- Anasayfa
- Hakkımda
- Şarkı Sözleri
- Makaleler
- Bestekarlar
- Notalar
- Haberler
- Videolar
- Ziyaretçi Defteri
- Önemli Linkler
- Musikişinas Atatürk
- İletişim
Ahmet Irsoy (1869-1943)
Üstat bestekârlarından Zekai Dede’nin oğludur. Zekai Dede-zade Ahmet diye anılır. 1869 yılında İstanbul Eyüp’te doğdu. Musiki hayatına babasının dini ve din dışı eserlerini meşk ederek başladı. Daha sonra Bahariye Mevlevi hanesi Şeyhi Hüseyin Fahrettin Dede'den de ney ve Farsça dersleri aldı.
24.11.1897 tarihinde babasının ölümü üzerine Bahariye Mevlevihanesi Kudümzenbaşlığı makamına getirildi. Aynı tarihte Darüşşafaka okulunda babasının yerine musiki öğretmenliği görevini üstlendi. Hafız Ahmet Irsoy, kendisin ile meşk etmeye gelen Neyzen Emin Efendi'den Hamparsum notasını öğrendi ve babasının öğrencisi aynı zamanda kendisinin yakın arkadaşı olan Rauf Yekta Bey'den de batı notasını öğrendi.
Hafızlık, Gazelhanlık, bestekârlık ve Reisü'l-Kurra’lık yaptı.Sultan Abdülaziz'in oğlu Şehzade Seyfettin Efendi'nin imamlığını yaptı. Ramazan aylarında Şehzadenin malikânesinde teravih namazı kıldırırdı. Sultan Vahdettin'in de baş mevlithanı oldu. Eyüp Camii baş imamlığına getirilen Irsoy, 25 Temmuz 1941 tarihinde Reisü'l-Kurra (hafızların reisi) oldu ölüm tarihi olan 13 Ağustos 1943’e kadar bu görevi sürdürdü. (Dr. Nazmi Özalp , Büyük Türk Musikisi Ansiklopedisi,Cilt:2, S:36)
Ahmet Irsoy, mutlak kulak sahibi idi. Şehir hattı vapurlarının düdüklerinden tanır ve bunların öttükleri zamanda hangi akorda hangi perdeyi tuttuğunu söylerdi. Bu durumun çok kereler denendiğini ve her seferinde de diyapazon kadar net cevaplar alındığı söylenir. Çok disiplinli ve titiz bir insandı. Musikimizin günümüze kadar sağlıklı gelmesi için çok emek verdi. Hatta Darü'l Elhan'daki görevinden bu yüzden ayrıldığı söylenir. Hikâye şöyle rivayet edilir.
Darü'l-Elhan'da (Osmanlı Devleti’nin ilk resmi müzik okulu. Nağmeler Evi manasıdır.) Yegah faslı geçilirken Dellâlzâde'nin; “Gönül ki aşk ile pür-sinede hazine bulur” güfteli Zincir usulündeki bestesi meşk edilirken ‘Aşk ile’ kelimelerinin melodi ile ifadesindeki (Fa) notası için Reis Ziya Paşa “Eviç perdesidir” diye ısrar eder. Irsoy ise “Acem perdesidir” diye ısrar eder; ancak Ziya Paşa'nın “Eviç perdesidir” diye diretmesi üzerine hoca, reise karşı gelmeyip 10 altın olan maaşını terk ederek istifa etmiştir. Kendisine soranlara istifa sebebini şöyle açıklamıştır::“Bu eseri pederim, Dellâlzâde İsmail Efendi'den meşk etmiştir. Ben de pederimden meşk ettim. Peder merhum, besteyi meşk ederken ‘Aman Hafız dikkat et! Vehleten Eviç gibi geliyorsa da Acem perdesidir’ diye ikazda bulunmuştu. Ben bu perdeyi eviç okursam Dellâlzâde ile Zekâî Dede'nin ruhlan muazzep olur.” demiştir.
Bugün klasik eserler konusunda başvuracağımız en önemli kaynaklardan biri olan ve önceleri Darü'l-Elhan Külliyatı diye yayınlanmaya başlayan, daha sonraları ise Konservatuar Klasikleri adı ile yayınlanmasına devam edilen 180 parça klasik musiki eserini Hafız Ahmet Efendi okudu ve Rauf Yekta Bey notalarını yazdı. Babasının ekolünde Klasik Türk Musikisi ekolunun iyi bir temsilcisi olup 300 kadar eser vermiştir.(Suat Yener, Şarkıların gözyaşları S: 69)
Irsoy'un ilk eser; Sultanîyegah makamında ve yürük semaî usulünde bir nakış bestesi olan:
Ufk-ı emelim kapladı çoktan beri zulmet
Aç ruzeni ey mihri dil efruzi sabahat
Gel gel işvebazım, gel gel çaresazım
Ten nen ni ten nen ni ten nen ni tenenen
Eseri babasına okumuş ve babası pek beğenip kendisine bir gümüş Mecidiye ödül vermiştir. Eserlerinde sağlam teknikli, zarif, hisli, coşkun ve canlı klasik üsluptan hiç ayrılmamıştır. Hafız Halit Bütek’in güftesini Hüzzam makamındaki bestesinde açıkça görmemiz mümkündür.
