Avni Anıl (1928-2008)

Avni Anıl (1928-2008)

 

Güftelerle Notaları Dans Ettiren Bestekâr

Avni Anıl 1928 yılının 23 Nisan'ında İstanbul'da doğdu. Çocukluğu, Üsküdar'da geçti. 1942 yılında Paşakapısı Ortaokulu'nu bitirdi. Haydarpaşa Lisesi'ndeki eğitimine ara verdi.   1966 yılında açılan olgunluk sınavı sonucunda tamamladı. 1949 yılında askerlik görevine İstanbul’da başladı.

 

 

1952 yılında babasının kara sarılık hastalığına yakalanmasından sonra aile bütçesine katkıda bulunmak için polislik sınavlarına girdi. Sınavı birincilikle kazandı ve görev yeri İzmir Fuarı oldu. Daha sonra Ankara Polis Okulunda eğitimini tamamlayarak İstanbul'a döndü ve ilk ataması Adana Emniyet Müdürlüğü oldu. Polislik mesleğini bırakarak İstanbul Radyosu 'nda çalışmaya başladı.

 

Musiki Eğitimi:

 

Çocukluk yıllarında Üsküdar Halkevi'nde başladı. O zamanlar Ord. Prof. Reşat Kaynar, halkevinin başkanıydı ve ilk musiki eğitimini burada aldı. 1943–1946 yılları arasında tatil günleri müzik öğretmeni Kemal Bey'le Çamlıca Kısıklı'daki aile çay bahçesinde program yaptı.

 

1950 yılında Üsküdar Musiki Cemiyeti'nde Emin Ongan'la tanıştı ve ders almaya başladı. Orada 7 yıl süre ile Türk müziğinin ne olduğunu beste, şarkı formu, günün şarkılarını meşk yoluyla öğrendi.

 

İlk Beste:

 

İlk beste denemelerine Üsküdar Musiki Derneği’nde başladı. Arif Sami Toker, vasıtasıyla notalarını Emin Ongan'a götürdü. Emin Ongan notaları inceledikten sonra:

 

"Aman Avni, bunlar ne güzel şeyler" dedi.

 

Aldığı kuvvetli müzik bilgisi kendisini bestekârlık hevesi yarattı ilk bestesini 1952 yılında:

 

Sordular Mecnun’a Leyla’nın saadet hanesin

Sineden bir ah çekip gösterdi dil-i viranesin

Bir bakışla aşıkı meftun eder çeşmanesi

Neyleyim dildare müştak kılmadı dîlhanesin

Güftesini Rast makamında Curcuna şarkı olarak besteledi.

Bestelediği eserlerin çoğunu Harem’deki evinde yaptı. Hüzzam makamındaki "Ağla Çeşmim, Eski Lezzet Kalmamış" adlı bestesini Adana 'da polisken yaptı.

Ağla çeşmim eski lezzet kalmamış peymânede

Nerde saki ehl-i dil yok meclis-i meyhanede

Ey gönül âlem değişmiş gayrı feryad eyleme

Nerde saki ehl-i dil yok meclis-i meyhanede

Adana 'da polislik yaptığı dönemde Nevzat Atlığ,  İstanbul Radyosu'na çağırdı ve İstanbul'a gitti.1972 yılında İzmir Radyosu’nda 10 yıl süre ile müzik yayın şefliği yaptı. 1982 yılında İzmir Radyosu'ndan emekliye ayrıldı.

1985 yılında Adana Büyükşehir Belediye Konservatuarı kuruldu.  Konservatuara Sanat Yönetmeni olarak geldi. İki yıl kadar görev yaptı. Konya Selçuk Üniversitesinin fahri doktorluk unvanı onurlandırıldı.

 

 

1990 yılında Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü, Devlet Türk Sanat Musikisi topluluklarının sınavlarını yapmak için Uzman Sanatçı kadrosu ile yeniden memurluğa başladı. 1993 yılına kadar Elazığ, Diyarbakır, Samsun, Konya ve Bursa'da koroların kurulması çalışmalarında bulundu.1998 yılında Kültür Bakanlığınca verilen Devlet Sanatçısı unvanını aldı.

