Kimseye etmem şikâyet ağlarım ben halime -Hikâyesi - Notası

Makam: Nihavend

Bestekar: Serkis Efendi

Sanatçı: Melihat Gülses

Güftekar: İhsan Raif Hanım

Usül: Curcuna

Kimseye etmem şikâyet ağlarım ben halime -Hikâyesi - Notası

“Kimseye Etmem Şikâyet” İhsan Raif Hanım

İhsan Raif Hanım, Osmanlı’nın son döneminin başarılı vezirlerinden, Köse Mehmet Raif Paşa’nın kızıdır. İyi yetişmiş İstanbul Hanımefendisidir. Lami Bey’den batı müziği ve piyano dersleri almış, Rıza Tevfik’ten aldığı derslerle erken yaşlarda şiirler yazmaya başlamış.

İhsan Raif bir gün kardeşi Belkıs la beraber taş konağın beşinci katındaki çocuk odasında oynarken, odasının kapısı ani bir gürültüyle açılır. Hayatında hiç görmediği, tanımadığı bir adam içeri dalar ve onu kaçırmaya yeltenir. Odadaki çocukların bağırıp çağırmaları üzerine geldiği gibi merdivenleri uçarcasına atlayıp kaçar. Reji Memuru Mehmet Ali’nin İhsan Raif i evlenmeye mecbur etmek için konağa girmiştir. Aslında eline bile dokunamamıştır.

Raif Paşa, bu olaydan kızını sorumlu tutar ve henüz 13 yaşındayken, Reji memuru Mehmet Ali ile nikâhlanır. 1890 yılının bir güzel Mayıs sabahı vapurla İstanbul’dan ayrılırlar. İstanbul’a dönemeyeceği için yuvasına dört elle sarılır. Henüz 14 yaşındayken 1 Temmuz 1891 de oğlu Ahmet Hikmet doğar. 

Sevmeye çalıştığı kocası, mutluluğu artık içkide ve kumarda aramaktadır. Bazen eve gelmemektedir. Çok kötü günler yaşayan İhsan Raif, İstanbul’dan gelen bir mektupla diğer kadın ' ın varlığını öğrenir, yıkılır. Çok kötü günler yaşayan İhsan Raif, üzüntülerini şiirlere döker.

Kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime, 
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime, 
Perde-i zulmet çekilmiş korkarım ikbalime, 
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime. 
 

Kendini üzüntüye sokan bir şiirini Serkis Efendi Nihavent makamında besteledi. Ancak Turhan Taşan’ın “ Kadın Besteciler” adlı kitabında ise hem güftenin hem de bestenin sahibi olarak İhsan Raif Hanım yazmıştır.  İhsan Raif Hanım şiirini yazdıktan sonra onu Suzinak makamında Curcuna usulünde bestelemiştir.

Çok sonraları Kemani Serkis Efendi ise şiiri Nihavent makamında yeniden bestelemiştir. Muhtemelen bu son beste sevilmiş olacak ki, günümüze kadar böyle gelmiş ve nihayet eserin hem güfte hem de beste sahibi olarak Kemani Serkis Efendi kalmıştır. 

Dönemin Şişli Kaymakamı Sayın Mehmet Öklü,  6 yıl süren araştırmaları sonucu kaleme aldığı, adeta bir belgesel niteliğindeki “ Kimseye Etmem Şikayet “ adlı kitabından aldığımız bilgiler bu şarkının gerçek yüzünü ortaya çıkartıyor.

Sıkıntılı geçen ikinci hamileliğinden sonra 1892 de kızı Mehruba’yı kucağına alır şair. 1899’da üçüncü çocuğu Mehmet Akif i dünyaya getirir. İstanbul hasreti ancak 1904 yılında, 27 yaşında 3 çocuk annesi bir genç kadın olarak İstanbul a, Taş Konağa döndüğünde sona erer. Ama kocasıyla mutlu değildir. Bir süre sonra çapkınlıklarıyla bezdiren hayırsız kocasından boşanmak için babasından izin çıkar ve kadı da tek celsede boşar. Böylelikle 15 yıllık evliliği biter. 

İhsan Raif, 32 yaşında ikinci evliliğini yapar. Fakat bu evliliği sadece bir gün sürer. Kocası, elini öpmesini ister. “Biz iki medeni insan olarak evlendik“ tavrını kabul etmez el öpmez ve ikinci evliliği biter.  

İhsan Raif, 35 yaşında, dönemin Rübab Dergisi’nin yönetmeni ve yazarı Şahabettin Süleyman’a aşık olur. Onun için “Ruh İkizim“  diyecek kadar çok sevmiştir. 1914 yılında Taş Konak’ta üçüncü evliliğini yapar. 

Eşi ile birlikte tatil için gittikleri İsviçre’nin Davos kentinde “ İspanyol gribi “ salgını vardır.  İspanyol gribine yakalanan Şahabettin Süleyman kurtarılamaz.

Üçüncü evliliğini ölüm sona erdirir. İhsan Raif ile Davos ta tanıştıkları Strasbourglu şair Bell, cenazeyi Alp Dağlarının eteğinde toprağa verirler.

İhsan Raif, fecr-i Ati ci eşi ile tüm zenginlerin sağlık tatili için gittikleri İsviçre-Davos a giderler. O sırada Avrupa da Alp dağlarında romantik bir tatil geçirirlerken ve İspanyol gribi illeti çifti ayırır. Çok sevdiği eşini kaybeden İhsan Raif yeniden karanlıklara gömülür. Altı yıllık mutluluğunun bitmesinin yıktığı şair yine yazarak hayata tutunur. 

İhsan Raif sonra Davos tan İstanbul a dönmek için hazırlanırken, Bell “ sana eşlik edeceğim “ der ve birlikte Taş Konağa gelirler. Burada Bell, İhsan Raif e onunla evlenmek istediğini söyler. İhsan Raif önce tereddüt etse de kabul eder. Bell’in Müslüman olup Hüsrev adını almasından sonra evlenir. Fakat bu evlilik etrafındakiler tarafından pek hoş karşılanmaz, huzursuz olurlar. Taş Konağı kiraya verirler ve Zürih’e yerleşirler. 

İhsan Raif evini ve eşinin ailesini çok sever. Mutlu bir yaşamı tekrar yakalamıştır. Fakat 1 Nisan 1926 tarihinde Paris’te hastaneye yatar. Apandist teşhisi konur. Ameliyat olur ama iyileşemez. Henüz 49 yaşındadır ve Aşiyan mezarlığına gömülmeyi vasiyet ettikten sonra ölür. Eşi Hüsrev cenazeyi İstanbul’a getirir. 28 Mayıs 1926 da son yolculuğuna uğurlanır.  


Mutsuz bir evlilikle başlayan talihsiz başlayan yaşamını kimseye şikâyet etmedi. Dört evlilikle hayatını noktaladı.

(Suat Yener; Şarkıların Gözyaşları S:65, Altın Koza Yayınları 0 322 503 04 77)

 

Hazırlayan: Suat Yener