Ey hüsn-i cemal âleme sen darb-ı meselsin
Âşıkları aşüfte eden nazlı meleksin
Yoktur şu cihanda sana faik ne güzelsin
Her sadresezâ-vâr olacak gonca çiçeksin
“Ey güzeller güzeli, sen dünyaya gönderilmiş bir özlü söz gibisin.
Âşıkları deli eden bir nazlı meleksin.
Öyle güzelsin ki şu dünyada senden üstün kimse yoktur.
Her göğse yakışacak bir taze çiçeksin”
Musiki konusunda hayatının büyük bir kısmını talebe yetiştirmeye adayan Hâfız Ahmet Efendi’nin talebeleri arasında ablasının oğlu Mehmet Münir Kökten, Hacı Emin Dede, Kemal Batanay, Râsim Ferit Bey vardı. Daha sonra Osman Şevki Uludağ, Dürrî Turan, Mehmet Nezihi Albayrak, Sadettin Heper, Tamburi Mesut Cemil, Lâika Karabey, Fahri Kopuz, Zeki Ârif Ataergin, Mustafa Sunar, Şerif Muhittin Targan, Safiye Ayla, Münir Nurettin Selçuk ve Sadettin Kaynak olmuştur.
Hazırlayan: Suat Yener
Lütfen kaynak göstererek kullanın
Ey hamî-i din-i mübiyn ey tâcdâr-ı pür-kerem | Acem Aşîran | Semâî | _ |
Ey şeh-i şehenşâh-ı cihan dâver-i devran | Acem Aşîran | Yürük Semâî | _ |
Geldin geri gider misin | Acem Aşîran | Düyek | Abdülehad Nûri (Şeyh) |
Gider şekk ü inkârı tevhîde gel tevhîde | Arazbâr | Düyek | Azîz Mahmûd Hüdâî Hz. |
Münâdiler nidâ eyler | Bayâti | Hafif | Azîz Mahmûd Hüdâî Hz. |
Tâ ki gönül çekersin endûh-i rûzigârı | Bayâti Bûselik | Lenk Fahte | _ |
Hamd ü minnettir sana ey hâlik-i kevn ü mekân | Beste Isfahan | Evsat | _ |
Ne zaman bilmiyorum müddet-i hicrân bitecek | Bûselik | Yürük Semâî | _ |
Söyle ey nâlem beni cânân perîşân etmesin | Bûselik | Aksak Semâî | _ |
Yâ İlâhi âsitânın hastaya dâr-ı şifâ | Dügâh | Evsat | Mustafa Fenaî Dede |
Çözülme zülfüne ey dil-rübâ dil bağlayanlardan | Ferahnâk | Aksak Semâî | Enderûnî Vâsıf |
Hamd Allah'a ki eltaf-ı amîm | Hicaz | Sofyan | İsmail Hakkı (Bereketzâde) |
Hatırında kalsın ey reşk-i melek | Hüzzâm | Ağır Aksak | Hüseyin Fahrettin Dede |
Şimdi bildim ben seni ey bî-vefâ | Isfahan | Devr-i Hindî | _ |
Yüzü güldü semâ-yı pür-hazenin | Karcığar | Düyek | _ |
Aşkın bana kısmet-i ezeldir | Muhayyer | Curcuna | Veled İzbulak (Çelebi) |
Hicrân gecesi yâdın ile çok oyalandım | Muhayyer | Aksak | _ |
Şimdi bildim ben seni ey bî-vefâ | Nevâ Bûselik | Aksak | _ |
Âşıklar sadıklar işitmiş olun | Nikrîz | Muhammes | Azîz Mahmûd Hüdâî Hz. |
Milk-i cihan sultânı Abdülkâdir Geylâni | Sabâ | Sofyan | Şevkî |
Hak şer'leri hayr eyler | Segâh | Düyek | İbrâhim Hakkı(Erzurumlu) |
Ufk-ı emelim kapladı çoktan beri zulmet | Sultânî Yegâh | Yürük Semâî | _ |
Bin cefâ görsem ey sanem senden | Tâhir Bûselik | Berefşan | _ |
Nazlım ne kadar güzel yüzün var | Tâhir Bûselik | Curcuna | Hüseyin Fahrettin Dede |
Nîm-nigâh-ı çeşm-i mestin kalbimi nâlân eder | Tâhir Bûselik | Aksak | _ |
Seni candan severim aşkına kurban olurum | Tâhir Bûselik | Aksak | Mehmet Hafîd Bey |
Nûr ile doldu yine kevn ü mekân | Acem Aşîran | Evsat | Azîz Mahmûd Hüdâî Hz. |
Nefs-i şaytana uyup işledik bî-had günah | Ferahnâk | Düyek | _ |
Ey hüsn-i cemâl âleme sen darb-ı meselsin | Hüzzâm | Aksak | _ |