Behçet Kemal Çağlar (1908-1969)

Behçet Kemal Çağlar (1908-1969)

 

 

Cumhuriyet döneminin ünlü şairlerinden Behçet Kemal Çağlar Kayseri’nin Şabanbeyzadeler namıyla bilinen ünlü bir ailesinden Şaban Hamdi Bey’in oğludur. Babasının memuriyeti sırasında bulunduğu Erzincan’ın Tepecik köyünde 1908 yılında doğdu. Babası Kayseri'nin Bünyan Çağlayanı kıyısında yerleşmiş Burunguz isimli Türkmen oymağındandır, annesi Balıkesir'in Çepni Yörüklerinden Kolağası Ahmet Ağa'nın kızıdır.

Behçet ismi babasının amcasının ismi olarak, Kemal'de hürriyet kahramanı Namık Kemal'e izafetle verilmiştir.

 

1913 senesinde Behçet Kemal, Bolu'da İmaret İlkokuluna başlamıştır. İlkokul yıllarında bile dedesinden kendisine geçen yeteneğiyle şiir ezberlemeye ve okumaya meraklı olan Behçet Kemal'e öğretmenleri okulun bahçesinde yüksek bir yere çıkararak babasının ezberlettiği şiirleri okuturlardı. Normal tahsiline 1915 yılında Konya'da başlamış, ilk olarak Mevlana türbesinin arkasındaki Numune Mektebi'ne devam etmiş, ertesi yıl, Konya Sultanisi'nin ilk kısmına devama başlamıştır.

 

1916 senesinin sonbaharında babası Kudüs Ziraat Müdürlüğü'ne tayin edildiğinde birkaç yıl Kudüs'te kalmıştır. Kudüs'ten Kayseri'ye gelen Behçet Kemal, ilk, orta ve lise tahsilini Kayseri'de yapmıştır. 1925 senesinde sınavla Zonguldak Maden Mühendis mektebine girmiş ve 1929 senesinde yüksek madem mühendisi olarak birincilikle bu mektepten mezun olmuştur. Maden Tarama Enstitüsü merkez mühendisi olarak Ankara'da göreve başlamıştır.

 

Halkevlerinin açılışında yazdığı ve şahsen rol aldığı Çoban Piyesi ve ardından yazdığı ve oynadığı Ergenekon Piyesi dolayısıyla büyük Atatürk'ün dikkatini çekmiştir.

 

Değerli, ünlü yazarlar ve politikacılar ile yakın münasebetler kurmuş, ancak kişisel hiçbir karşılık beklemeyen derin vatan ve Atatürk devrimleri hayranlığıyla hepsinin sevgi ve takdirini kazanmıştır. 1935 yılında Halkevleri müfettişi olarak görevlendirilmiş, bu görev ile yurdun her tarafını dolaşmış; halk şiirleri ve halk sanatı ile yakından ilgilenmek fırsatını bulmuştur.

 

Öncelikle Atatürk ve milli şiir temasında tanınmış, derin yurt sevgisi olan bir insandı. Gericiliği önlemede çaba harcamış, haftalık dergiler ve günlük gazetelerde bu konularda makaleler yazmıştır. Atatürk'ün ölümü Behçet Kemal'in ruhunda derin bir acı yaratmış, memleketin ve milletin kurtulmasında Atatürk'ün başarılarının hayranı olarak, kendisini Atatürk'e ve O'nun devrimlerine adamasına sebep olmuştur.

 

TBMM 7.ve 8. (24 Ocak 1949 istifa) Dönem Erzincan milletvekili hizmet etmiştir. 15 Ocak 1949' da Şemsettin Günaltay'ın başbakanlığa atanmasının ardından Atatürk devrimlerinden ödün verildiği gerekçesiyle partisinden de milletvekilliğinden de istifa etmiştir. Daha sonra sırasıyla Robert Kolej'de öğretmenlik, Kurucu Meclis Devlet Başkanı Temsilciliği, TRT Yönetim Kurulu Başkanlığı, Akbank Neşriyat Müdürlüğü, TRT Program Uzmanlığı görevlerinde bulundu.

