Ruşen Ferif Kam (1902-1981)

Ruşen Ferif Kam (1902-1981)

O sanatın dedikodusu ile değil, sanatın bizzat kendisi ile uğraşırdı.


 

Mehmed Ruşen Kam 26 Mart 1902 tarihinde İstanbul’un Beylerbeyi semtinde doğdu. Babası ünlü bilginlerimizden ve eski İstanbul Üniversitesi müderrislerinden Ömer Ferid Kam, annesi Fatma Rukiye Hanım’dır. Yüksek öğrenimini Edebiyat Fakültesi’nde tamamlayarak 1935 yılında buradan mezun oldu. Mezuniyet tezi şair ve musikişinas Yahya Nazım Çelebi ile ilgilidir.

 

1923 yılında hazine başkâtibi Ahmet Necati Bey’in kızı Fethiye Yaşar Kam’la evlendi ve bu evlilikten 1924 yılında tek çocuğu olan Necla Kam dünyaya geldi.

Daha öğrenim hayatı sürerken 15 Eylül 1923 tarihinde bir kuruş maaşla Darülelhan’a Kemençe Muallimi oldu. Aynı sıralarda İstanbul Kız Lisesi, Kabataş Lisesi, Feriköy’de bazı azınlık okullarında kültür dersleri okutuyordu. Bu hizmetleri 8 Ocak 1932 tarihine kadar sürdü.

 

1926’da Eyub’un Osmaniye semtinde hizmete giren ilk İstanbul Radyosu’nun Daimi Sanatkârlar kadrosuna tayin oldu. Bu kadroda Mesut Cemil, Vecihe Daryal, Cevdet Kozanoğlu gibi sanatkârlar bulunuyordu.

 

26 Ekim 1951-20 Mayıs 1953 tarihleri arasında Ankara Radyosu müdürlüğü yaptı. Bu görevinden kendi isteği ile ayrıldıktan sonra öğretmenlik mesleğine dönerek konservatuardaki hizmetini sürdürdü.

 

İstanbul Sultanisi’nde okuduğu yıllarda Sineklibakkal’a, Tanburi Cemil Bey’in oturduğu mahalleye taşınmışlardı ve dolayısıyla Mesul Cemil ile arkadaş olmuştu.

 

Musiki çalışmalarına on dört yaşındayken, bu okulun musiki öğretmeni Viyanalı Danyel Fitzinger’den keman dersleri alarak başladı. Tamburi Cemil Bey’in en başarılı öğrencilerinden Kadı Fuad Efendi’yi Mesut Cemil’in aracılığı ile tanıdıktan sonra, her ikisinin ısrarı ile kemanı bırakarak kemençeye başladı ve ilk basit dersleri Mesut Cemil’den aldı.

 

Rauf Yekta Bey, Ahmed Irsoy, Ali Rifat Çağatay, Refik Talat Alpman, Karcığar Mazhar Bey, Üsküdarlı Ziya Bey, Neyzen Emin Yazıcı, İsmail Hakkı Bey ve nihayet Sadeddin Arel ve Suphi Ezgi’den repertuar, nazariyat ve usul dersleri aldı.

 

Mevlevihânelere de devam ederdi. Bu sıralarda yeni yeni parlayan Münir Nureddin Selçuk’un konserlerine ve plak çalışmalarına katıldı. Udi Nevres Bey Bey’den saz eserleri ve üslup öğrendi. Musa Süreyya Bey’le çalışmalar yaptı.

 

28 Temmuz 1981 tarihinde hayata gözlerini yumdu. 31 Temmuz 1981 günü Şişli Camii’nde kılınan namazdan sonra dostlarının, öğrencilerinin, büyük bir sanatkâr topluluğunun elleri üstünde Zincirlikuyu mezarlığında toprağa verildi. (http://www.eksd.org.tr/)

 Hazırlayan: Suat Yener