Avni Anıl üç çocuk babası idi. Çocuklarından oğlu Ezgi Anıl, keman virtüözüdür. Kız kardeşi Berhayat Anıl, konservatuar mezunu ve Radyodan emekli oldu.

16 Haziran 2008 tarihinde iki yıldır devam eden solunum yetmezliği hastalığına karşı koyamadı ve İzmir'de hayata gözlerini yumdu.

Ölümünden sonra İzmir Valiliği önünde düzenlenen törenden sonra cenaze aracını karanfillerle uğurlandı. Anıl'ın naaşı, uzun yıllar görev yaptığı TRT İzmir Bölge Müdürlüğü önüne getirildi. Burada düzenlenen kısa bir törenin ardından Alsancak Hocazade Camii'nde namazı kılındı ve toprağa verildi.

Doğduğu ve büyüdüğü Üsküdar Selimiye Eczane sokağına "Avni Anıl Sokağı" adı verildi. Edirne'de "Avni Anıl Repertuar Salonu" açıldı.

Samsun'da, Emniyet Müdürü Tekin Akın tarafından "Avni Anıl Eğitim ve Sanat Merkezi" açıldı.

İzmir Bornova'da heykeli dikildi.

 

 

Dil şad olacak diye:

 Bestelerin melodi zenginliğini hissederiz. Şarkılarının tamamında güftecilerin şiirleri vardır. Çok eskiden beri tanıdığı komşuları olan Şair Turgut Yarkent bir gün tıraş olurken saçlarından beyazların düştüğünü görüyor.

Aynaya bakıyor saçlarındaki beyazlıklara. Evliliğinin baharında olsa da saçlarındaki beyazlıkları içerliyor. Bu durumdan etkileniyor ve yazmaya başlıyor. Avni Anıl’a şiiri okudu. Şiir üstadın hoşuna gitti ve bestelemek üzere istedi.

 Ne bülbülde o fidan, ne gülde sitem kaldı,

Ne meyhanede zevk, ne sagarda dem kaldı

Yel gibi geçti ömür, hüzünlü bir dem kaldı.

Kırılmış bir gönülden gayrı benim ne'm kaldı.

Bana ondan yadigâr, gözlerimde nem kaldı,

Dil şad olacak diye kaç yıl avuttu felek,

Bir ömür heder oldu, beni unuttu felek,

Ayine-i devranda bahar ararken heyhaat,

Saçıma karlar yağmış, boşuna yaz beklemek

Şiir üzerinde çalışmalar yapan Avni Anıl bir şiirin güfteye çevrilmesinin en güzel örneğini vermiş ve şarkı formuna dönüştürüp Hicaz makamında besteledi.

Dil şad olacak diye kaç yıl avuttu felek

Saçıma karlar yağmış boşuna yaz beklemek

Ne bülbül dile geldi, ne de açtı bir çiçek

Saçıma karlar yağmış boşuna yaz beklemek

 Zeki Müren bu şarkıyı Maksim Gazinosu'nda bir ay süreyle, sahneye pamuklarla kar yağdırarak ve diz çökerek okudu. Bestecisi Avni Anıl ve güftecisi Turgut Yarkent’e bu şarkı ile tanındı. Kırk yaşına bekâr kalan ve dökülen birkaç tel beyaz saçın hatırası olarak bu güzel şarkı ortaya çıkmıştı.

 

Ah Bu Şarkıların Gözü Kör Olsun   

 

Bu Kürdîlihicazkâr şarkının güftecisi Şahin Çandır'ın 118 güftesi bestelenmiştir. 1989 yılında Avni Anıl'ın bestelediği "Ah Bu Şarkıların Gözü Kör Olsun" adlı dillerimizden düşmeyen bu eser,  aynı yıl Milliyet Gazetesinin seçtiği yılın en iyi on şarkısında üçüncülük almıştır. 1990 yılında ise TRT'nin seçtiklerinde birincilik ödülü kazanmıştır. 

Çin atasözü vardır: “Evlilik kale gibidir, dışındakiler girmeye, içindekiler çıkmaya uğraşır dururlar.”. Pembe hayaller, mutluluk düşleri ile yuvalar kurulur. İlk aylar bal gibidir. Onun için “Balayı” demişler. Artık kaleye girmişlerdir. Ama her nedense en küçük anlaşmazlıkta roller birden değişir. Artık her şeyin negatif yönüne bakarlar. Küçücük anlaşmazlık büyür gider ve son damla bardaktaki son taşırana kadar.