 

1942 yılına 34 yaşındayken Kayseri'de yazdığı bir şiirinde ise kendini şöyle tanımlıyordu:  

 “Benim ruhum denizin, Ada camlarının, Boğaziçi mehtabının işlediği bir dantela değildir. Ben 20 yaşıma kadar büyük şehir ve deniz görmedim. Fakat acunun en büyük, en temiz ve en derin halkı içinde yetiştim. Anadolu'da doğdum ve büyüdüm. Daha 15 yaşındayken saçımda ak, ciğerimde verem tahayyül ederek yazmaya heveslendiğim zamanlar oldu zannetmeyiniz. Ben edebiyata ağlayarak değil, haykırarak; şüphelenerek değil, inanarak başladım. Haykıracağım ve inandığım şeyi yazmaktan başka bir şeyi yapmaya niyetim yok...” (tr.wikipedia.org/wiki/Behçet_Kemal_Çağlar) 

Şiirlerinde sade ve akıcı bir dil kullanmayı tercih etmiş, yurt sevgisini her zaman ön planda tutmuştur. Ayrıca Mustafa Kemal Atatürk’ü çok fazla sevmekteydi ve bu sevgisini şiirlerinde mısralarına dökmekten de çekinmezdi. Ulusal sevgisi onun duygularını şiirlere aktarmasını sağlamaktaydı. Günlük ve haftalık gazetelerde ve haftalık dergilerde gericiliği önlemeye yönelik yazılar yazarak yayımlanmasını sağlamıştır. Arkadaşları ile beraber Hep Gençlik dergisini çıkararak bazen gerçek kimliği ile bazen de takma isimler kullanarak burada şiirlerini yayımlamıştır. Bir süreliğine İstanbul Radyosunda Şiir Dünyamız adlı programın yapımcılığını yönetmiştir.

 En önemli eseri Faruk Nafiz Çamlıbel ile beraber yazdığı “Onuncu Yıl Marşı”dır.

 

Kaleme almış olduğu şiir kitaplarından bahsedecek olursak: Erciyes’ten Kopan Çığ, Burada Bir Kalp Çarpıyor, Benden İçeri. Yazmış olduğu oyunlar da; Çoban, Atilla, Deniz Abdal. Behçet Kemal Çağlar’ın diğer eserlerini de şu şekilde sıralayabiliriz; Halkevler, Hasan Ali Yücel Ve Eserleri, Hür Mavilikte Gezi, Dolmabahçe’den Anıtkabir’e Kadar, Kuran-ı Kerim’den İlhamlar, Atatürk Denizinden Damlalar, Battal Gazi Destanı, Bugünün Diliyle Atatürk’ün Söylevleri (http://www.bilgiustam.com/behcet-kemal-caglar-kimdir)

 

Kalamış:

 

Vatan ve millet şiirleri yazmasına rağmen bestekârlar şiirlerini bestelemiştir. Zira Münir Nurettin Selçuk sipariş güfte yaptırmıştır. Üstat, Kalamış’ta yalnız kendisinin şarkı söylediği bir kulüp açmış. İçeri girmek için önce kulüp’e üye olunuyormuş; Yemek servisi, meze yokmuş, yalnız viski servis ediliyormuş, müşteriler, önce kartlarını gösteriyorlar, sonra içerde içtiklerinin hesabını ödüyorlarmış.  

 Üstat, dostu Behçet Kemal Çağlar’dan içinde Kalamış ismi geçen bir şiir yazmasını istemiş. Bir türlü şiire başlayamayan Behçet Kemal Çağlar’ı heyecanlandırmak için:

 “Bir akşamüstü gel de seni sandalla Kalamış’ta gezdireyim” der.

 

Ilık bir yaz akşamı, Münir Nurettin Selçuk’un daveti üzerine Kalamış’taki kulübe giden Behçet Kemal Çağlar kulübün kapalı olduğunu görür ama ısrarla kapıyı çalınca kapı açılır. Münir Bey’in yanında bir bayanla karşılıyor kendini, Şair hayranlıkla seyrediyor kadını. Üçü sandalla denize açılıyorlar Münir Bey kürek çekiyor, Behçet Kemal Çağlar şiir yazıyor. Behçet Bey şiir yazıyor ama kadın aklını başından alıyordu.

