Suphi Ziya Özbekkan (1887-1966)

Suphi Ziya Özbekkan (1887-1966)

Titrer yüreğim her ne zaman yâdıma gelsen

Suphi Ziya Özbekkan 1887 yılında İstanbul'da Türbe semtinde doğdu. Babası devlet adamı ve ünlü musikişinaslarımızdan Ziya Paşa, annesi Samipaşa-zâde Suphi Paşa'nın kızı Ayşe Behiye Hanım'dır. Hamdullah Suphi Tanrı Över dayısıdır.

Altı yaşına kadar özel öğretmenlerden ders alarak eğitildi.Türk Musikisi'ni babasının konağındaki sanat atmosferini teneffüs ederek tanıdı. Konağa Hacı Kirami Efendi, Leon Hancıyan, Tamburi Cemil Bey, Üsküdarlı Ziya Bey, Hanende Hüsamettin Bey, Udî Nevres Bey, Lavtacı Andon, Ali Rıfat Çağatay, Raûf Yektâ Bey, Kemani Kirkor gibi sanatkârlar devam ederdi. Ablasının da sesi güzeldi ve Tamburi Ali Efendi'den ders alırdı.

Ünlü hanende Nasib Hanım harem ve selamlıkta yapılan fasıllara katılırdı. İbrahim Ziya Özbekkan, Ali Rıfat Bey'den Ud dersi alırken Suphi Ziya Bey de Tambur çalmağa heves etti; ancak Ali Rıfat Bey "Bir evde iki mızraplı saz olmaz" fikrini ileri sürerek Kemençe çalmasını tavsiye etti. Böylece 12 yaşında Kemençeci Vasil'den Kemençe dersleri almağa başladı ve bu dersler dört yıl sürdü. Hacı Kirami Efendi ile Leon Hancıyan'dan makam ve usûl öğrendi. Sazında biraz ilerledikten sonra konaktaki fasıllara katılmaya başladı.

1943-1945 yılları arasında Ankara Radyosu Müdürlüğü'nde bulundu; 1952 yılında emekli oldu. Bundan sonra aynı yerde sanat danışmanı, üslup hocası olarak 1962 yılına kadar çalıştı.

Günümüzde halen kayıtları yapılıp özellikle TRT Radyolarında yayınlanmakta olan "Küçük Koro" nun da kurucusudur. Bestekârlığa kırk iki yaşında, Hüzzam makamında bir İlahi denemesi ile başladı. İlk din dışı bestesi, sözleri Fazıl Ahmet Aykaç'a ait olan

 

Neden hiç durmadan sevmiş bu gönlüm durmadan yanmış

Cihan mademki fâniymiş ve hep giryeyle hicranmış

Demek sevmek de boş şeymiş demek vuslat da bir anmış

Ve en kati hakikat anladım ben sade nisyanmış

Cihan mademki fâniymiş ve hep giryeyle hicranmış

Güfteli Uşşak makamındaki şarkısıdır.  Sözleri büyükbabası Sami Paşa'ya ait olan Saba makamında Aksak şarkı olarak besteledi.

 

Semt-i dildâre bu demler süzerin var mı saba

Dil-i hasret-zedeye nev haberin var mı saba

Ben giriftar-ı elem bülbül-i efgan-zedeyim

Verd-i bağ-ı emelimden seferin var mı saba

Çin-i zülfünde o şuhun eserin var mı saba

”Ey sabah rüzgârı, bugünlerde sevgilinin semtinden geçecek misin?

Hasretten harap olan gönlüme yeni bir haber verecek misin?

Ben, derde düşmüş, feryat figan eden bir bülbülüm.

Bu geliş, emel bağımın gülünden midir?

O sevgilinin saçlarının kıvrımlarından mı esip geliyorsun?

Suphi Ziya Bey 19 Temmuz 1966 Salı günü Ankara'da öldü; 21 Temmuz 1966 Perşembe günü kılınan cenaze namazından sonra Cebeci Asrî Mezarlığı’nda toprağa verildi. İki çocuk babası olan Özbekkan, anadili kadar Fransızca bilirdi.

Lemi Atlı'dan sonra gelenekçi Türk Sanat Musikisi Bestekârlarının son halkası sayılır. Suphi Ziya Bey’in ölümü ile bu tür sanat anlayışı ve yaratıcılığı sona ermiştir denir. Bestekârlığa geç başlaması, musikimizde kullanılmış ve kullanılmakta olan her unsuru sabırla incelemiş olmasından ileri gelse gerektir.