 

Eşi Ayten Hanım, Şahin Bey’in ilham perisiydi. 1956 yılında evlenmişlerdi. Evren, Evrim ve Devrim adında kızları oldu. Yarım asırdan fazla olan evliliklerinde, bedenlerindeki yaşlanmalara aldırmadan, genç iki ruh olarak sevip, sayıyorlardı.

 

Şahin Bey, 1989 yılında eşi Ayten Hanım’la, bir konuda tartışmış ve çok üzülmüş. Kendi kendine düşünüyor, eşinin hareketlerini izliyordu. Kırılan gönlü daha hassas olmuştu ve eşinin tüm mimiklerini, yaptığı hareketlerini bile fark ettirmeden takip eder olmuştu. Bu duygular içinde kafiyeler konuşmaya başladı. Hani bir laf vardır “Canım” derse “canın çıksın” der gibi olmuş.

 

Çoktan unuturdum, ben seni çoktan           
Ah bu şarkıların, gözü kör olsun

 

Eşi Ayten Hanım’la yaşadığı onca yıllık hayatın anıları gözünün önünden birer film şeridi gibi geçiyor, birlikte dinleyip keyif aldıklar duygusal şarkıları mırıldanıyordu.

O gün ki üzüntü ile duygularıyla özdeşleşen güftesi önce dilinden dökülüyor ve sonra da kaleme geliyordu. Ve eşi Ayten Hanım’a serzenişte bulunuyordu.

 

Öyle dudak büküp, hor gözle bakma         
Bırak küçük dağlar yerinde dursun           
Çoktan unuturdum ben seni çoktan            
Ah bu şarkıların gözü kör olsun

 

Ayten Hanımla tanıştığı günler, güzelliği üzerine yazdığı şiirleri hatırlıyor. Belki de çekip gitmek istiyor uzaklara yine şarkılar engel oluyordu.

 

Güzelsin, güzelsin yok mu benzerin

Goncadır ilk hali bütün güllerin

Aklımda kalmazdı yüzün ellerin

Ah Bu şarkıların gözü kör olsun

 

Artık kırılmıştı bir kere, her hareketi kendine hakaret gibi geliyordu. Ne söylerse söylesin kendini azarlar gibi geliyordu.

 

Bir gülüşün var ki kaş çatar gibi

En sıcak sözlerin azarlar gibi

Hiç bağlanır mıydım çocuklar gibi

Ah bu şarkıların gözü kör olsun

En büyük sevgilerde bile zaman zaman yorulmalar, küsüşmeler, nazlar oluyordu. İşte şair Şahin Çandır'ın hayatındaki kısa bir kesintiden bu güfte doğuyor ve romantik dönemin usta bestekârı Avni Anıl bu güfteyi Kürdîlihicazkâr makamında besteledi.

Avni Anıl, Kürdîlihicazkâr ve Nihavent makamını en çok kullanmıştır. Şarkı formunu kullanmaya özen gösterdi. İlham Behlül Pektaş’ın sözlerini yazdığı: 

Sen körfeze geldiğin zaman yıldızlar güler

Susar deniz susar rüzgâr birer birer

Uzak bir kayadan düşünce suya gölgeler

Susar deniz susar rüzgâr birer birer

Diğer Kürdîlihicazkâr şarkılarında öne çıkanlar:

 

“Bir geceye bir ömür verilir Kanlıca'da”                    Halil Soyuer,

“ Safalar getirdiniz safa geldiniz dostlar”                  Reşat Özpirinçci, 

“Bu akşam bütün meyhanelerini dolaştım İstanbul'un” Turhan Oğuzbaş, 

“Alem bahanedir varlığın için”                                      Zeynep Arıcan, 

“Kurumuş topraklar gibiyim”                                        Tekin Gönenç,

“Ne olur akşamları gelsen otursan”                                             Turhan Oğuzbaş,

 “Sevmek acı bir arzu derler sevilmiyor sevenler”    Şadi Kurtuluş, 

“Ben yağmur ben güneş ben sevgi seli sağnak”          Aylin Uçanlar,

“Ey bu bahçelerde esen eski şarkılar ”                         Süha Ediboğlu

 Nihavent eserlerin bir kısmıdır.