 Kadın şuh hareketleri ve cilvesiyle adeta şairi çıldırtıyordu. Aslında Behçet Bey için ilham kaynağı sandal, deniz ve kadın. Kısa bir sessizlikten sonra kadın Behçet Bey’e cilveli tavrıyla: “Behçet Bey, şiir ilerliyor mu?” diye sorunca şair hemen sohbet etmek imkânı buluyor. Fırsatı hemen kullanan Behçet Bey: “İlerliyor Hanımefendi; son yazdığım satırları size okuyayım:

 Gündüz koya sen gel, gece gelsin aya növbet,

Emret güzelim istediğin şarkıyı emret”

  Kadın ne dediğini anladım der gibi Behçet Bey’in yüzüne bakarken kahkahalar atıyordu: “Çok güzel madem iki satırını okudun, öteki satırları da dinleyemez miyiz?”  diye sorunca kadının yüzüne erkekçe bir ifadeyle bakarak kur yapmaya başlıyor.  Kadının gözlerine bakarak: “Tamamlanmamış şiir okunmaz, ama madem şiiri sizin için yazıyorum, o zaman okuyorum.

Yok, başka yerin lütfü ne yazdan ne kıştan

Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamış’tan

Yok zerre teselli ne gülüşten, ne bakıştan

Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamış’tan  

Gündüz koya sen gel, gece gelsin aya növbet

Emret güzelim istediğin şarkıyı emret  

İstanbul’u sevmezse gönül aşkı ne anlar

Düşsün suya yer yer erisin eski zamanlar

Sarsın bizi akşam rengi dumanlar

Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamış’tan”

Bir sandal gezisinde kısa sürede şiiri ilham perisine okuyor.

Sandal gezisi bitmişti. Şairin aklında şuh ve güzel kadın, Kalamış Koyu ve İstanbul’un doyumsuz görünümünden geriye bu güzel şiir kalmıştı. 

Münir Bey şiiri çok beğenmişti.  Sandal sefası yapılan gecenin anısını hatırlatan bu güfteyi Münir Nurettin Selçuk Nihavent makamında besteledi.   (Suat Yener, Şarkıların gözyaşları S: 117)   

Güftesini Behçet Kemal Çağlar’ın yaptığı Sadi Hoşses’in Kürdîlihicazkâr şarkısı da Zeki Müren’in sesinde hayat bulmuştu:

 Şarap mahzende yıllanır, aşkın kalbimde yıllanıyor

İkisini birden içtim, inan içim yanıyor

İnsan dUdak kadeh, kadeh dUdaktır sanıyor

İkisini birden içtim, inan içim yanıyor

Hazırlayan: Suat Yener

 

Lütfen kaynak göstererek kullanın. 

Behçet Kemal Çağlar'ın Bestelenmiş Şiirleri

Akın Özkan  Bir derde düştü ki şu benim gönlüm Evcârâ Düyek
Alâeddin Yavaşça  Mâvi yaz gününde sarısı güzün  Hicaz Sofyan
Cevdet Çağla  Bak bahta da ikbâle de nûr indi Hatay'da Acem Kürdî Aksak
Erdinç Çelikkol  Gel bende güzellikten bir daha imtihan ol Hicaz Aksak
Gevherî Osmanoğlu  Bir kırılmış aynaya döndürdün de beni sen Kürdîlihicazkâr Semâî
Gevherî Osmanoğlu  Yağmur olup yağan sen şimşek olup çakan sen Mahur Semâî
Gevherî Osmanoğlu  O sensiz saatlerim nasıl geçer bana sor Şedaraban Aksak
Münir Nûrettin Selçuk  KALAMIŞ (Yok başka yerin ..) Nihavent Aksak
Münir Nûrettin Selçuk  Yok başka yerin lûtfu ne yazdan ne de kıştan (KALAMIŞ) Nihavent Aksak
Münir Nûrettin Selçuk  Milletim aç bağrını sevinçle aç ta ısın Rast Nim Sofyan
Münir Nûrettin Selçuk  Yok gayri bizlere uyku dinek vay Rast Sofyan-Cur.-Serb.
Sâdi Hoşses  Şarap mahzende yıllanır aşkın kalbimde yıllanıyor  Kürdîlihicazkâr Düyek
Sâdi Işılay  Gel son nefesten evvel hastana derman getir Dügâh Sofyan
Sâdi Işılay  Son çiçekler de soldu çorak bozkır içinde Nihavent Curcuna
Suphi İdrisoğlu  Çilem kavuşmayı hak etti yine  Gerdâniye Düyek
Şerif İçli  Cevrin yetişir sanma aman ol ki sitemkâr  Sûznâk Türk Aksağı
Şerif Muhittin Targan  Ömrümün son şevki sensin başka bir yâr istemem Sûznâk Müsemmen
Zeki Duygulu  Sabah yıllardan beri ilk defa oldu bence Nihavent Curcuna