanım ise, kökü Kırım Hanlarına dayanan asil bir aileden gelmektedir. İyi yetişmiş bir İstanbul Hanımefendisidir. 

 İhsan Raif özel hocalardan, Fransızca, edebiyat ve musiki dersleri aldı. Tevfik Lami Bey den batı müziği ve piyano dersleri aldı.

İhsan Raif bir gün kardeşi Belkıs la beraber taş konağın beşinci katındaki çocuk odasında oynarken, odasının kapısı ani bir gürültüyle açılır. Hayatında hiç görmediği, tanımadığı Reji Memuru Mehmet Ali  içeri dalar ve onu kaçırmaya yeltenir. Odadaki çocukların bağırıp çağırmaları üzerine geldiği gibi merdivenleri uçarcasına atlayıp kaçar. 

 

Babası Raif Paşa, kızının adını kirlendiğini düşünür. Küçük İhsan’ın yaşadığı bu kabusun üzerinden bir ay bile geçmeden, henüz 13 yaşındayken, Reji memuru Mehmet Ali ile evlendirilir. Babası Raif Paşa’nın bu kararı ömrünün dönüm noktası olmuştur.

1890 yılının Mayıs sabahı vapurla İstanbul’dan ayrılı ve 14 yıl yaşacağı İzmir’in yolunu tutar. Artık eşi ile birlikte gurbet elde yaşayacaktır. Zira hiç sevmediği kocaman bir adamın karısı olarak ayrılırken şiirler yazar İhsan Raif. Artık İzmir’de yaşamaktadır.

 Nefretini, özlem duyduğu aşkı, sık sık yaşadığı kederleri, yalnızlıkları şiirlerine yansıtır. 

Sabreyle Ali bir gün mat olacaksın, 
Ölsen dahi lanet ile yâd olacaksın

Evliliğinin üçüncü ayında hamile olduğunu öğrenir. Henüz 14 yaşındayken 1 Temmuz 1891 de oğlu Ahmet Hikmet doğar. Sevmeye çalıştığı kocası, mutluluğu artık içkide ve kumarda aramaktadır. Bazen eve gelmemektedir. Çok kötü günler yaşayan İhsan Raif, İstanbul’dan gelen bir mektupla bir başka kadın hayatında olduğunu öğrenince yıkılır.

Bu yaşadığı ortamı, duygularını kaleme almaya başlar. Yazdığı şiirlerden birisi bu güne dilimizden düşmeyen Nihavent şarkının nağmeleri ile ruhumuzda yaşar. Bu şarkı Serkis efendi’nin notalarla süslediği: 

Kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime, 
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime,
 
Perde-i zulmet çekilmiş korkarım ikbalime,
 
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime.
 

Gün kavuştu, su karardı, beni üzme güzelim, 
Boynun büküp düşünme gel, ver elini gidelim!
 
Kara, gümrah kirpiklerin kaldır, gözün göreyim,
 

Ver elini, bak, aşkıma işte şahit yüreğim

Turhan Taşan’ın “ Kadın Besteciler “ adlı kitabında ise hem güftenin hem de bestenin sahibi olarak İhsan Raif Hanım olduğunu savunuyor. TRT kayıtların Serkis Efendi’nin bestesi olduğu yazıyor. Fakat güftenin kime ait olduğu bölümünde bilinmiyor. 

Serkis Efendi ile İhsan Raif Hanım aynı dönemde yaşamışlar. Hikâye bize güftenin sahibi İhsan Raif ve bestekârı Serkis Efendi olduğunu ifade ediyor.

İhsan Raif Hanım’ın sonraki hayatı 

Sıkıntılı geçen ikinci hamileliğinden sonra 1892 de kızı Mehruba’yı kucağına alır şair. 1899’da üçüncü çocuğu Mehmet Akif i dünyaya getirir. İstanbul hasreti ancak 1904’te, 27 yaşında 3 çocuk annesi bir genç kadın olarak İstanbul a, Taş Konağa döndüğünde sona erer. Ama kocasıyla mutlu değildir. Bir süre sonra çapkınlıklarıyla bezdiren hayırsız kocasından boşanmak için babasından izin çıkar ve kadı da tek celsede boşar. Böylelikle 15 yıllık evliliği biter. 


İhsan Raif 32 yaşında ikinci evliliğini yapar. Bu evliliği sadece 1 gün sürer. Kocası, itaat göstergesi olarak elini öpmesini ister. “ Biz iki medeni insan olarak evlendik “ diyen İhsan Raif el öpmez ve ikinci evliliği aniden biter.
 


