Muhlis Sabahattin Ezgi (1889-1947)

Muhlis Sabahattin Ezgi (1889-1947)

Operet Ustası Bestekâr

Sultan Abdülaziz döneminde sarayda başmabeyincilik (Özel Kalem Müdürlüğü) görevinde bulunan Çerkez bir aileden gelme Hurşit Bey’in oğludur. Annesi Sinesaf Hanım'dır. Hurşit Bey, Abdülaziz’in tahttan indirilmesinden sonra, önce Mardin’e, daha sonra da Adana’ya sürgüne gönderildi. Muhlis Sabahattin bu sürgün sırasında 1889 yılında Adana’da doğdu.

 

Hurşit Bey, çağının büyük alaturka sanatçıları düzeyinde Keman, Ud ve Lavta çalardı. Muhlis Sabahattin de müzik zevkini ve eğilimini babasından aldı. Evdeki sazlı sözlü sohbetlerde kulağına dolan alaturka müziğin yanına, okul yıllarında piyano hocasının katkısıyla alafranga müzik kültürünü de ekledi.

 

Hurşit Bey, Çerkeş geleneklerinin gereği olarak direk oğlu ile ilgilenmedi, onu uzaktan izledi, çok resmi düzeyde ilişki kurardı. Bu ilişkiye karşın oğlunun müzik eğilimini ve yeteneğini çok erken sezdi. Bu konuda eşine:

 “Sinesaf, sana esefle bir şey söyleyeceğim, öyle seziyorum ki Muhlis, mızıkacıdan başka bir şey olmayacak. Bu sebeple onu tabiatın seyrine bırakmaya karar verdim. Eğer ömrüm vefa ederse, Muhlis’i oniki yaşında Moskova’ya göndereceğim. Orada konservatuarı bitirsin ve bir daha da Osmanlı topraklarına dönmesin.” diye

 

Muhlis için kafasındaki düşüncelerini söyledi. Fakat bu düşünceleri için ömrü yetmedi.1897 yılında Drama'da görev yaparken hayata gözlerini yumdu.

Çocukluğu Drama ve Selanik'te geçen Muhlis Sabahattin, 1904 yılında İstanbul'a geldi ve eğitimini Galatasaray Lisesi’nde tamamladı.

 

Muhlis Sabahattin Ezgi, Selanik’te iken 11 yaşında ilk bestesini yaptı.. “Etme eza, etme cefa aşıkını” diye başlayan Hicazkâr makamındaki şarkı ilk bestesi oldu.

 

Galatasaray Lisesi'nde okurken müzik hocasından piyano ve Batı Müziği dersleri aldı. Fransızca eğitimini iyi aldığı için Avrupa’da olup biten her şey, yayınlanan yeni fikirler onu etkiliyordu. Bu yeteneklerini ve birikimini de kullanarak, İttihat ve Terakki Partisi muhalifi olarak basın yaşamına atıldı,   İkinci Meşrutiyet'in ateşli yıllarında Muhlis Sabahattin gazeteciliğe başladı. Gazeteciliğin yanı sıra, Osmanlı Demokrat Fırkası'nın genel sekreterliği görevi de yaptı.

 

Gazetecilik yıllarında hükümete karşı yazıları yüzünden kovuşturmaya uğrayınca Avrupa'ya kaçtı. Müzik bilgisi ve piyanodaki ustalığı, yolunu Avrupa'ya kaçan diğer müzisyenlerle birleştirdi. Kurdukları grupla çıktıkları Avrupa turnesinin ardından Amerika'ya göç ettiler.

Muhlis Sabahattin, bu gurbet yıllarının ardından mütareke döneminde vatanına döndü. Sürgün dönemi bitmemiştir, İstanbul’a uzak bir köyde yaşaması şart ile sürgünü kalktı.

 

"Muhlis'in Çocukları" adıyla kurduğu operet topluluğu, 1930'lu yıllarda büyük başarı kazandı. Bir süre sonra "Süreyya Opereti" adını alan bu topluluk, Kadıköy'deki meşhur Süreyya Paşa Tiyatrosu'nda temsillerini sürdürdü.

 Ayşe, Asaletmaap, Gülfatma, Monbey gibi birbiri ardına sıralanan operetler sırayla sahneye koyuldu O zamanki kadroda Suzan Lutfullah, Lutfullah Sururi, Celal Sururi, Muammer Karaca, Toto Karaca, Avni Dilligil, Ömer Aydın bulunuyordu. "Ayşe" opereti, Suzan Lûtfullah adının duyularak sevilmesine, Muhlis Sabahattin'in "Operet Kralı" olarak kabul edilmesine ve "Muhlis'in Çocukları"nın halk arasında tanınmasına neden oldu.

