- Anasayfa
- Hakkımda
- Şarkı Sözleri
- Makaleler
- Bestekarlar
- Notalar
- Haberler
- Videolar
- Ziyaretçi Defteri
- Önemli Linkler
- Musikişinas Atatürk
- İletişim
Gamzedeyim deva bulmam
Makam: Uşşak
Bestekar: Tatyos Efendi
Sanatçı: Canan Sezgin Geylan & Yahya Geylan
Güftekar: -
Usül: Sofyan
Tatyos Efendi, 1858 yılında İstanbul, Ortaköy'de doğdu.
Tatyos Efendi, Kemanî Kör Sebuh'dan keman çalmasını öğrendi. Bir yandan da Andon ve Civan kardeşlerden, Hanende Asdik Ağa'dan aldığı derslerle musiki bilgisini ilerletti, pek çok fasıl geçti. Hanende Karakaş, Tanburi Ovakim, Kanuni Şemsi gibi sanatkârlarla, başta Galata'daki Pirinççi Gazinosu olmak üzere, başka gazinolarda da uzun yıllar kaliteli fasıllar yönetti.
Tatyos Efendi, çok eserinin sözlerini kendisi ve çok yakın arkadaşı olan Ahmet Rasim Bey yazmıştır. Fevziye Kıraathanesi'nde ilk konservatuarı kurmuştu. Kemanı ve kanunu virtüöz düzeyde çalmıştı.
Tatyos pek konuşkan biri değildi. Arkadaşı Ahmet Rasim Bey gibi içki ve sigara en yakın dostuydu. Ahmet Rasim Bey’in musiki anılarında anladığımıza göre sabahlara kadar içki ve meşk sohbetleri olurdu.
Tatyos Efendi, Ahmet Rasim Bey ve Kemençeci Vasilaki ile birlikte akşam saatlerinde meyhanede “Ehl-i aşkın neşvegah-ı kuşe-i meyhanedir” (Aşk ehlinin neşe bulduğu yer meyhane köşesidir) diye başlayan meşkleri geceye yarılarına kadar sürermiş.
16 Mart 1913 tarihinde hayata gözlerini yumdu. Ölümünden sonra cebinden üç kuruş para çıkması sanatı sanat için yapan her sanatkârın değişmez kaderiydi.
Kilise defterindeki ölüm kaydının meslek hanesine "Çalgıcı" kaydı konması onun kaderinin bir başka cilvesi idi. Sağlığı bozulduğu dönemde Tatyos Efendi'yi Ahmet Rasim gibi birkaç vefalı dostunun dışında arayan ve soran olmadı, son yıllarını büyük bir yoksulluk ve kimsesizlik içinde geçirdi.
Cenazesi Ahmet Rasim Bey'in topladığı on-onbeş kişi, üç bacısı, dul eşi, kendisiyle yıllardır çalıştığı iki sazende ve kilisenin uzak köşesinde ağlayan bir kadından ibaret küçük bir topluluk ile kaldırılarak, Kadıköy Uzunçayır Ermeni Mezarlığına gömülmüştü.
Ahmet Rasim Bey’in, sözlerini yazdığı Uşşak makamındaki Tatyos Efendi’nin bestelediği şarkının sözleri, Tatyos Efendi’nin kaderi olduğunu söylemişti.
Gam-zedeyim deva bulmam
Garibim bir yuva kurmam
Kaderimdir hep çektiren
İnlerim hiç reha bulmam.
Elem beni terk etmiyor
Hiç de fasıla vermiyor
Nihayetsiz bu takibe
Doğrusu takat yetmiyor.
Ehl-i dilin yoktur kadri
Uğraşma gel Tatyos gayri
Eserin çok kıymetin yok
Git talihine küs bari.
* Bu eser Kesik Kerem Naziresi'dir
Serkis Efedi'nin "Gönül kuşu gibi yüksek uçarsın" naziredir
Bkz.Türk Musikisi Güfteler Antolojisi /E.Ruhi Üngör Syf:1250
Bu şarkının hikayesini Ahmet Rasim’e vefatından hemen önce Vasilaki hasta halinde anlatıyor:
Tatyos’un Ortaköy’de bir çocukluk aşkı varmış. Kendi cemaatinden olan kızın ailesi aniden Erivan’a göçünce kavuşamamışlar.
Tatyos’da sonradan şimdiki eşiyle evlendirilmiş. Beraber içtikleri o gece kızın İstanbul’a döndüğünü ve otuz yıldır evlenmeyip kendisini beklediğini öğrenmiş.
Ahmet Rasim Bey Tatyos’un kilisede yapılan cenaze töreninin sonunda oturduğu yerden kalkarken kilise sırasına bırakılmış bir zarfı fark ediyor. Zarfın üzerinde “Tatyos ile birlikte defnedilecektir yazmaktadır.
Zarfı otuz yıl önceki çocukluk aşkı olan kadın Ahmet Rasim Bey’e fark ettirmeden onun yanındaki sıraya koymuştur.
Ahmet Rasim zarfı alıp usulca ceketinin cebine koyar. Zarfın kendi yanına konulmasının bir tesadüf olamayacağını düşünüp ve zarfın içindekileri okumanın belki de Tatyos’a karşı ifa edilecek son görev olacağına kanaat getirerek yalnız Ahmet Rasim Bey tarafından görülen ve yarım saat sonra Tatyos’un naaşı ile birlikte toprağa verilen zarfın içinde ki kâğıt da şu dizeler yazılıdır:
Gam-zedesin devan benim
Garip kuşsun yuvan benim
Çektiğimiz yeter gayri
Kaderimsin inan benim
Takat yetişmez eleme
Bülbül imrenir çileme
Bizim şu kara sevdamız
Kalsın öteki aleme
Elbet kadrini bilirim
İste canımı veririm
Küsme talihine Tatyos
Çok durmam ben de gelirim
Şarkılara hikâye olurmuş eski aşklar.
Kim bilir kaç aşka sebep olmuş şarkılar ölümsüzleşmiştir şarkılarda.
O zaman şarkıların gözü kör olmasın diyoruz.
(Hikâye kısmı Ecz. Naci Konyar’dan alınmıştır)
Hazırlayan: Suat Yener
27.05.2022