Her beste formunu çok iyi yorumlamış, bestekârlık tekniğini, usul ve makamların melodik yapısını içine sindirerek buna göre beste yapmıştır. Eserlerinde eşsiz bir duygu zenginliği ve ifade gücü dikkati çeker. Fakat nota bilmezdi eserlerini başkaları notaya alırdı.

 

Birkaç örneğin dışında "Makam-güfte","Güfte-Melodi" uygunluğu en üst düzeydedir. Geçki zarafeti ve zenginliği dikkat çekicidir. Viyana’da ölen kızı Hümeyra için bestelediği "Titrer yüreğim her ne zaman yâdıma gelsen" güfteli Muhayyer şarkısı. İçindeki hazin duyguları ve kan ağlayan yüreğinin ifadesini hatta hala umutlarını yitirmeyim imdadına yetişmesini uman güftesini zengin nota tasarımı ile anlatmıştır.

Titrer yüreğim her ne zaman yâdıma gelsen

Kan ağlar içim hatır-ı nâşâdıma gelsen

Şu hâl-i perişanıma bir kerre bakıp da

Allah için ey şuh-i şen imdadıma gelsen

“Seni her ne zaman hatırlasam yüreğim titrer.

Mutsuzlukla hatırladığım her seferinde içim kan ağlar.

Ey neşeli güzel, Allah için, şu perişan halime bir kere bakıp da imdadıma gelsen”

Uşşak makamındaki "Ne zaman gelse hayalin bu harabata senin" güfteli şarkısı, daha doğrusu hepsi birbirinden güzel, birbirinden orijinal eserlerdir. Kullanmış olduğu her formda mükemmel eserler vermiştir.

Suphi Ziya Bey, kendisi ile değişik tarihlerde yapılan musiki sohbetlerinde Dede Efendi ile Hacı Arif Bey'den çok etkilendiğini, en çok da Mustafa Çavuş'u sevdiğini söylemiştir. Nitekim, "Gönül verdim bir dilbere" güfteli şarkısının Dr. Suphi Ezgi, Mustafa Çavuş'un bir eseri olduğuna inanmıştır.(Dr. Nazmi Özalp , Büyük Türk Musikisi Ansiklopedisi,Cilt:2, S:107, Yılmaz Öztuna, Müzik Ansiklopedik Sözlük C:2 S:178, Mustafa Rona, 20.Yüzyıl Türk Musikisi S:308, Tahir Aydoğdu, www.turksanatmuzigi.org/sanatcilarimiz/bestekarlarimiz/suphi-ziya-ozbekkan)