 Muhlis Sabahattin, Muhsin Ertuğrul yönetmenliğini yaptığı ilk Türk müzikal filmlerinin müziklerini bestelerini yapmaya başladı."Karım Beni Aldatırsa", "Milyon Avcıları", "Söz Bir Allah Bir" gibi filmlerin müziğini yaptı

Yusuf Ziya Ortaç'ın kaleminden çıkan "Aşk Mektebi"nin müziklerine Muhlis Sabahattin imzaladı.

 

1939 yılında kızı Melek'in ölümüyle adeta yıkılır. Melek, çok genç yaşta veremden ölünce besteci büyük bir sarsıntı geçirdi. 1915 yılında doğan Melek, 1939 yılında 25 yaşında veremden öldü. 16 yaşında babasının, Muhlis'in Çocukları adlı operet topluluğunda sahneye çıktı. Dublaj yönetmeni ve oyuncu Ferdi Tayfur ile evlendi.

 1920-22 yıllarında Beşiktaş'daki Çerkes Kız Mektebi'nde ücretsiz olarak müzik dersleri vermiştir. Mütareke döneminde katıldığı "Radikal Avam Partisi"nin organı olan "Hukuk-u Beşer" (İnsan Hakları, 1919) gazetesinde ve başka gazetelerde de yazıları yayımlanmaktaydı. 10 Şubat 1946 tarihinde tedavi gördüğü Heybeliada Sanatoryumu’nda öldü. Mecidiyeköy Asri Mezarlığı’nda toprağa verildi.

 İyi ud ve piyano çalardı. Operet bestelerinin bazıları sanatçılar tarafından plağa alındı. Kendisinin doldurduğu plaklarda vardı. Operet bestelerinin bir kısmı kaybolmuştur. Her zaman yakınlarına:

 “Sanatkâr lütuf beklemez, beklememelidir” demiştir.

 Yılmaz Öztuna, Müzik Ansiklopedik Sözlük C:1 S: 273, Dr. Nazmi Özalp , Büyük Türk Musikisi Ansiklopedisi,Cilt:2, S: 111, Suat Yener, Adanada Musikiye Gönül Verenler S: 83, http://www.turksanatmuzigi.org )

 

TRT kayıtlarına göre 27 sözlü eser bestesi olduğu bilinir. Bunlardan en çok kullanılan Nihavent, Semai şarkısıdır:

 Hatırla ey peri o mes'ud geceyi

Çamların altında verdiğin buseyi

Beni mecnun ettin sen de olasın

Aşkımı inkar edersen Allah'tan bulasın

Bana sen öğrettin aşkı sevdayı

Ne çabuk unuttun beni sen hercai

Beni mecnun ettin sen de olasın

Aşkımı inkar edersen Allah'tan bulasın

Sözlü eserlerinde bile operet izini bulmak mümkündür. Döneminin eleştirmenleri ise, Muhlis Sabahatin'in eserlerinin Türk müziğinde gerçekleşmesi arzu edilen modernleşmenin benimsenen örnekleri olduğu düşüncesinde birleşiyorlardı.

 

Klasik Türk müziği formlarında da besteler yapan Muhlis Sabahattin'in en tanınmış besteleri arasında:

 

“Bahar geldi gül açıldı”-Hicazkar,

“Kuyudan çektim suyu” Hicazkar,

“Neden gücendin sen bana” Hicazkar,

“Dün gece saz meclisine neden geç geldin” Nihavent,

“Üç yıl beni sevdanın ipek saçları sardı” Nihavent,

Pencerenin perdesini aç bana göster yüzünü”-Hicaz eserleri ile “Ayşe” operetinden en çok kullanılan eserleri arasında olan Hicaz şarkısı:

 

Çok yaşa sen Ayşe, çok yaşa sen Ayşe

Köyün yıldızısın, biricik kızısın

Dayının kuzususun

Bahtın açılsın, talih saçılsın

Gönlün şen olsun, kendini üzme sakın

Vur patlasın, çal oynasın, bu hayat böyle geçer (hey)

Birçok fantezisi ve operet şarkısı, kendi yönetimindeki orkestra eşliğinde Münir Nurettin Selçuk, Fikriye Hanım, Seyyan Hanım gibi sanatçılarca plağa kaydedilen Muhlis Sabahattin'in, kendi çaldığı piyano eşliğinde solo plak kayıtlan da vardır.

Hazırlayan: Suat Yener