İhsan Raif 35 yaşında daha önce hiç tatmadığı bir duyguyu yaşar. Bu duygunun adı “ AŞK “ tır. Dönemin “Rübab Dergisinin “ yönetmeni yazar Şahabettin Süleyman ın aşkıyla sarhoş olmuştur. “ Ruh İkizim “ dediği yazarla üçüncü evliliğini yapar. 1914 yılında nikâh yine Taş Konak ta kıyılır. Konakta dönemin ünlü şair ve yazarlarının katılımıyla ( Yahya Kemal, Ahmet Haşim, Ruşen Eşref, Fazıl Ahmet ) edebiyat partileri yaparlar, şiirler okurlar, musiki icra ederler.
 

İhsan Raif, fecr-i Ati ci eşi ile tüm zenginlerin sağlık tatili için gittikleri İsviçre-Davos a giderler. O sırada Avrupa da “ İspanyol gribi “ salgını vardır. Alp dağlarında romantik bir tatil geçirirlerken İspanyol gribine yakalanan Şahabettin Süleyman kurtarılamaz ve İspanyol gribi illeti çifti ayırır. Çok sevdiği eşini kaybeden İhsan Raif ile Davos ta tanıştıkları Strasbourglu şair Bell, cenazeyi Alp Dağlarının eteğinde toprağa verirler. İhsan Raif yeniden karanlıklara gömülür. Altı yıllık mutluluğunun bitmesinin yıktığı şair yine yazarak hayata tutunur.
 

İhsan Raif sonra Davos tan İstanbul a dönmek için hazırlanırken, Bell “ sana eşlik edeceğim “ der ve birlikte Taş Konağa gelirler. Burada Bell, İhsan Raif e onunla evlenmek istediğini söyler. İhsan Raif önce tereddüt etse de “ 42 yaşındayım hayatımı yaşayacağım “ der ve Bell in müslüman olup Hüsrev adını almasından sonra evlenir. Fakat bu evlilik etrafındakiler tarafından pek hoş karşılanmaz, huzursuz olurlar. 

Bir süre sonra İhsan Raif ve Hüsrev Taş Konağı kiraya verirler. İsviçre-Zürih e yerleşirler. İhsan Raif evini ve eşinin ailesini çok sever. Bir gün karnında sancılarla uyanır. Tarih 1 Nisan 1926 dır. Paris te hastahaneye yatar. Apandist teşhisi konur. Ameliyat olur ama iyileşemez. Henüz 49 yaşındadır ve Aşiyan a gömülmeyi vasiyet ettikten sonra ölür. Eşi Hüsrev cenazeyi İstanbul a getirir. 28 Mayıs 1926 da son yolculuğuna uğurlanır ve Aşiyan da sonsuz uykusuna yatar. Eşinin ölümüyle yıkılan Hüsrev in akıbeti bilinmez, adeta bir sır olur.
 (Kimseye Etmem Şikayet – Mehmet Öklü - Doğan Kitap - 2013)

Serkis Efendi’nin Eserleri 

 Rûy-i zerdimden haber ver ey sabâ yârânıma Acem Kürdî Curcuna _
 Seni sevdim ben aman efendim Acem Kürdî Aksak Semâî _
 Zannetme seni şimdi görüp gönlümü verdim Acem Kürdî Sengin Semâî A.Rıdvan
 Bahar oldu açtı sünbül Ferahfezâ Devr-i Hindî _
 Bir gün olacak ben gibi nâ-çâr olacaksın Hüzzâm Düyek Ahmet Râsim Bey
 Doğru söyle beyim sever misin Hüzzâm Nim Sofyan _
 Tatlı tatlı sözlerine kandığım ... Hüzzâm Düyek _
 İskender boğazı dardır geçilmez Karcığar(Uşşâk) Aksak _
 Hayrânım o güzel gözlerine cânânım ben senin Muhayyer Aksak _
 Kimseye etmem şikâyet ağlarım ben hâlime Nihâvend Curcuna _
 Mihnet elinin derd ü gamından  Rast Düyek _
 Bir günâh ettimse sevdim ben seni Sabâ Curcuna _
 Karardı söndü ikbâlim ümîdim hâk-sâr oldu Sabâ Zemzeme Ağır Düyek _
 Dünyâya geldim gülmek için Segâh Düyek _
 Gözüme uyku haram oldu benim Şedaraban Ağır Aksak _
 Kayd-ı zülfünden dil-âzâd olmadım Şedaraban Curcuna _
 Mihnet-i firkatten etsem de firar Şedaraban Aksak _
 Sevdi gönlüm saklamam bir dilber-i bâlâ-ter'i Tâhir Bûselik Devr-i Hindî

_

Hazırlayan: Suat Yener