 

“Marmara incisi ey şirin diyar”                                     Hasan Lami Güray,

“Aşk bu değil yapma güzel”                                            Rüştü Şardağ,

“Aşk nedir nasıldır bilen var mı?”                                 İlham Behlül Pektaş, 

“Gözlerin bir aşk bilmecesi sorar gibi”                        Ülkü Aker,

“Biraz kül biraz duman o benim işte”                          Ümit Yaşar Oğuzcan,

“Bir Eylül getirdi sevgini bana”                                    Hüsamettin Olgun,

“Bir kerre bakanlar unutur derdi günahı”                                 Ümit Yaşar Oğuzcan,

“İçimde nice uzun yılların özlemi var”                         Ümit Yaşar Oğuzcan,

“Kaderimde hep güzeli aradım”                                    Fethi Dinçer, 

 “Mihrabım diyerek sana yüz vurdum”                        Turgut Yarkent, 

“Şarkılar yazdım sana sazlar seni kıskandı”                              Erol Kavşit,

“Bir peri masalı kulaklarına”                                        Bekir Mutlu

Hicaz makamında çalışmalarından bazıları ise; 

 

“Gözlerin kömür senin bakışın ömür senin”                               Cemal Atayman,

“Dolaşır dururum boş yere neden”                                               Fethi Dinçer,

“Rüya gibi uçan yıllar biraz durun durun biraz”     Rüştü Şardağ, 

“Bir ateşim yanarım külüm yok dumanım yok”          Ümit Yaşar Oğuzcan,

“Bir bakıp gözlerime her şeyi anlarsın ya”                                Ümit Yaşar Oğuzcan,

 “Kader kime şikayet edeyim seni bilemem”                                Sedat Ergintuğ, 

“Sevmiyorum seni artık gözlerimi geri ver”                               İlham Behlül Pektaş, 

“Gün be gün yaşanan o hatırayı”                                   İlkan San, 

“Şarkılar söyle o sahillerde rüzgarlar bana”                            Yılmaz Yüksel

Diğer makamlardaki eserleri:

“Unutamıyorum unutamıyorum”                   Tekin Gönenç                         Suzidil,

“Ne yeşili ne siyahı”                                          Turhan Oğuzbaş                    Uşşak  

“Şu yalan dünyayı aşksız geçirme”                                İlkan San                               Hüzzam  

“İçimde bin türlü keder”                                  Ümit Yaşar Oğuzcan             Hüzzam  

“Ağlaya ağlaya giderim diyor”                      Reşat Özpirinçci                     Hüzzam   

“Akşamın olduğu yerde bekle diyorsun”      İlham Behlül Pektaş    Hüzzam

“Ayrılık ümitlerin ötesinde bir şehir”           Şahap Gürsel,                         Hüzzam

Bir başka eda başka bir arzu ile geldin”    Hikmet Şinasi Önol                Acem Kürdi  

Hemen hemen tüm şarkılarının söz yazarı vardır. Özellikle Ümit Yaşar Oğuzcan’nın şiirlerini bestelemiştir.

Şairlerle çalışmalardaki çeşniliğini makam seçerken göstermemiştir. İlk zamanlarda nota bilmediği eserleri başkaları tarafından notaya alındığı söylenmiştir. Sonradan öğrendiği notayı da çok iyi kullanmıştır.

Melodi zenginliklerini, güfte ile nota arasındaki uyumu ve şarkı formundaki şarkıları nakış gibi işlemiştir.

 

(Mustafa Rona, (20.Yüzyıl Türk Musikisi S:660, Avni Anıl, Anılar ve Belgelerle Musikimiz  Erol Özdemir,Çağın Polisi Dergisi, Rahmi Kalaycıoğlu, Türk Musiski bestekarları Külliytatı  Cilt:  2  Sayı:28, Suat Yener, Musiki Kılavuzu Sözlü Eserler Antolojisi S:  144, Suat Yener, Şarkıların gözyaşları S: 258, Tarık Kip, TRT Türk Sanat Müziği Sözlü Eserler Repertuvarı)

Hazırlayan: Suat Yener

 

Lütfen kaynak göstererek kullanın.