Hazırlayan: Suat Yener

Suphi Ziya Özbekkan Repertuarı

 Bilmem niye yâr dîde-i giryânıma bakmaz Acem Aşîran Yürük Semâî Reşat Özpirinçci
 Bir gün gelecek sen de gönül şâd olacaksın Bayâti Aksak-Y.Semâî  Suphi Ziyâ Özbekkan
 Hayli demdir ki cüdâ-yı kûy-i yâr oldun gönül Bayâti Düyek _
 Ah yaramaz yavru ceylân Bayâti Araban Aksak _
 Bağ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz Bestenigâr Çenber(Ağır) Nâbî
 Ne demlerdi sezâ-yı bezm-i ülfet olduğum demler Bestenigâr Aksak Semâî Hüseyin Sîret Özsever
 Boş kalbimi bir hâtıranın gölgesi bekler Bûselik Aksak Hikmet Münir Ebcioğlu
 Ne vefâ var ne şifâ var dil-i bî-çâreye yârdan Evc Aksak Reşat Özpirinçci
 Uçun kuşlar uçun doğduğum yere Gerdâniye Aksak Rızâ Tevfik Bölükbaşı
 Beni güldürmedin âlemde neden ey yüzü mâhım  Hicaz Aksak Reşat Özpirinçci
 Bir zamanlar şevk-i cuşâcûş olan Hicaz Curcuna _
 Dilerim bûse olup kalmağı her an dudağında Hicaz Curcuna Fâzıl Ahmet Aykaç
 Dün gece ye's ile kendimden geçtim Hicaz Sofyan Rızâ Tevfik Bölükbaşı
 Ehl-i zevkin neş'esi kaçmış yıkılmış lânesi Hicaz Curcuna _
 Vuslat-ı cânâna erişmiş gönül Hicazkâr Curcuna Ercüment Ekrem Talû
 Feryâd ediyor bir gül için bülbül-i şeydâ Hüseynî Curcuna Mehmet Emin Çakıroğlu
 Hasretle zâr ü zâr gönül  Hüseynî Curcuna Reşat Özpirinçci
 Gülü sevdiyse gönül hüsnüne benzer diyedir  Hüzzâm Curcuna Fâzıl Ahmet Aykaç
 Tövbe ettim aşka cânâ dilde tâkat kalmadı Hüzzâm Müsemmen _
 Ağlarım ağladığım yâre nümâyân olmaz Isfahan Curcuna _
 Baht-ı nâ-sâzım beni dildârdan dûr eyledi Isfahan Yürük Semâî Suphi Ziyâ Özbekkan
 Ben esîr-i derd-i hicrânım vefâsız yâre ne Isfahan Devr-i Hindî Vecdi Bingöl
 Gülsitân-ı dehre geldik renk yok bû kalmamış Isfahan Devr-i Kebîr Nâbî
 Nedir ey çerh-i zâlim yâri yârinden cüdâ kılmak Isfahan Ağır Aksak Semâî Fuzûlî
 Ol nahl-i çemen serv-i hırâmân olacaktır Isfahan Yürük Semâî _
 Yâre varsın peyk-i nâlem âh ü zârım söylesin Isfahan Muhammes Nâbî
 Her vakt-i seher bülbülü gûş eyledi ol gül Karcığar Aksak Reşat Özpirinçci
 Bahçenizde sünbül olsam sevdiğiniz bir gül olsam Kürdîli Hicazkâr Ağır Aksak Necdet Bey(Dr)
 Bir gamlı hazanın seherinde ısrâra ne hâcet yine bülbül Kürdîli Hicazkâr Curcuna Ahmet Hâşim Bey
 Durmadan aksın eğer isterse her gün gözyaşım Mâhûr Devr-i Hindî _
 Dedim "Bu kız ne güzel kız" "Nişanlıdır" dediler Muhayyer Aksak Ahmet Râsim Bey
 Nar bahçesinin goncası gülgûn dehenindir Muhayyer Aksak _
 Titrer yüreğim her zaman yâdıma gelsen Muhayyer Aksak _
 Dönsek mi bu aşkın şafağından Müstear Curcuna Ahmet Hâşim Bey
 Gönül verdim bir dilbere Nevâ Bûselik Aksak Süleyman Sâib Bey-S.Z.Özbekkan
 Sesimde şarkısı aşkın figân olup gidiyor Neveser Sengin Semâî Hikmet Münir Ebcioğlu
 Edilsin bahar nûş inlesin tanbur sabah olsun Nihâvend Curcuna _
 Aşkı muhabbet gibi sandı gönül Rast Curcuna _
 Ağlarım ağladığım yâre nümâyân olmaz Sabâ Ağır Aksak Semâî _
 Âşıka tân etmek olmaz müptelâdır n'eylesin  Sabâ Sakîl Nef'î
 Ey bâd-ı sabâ yâr ile vuslat ne zamandır Sabâ Yürük Semâî Pesendî (Kayseri'li)
 Sabâ serîrin ol meh söyle gönülde kursun Sabâ Lenk Fahte _
 Semt-i dildâre bu demler güzerin var mı sabâ Sabâ Aksak Sâmi Paşa
 Sabâ yolun düşerse git o tıfl-ı dilsitâne sor Sabâ Zemzeme Yürük Semâî _
 Hüsnünde bahar neşvesi var teşne-i vuslat Sûzidil Aksak Reşat Özpirinçci
 Dağıtıp âleme peymâneyi sun zehri bana Sûznâk Curcuna _
 Mahvoldu bütün sevgilerim tatlı çağımda Şehnaz Bûselik Aksak _
 Baht-ı nâ-sâzım beni dildârdan dûr eyledi Tâhir Bûselik Düyek Suphi Ziyâ Özbekkan
 Aklımı başımdan alan gözlerin  Uşşâk Curcuna Reşat Özpirinçci
 Dökülmüş zanbak gibi perîşan leylâk gibi.. Uşşâk Aksak Fevzi Bey
 Her şey bu zaman evinde nâ-çâr geçer Uşşâk Aksak Cemâl Ethem Yeşil
 İncindi (Gücendi) biraz sözlerime münfail oldu Uşşâk Curcuna _
 Mevsimle geçen şimdiki aşklar da kısaldı Uşşâk Aksak Hikmet Şinâsi Önol
 Ne zaman gelse hayâlin bu harâbâta senin  Uşşâk Aksak _
 Neden hiç durmadan sevmiş bu gönlüm Uşşâk Curcuna Fâzıl Ahmet Aykaç
 Yârim güler güller açar yaz olur Uşşâk Aksak Suphi Ziyâ Özbekkan