Ekrem Güyer

Ekrem Güyer

Bir aşk hikâyesinin güftesi

 

 

 

Hayatı

 

İzmir Sanayi Mektebi mezunlarından mobilyacı ve emekli öğretmen Mehmet Adil Bey'in oğlu

olan Ekrem Güyer 1921 yılında Karaman'da doğdu.

 

Üç yaşında ailesi birlikte İzmir'e yerleştiler. İlk eğitimleri İzmir'de geçti ve en son İzmir Namık

Kemal Lisesi'ni bitirdi.

 

1944 yılında Ankara Radyosunda ses stajyerliği yapan Müzeher Özerinç ile tanıştı ve bu arkadaşlık

nikah masasına kadar gitti. Bu mutlu evlilikten iki yıl sonra (1946) Metin isminde oğulları oldu.

sanatkâr ailenin çocuğu olan Metin Güyer'de ileride TSM Solisti oldu.

 

16. Şubat. 1954 tarihinde aniden rahatsızlanan Ekrem Güyer, Ankara Numune Hastenesine

kaldırıldı. Üç gün süren yoğun bakım süreci sonunda 19. Şubat . 1954 tarihinde hayata gözlerini

yumdu.

 

Sanat hayatı

 

Şair ve sanatkâr babasının etkisinde kalan Güyer, daha beş yaşında olmasına rağmen gramafon

plaklarda dinlediği şarkıları birinci dinleyişinden sonra evinin avlusunda oturur kendi kendine

söylemeye başlardı. Evde ud dersi alan ablasından etkilenerek, 12 yaşında ud, tambur ve bağlama

çalmasını öğrendi. Ağabeyi Nevzat Güyer'le birlikte okuldaki etkinliklerde şarkı söyleyerek iyiden

iyiye musikinin içine girmeye başladı.

 

1943 yılında Ankara Radyosu'nun açtığı stajyer solist sınavına girdi. Mesut cemil Bey'in

başkanlığındaki sınavi sadece Ekrem Güyer kazanarak radyo evinde çalışmaya başladı.

Eşi Müzeher Güyer ile birlikte çalışmalarını ilerlettiler ve bestecilik hayatı başladı.

 

Çok kısa süren bestecilik hayatında 36 eser besteledi şarkıları günümüze kadar tazeliğini korudu.

Nihavent makamında "Unutturamaz seni hiçbir şey", "Ayrılmak ne kadar zor unutulmak çok acı",

Hicaz makamında, "Hançer-i aşkınla ey yâr" ve Kürdîlihicazkâr makamındaki "Yollarda kalan

gözlere yaşlar doluyor" şarkıları yıllarca dillerden düşmedi.

 

 

Bir aşk hikayesinin güftesi

 

Yıl 1943 Ankara radyosunda yüzlerce kişinin girdiği sınavdan sadece bir kişi radyoda stajyer

sanatçı olma gurunu yaşıyordu. İzmir’den gelmiş ve 22 yaşındaki bu delikanlının adı Ekrem'di.

Aynı dönemlerde Ankara Radyosu'nda güzel, sakin ve kendi kadar sesi de güzel olan hanımefendi

Müzeher Özerinç'te stajyer solistlik eğitimini alıyordu.

 

Önceleri başlayan mesai arkadaşlığı kısa zamanda aşka dönüşüyordu. Ve bu aşklarını nikâh

masasındaki "EVET" kelimesi ile noktalıyorlardı. Tarih 1944…

Kendilerine göre dünyalarını kurmuşlardı. Mutluk kuşları hep bahçelerinde geziyordu. İki yıl

sonra çocukları Metin dünyaya geldi.

 

Ekrem bir gün udu’nun tellerine vururken sadece sevdiği kadını düşünüyor ve onun için bir beste

hazırlıyordu.

 

Unutturamaz seni hiçbir şey unutulsam da ben

Her yerde sen her şeyde sen bilmem ki nasıl söylesem

Bir sisli hazan kesilir ruhum eğer görmezsem

Her yerde sen her şeyde sen bilmem ki nasıl söylesem

Şarkıyı birlikte söylediler. Sonra Zeki Müren, Hamiyet Yüceses, Müzeyyen Senar derken binlerce

kişinin kulağında çınlıyor ve dilinde nağmeleşiyordu. Binlerce kişinin aşklarına tercüman

oluyordu aşkları.

 

Yıl 1954, soğuk ve sisli günlerinden birini yaşıyordu Ankara. Tarih 16. Şubat.

Ankara Numune Hastanesi'nin acilinde bu aşkın son şarkısının taksimi başlamıştı. Üç gün

çalıştı doktorlar. Durduramadılar Ekrem'in midesindeki kanamayı. Ama esas kanayan yara

Müzeher'in kalbindeydi. Türk musikinin kalbindeydi.

19.Şubat.1954 günü Ekrem Güyer radyolarda sesi ile ve Müzeher’in kalbinde aşkı ile yaşıyordu.

 

Müzeher oğlu Metin ile yalnız kalmıştı. Ayaklarının üstünde durmaya çalışacaktı. Nasıl

unutacaktı bu aşkı.

 

Günlerden bir gün Müzeher Hanım radyo evinin koridorunda elinde bir kâğıtla bekliyordu.

Bestekâr Şekip Ayhan Özışık ile karşılaşır. Konuşurlar elindeki kâğıtta unutulmayan ve

unutulmayacak aşkının güftesi vardı.

 

Unutmadım seni ben unutmadım, her zaman kalbimdesin

Aylar, yıllar geçti, söyle söyle sen nerdesin

Anlaşıldı , sen geri dönülmeyen yerdesin

Unutmadım, unutamadım seni ben, her zaman bendesin

Şekip Ayhan Özışık bu şarkıyı Karciğar makamında besteledi.

 

Unutulmayan, ölümsüz aşkın güftesi idi.

Yüreklerde yaşıyan aşkın güftesi idi.

Müzeher Güyeri'in ölmeyen aşkının güftesi idi..

Müzeher'le Ekrem'in aşk hikâyesinin güftesi idi.

 

 

Hazırlayan: Suat YENER

 

Yayın Tarihi: 09.02.2010

Her hakkı www.musikiklavuzu.net sitesine aittir. İzin alınmadan yayınlanamaz.

Link verilerek ve kaynak belirterek izinsiz yayınlanabilinir.