Kapanzade Ali Rıza Bey (1881-1934)

Kapanzade Ali Rıza Bey (1881-1934)

Aktör, Öğretmen, Operet ve Kanuni olan Rıza Bey, Tango müziğini ilk uygulayan bestekârlarımızdandır. Mecidiye Kruvazörü Süvarisi Mehmet Bey'in oğlu olan Ali Rıza Bey 1881 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. Babası kaptan olduğu için "kaptanzade" olarak anılmıştır. Tahsilini İstanbul'da yaptı. İstanbul Gümrük Müdürlüğü'nde memur olarak çalıştı. Daha sonra ayrılarak serbest hayatta gümrük komisyonculuğu yaptı.8. 6,1923 yılında Cabir Vada'nın kızı Hikmet hanım'la evlendi ve bu evlilikten çocukları olmadı.

 

Bestekârlığının yanında iyi bir aktör ve operet olan Ali Rıza Bey, bestelediği "Macun okkası" ve "İstanbul efendisi" operetlerinde kendisi de rol aldı ve başarılı oldu. Ayrıca çok güzel "Karagöz ve Hacivat" orta oyunlarını oynatırdı.

 

1905 yılında kanun çalmasını öğrenerek musikiye başladı. Yüze yakın beste yaptı fakat kendini hep zirvede tutan fantezi şarkıları oldu. İlk eserini Nihavent makamında "Issız gecede ben hicranı düşündüm" aksak şarkıyı besteleyerek başladı. (Mustafa Rona, 20.Yüzyıi Türk Musikisi S:39) 

Issız gecede ben hicranı düşündüm

Sensiz geçen ömr-i perişan-ı düşündüm

Beyhude-i aleme gark-i canı düşündüm

Hep hake düşen sine-i cananı düşündüm

 

Tango ilk kez 1917 yılında Carlos Gardel’in smokin giyerek, her türlü argo ve erotizmden uzak sözlerle tango söylemesi, müziğin üst kesimlerce değer kazanmasını hızlandırmıştır. Avrupa’nın ilk tango çılgınlığı Paris'ten sonra Londra, Berlin ve diğer başkentlere yayılmaya başlamış. Türkiye de bundan nasibini almış. Türk Müziğinde tangoyu çok iyi kullanan bestekârımız da Kaptanzade Ali Rıza Bey’di. 1934 yılında hayata gözlerini yuman bestekârımız tango müzikleri yapmıştı. İlk tango plağının 1917 yılında yapıldığını yani dünyaya yayılmasının hemen ardından Ali Rıza Bey tango müzikleri yapmaya başlamıştı. Nihavent makamında bestelediği “Denizde Akşam” şarkısı en güzel örneğidir.

Akşamı süzme deniz renginden gözüm yandı

Engindeki pembe iz gönlümde halkalandı

Ufkun kızıl ateşi yanan derdimin eşi

Ruhumun solan güneşi gurbetin gülü sandı

Şarkıları arasında Nihavent fantezi şarkısı "Yıldızların Altında"  yapıtı günümüze kadar tazeliğini korumakta olup dans müziği olarak ta devamlı icra edilmektedir. Hatta günümüzün Türk Hafif Müziği sanatçılarının sık kullandığı şarkıdır.

Ömer Bedrettin Uşaklı'nın kaleminden dökülern dörtlüğü Kürdîlihicazkâr makamında bestelediği bir başka sanat şaheseri:

Her tel saçı bir ter dudağın değdiği yerdir

Uslanmadı, yaşlanmadı, hayret senelerdir

Bir gül ki henüz gonca gibi râyihâ-verdir

Uslanmadı, yaşlanmadı, hayret senelerdir.

Ömer Bedrettin Uşaklı'nın şiirini Hicaz makamında besteledi.

Kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgarına

Ey ufuklar diyorum yolculuk var yarına

Ayrılık görülmüşken yar tutmuyor elimden

Misafirim bu gün ben gurbet akşamlarına

Bu şarkı Hicaz makamının en güzel şarkılarından biri olarak kabul edilir. Bir başka sanat değeri olan şarkısı "Her tel saçı bir ter dudağın değdiği yerdir" Kürdîlihicazkâr bestesinin sözleri de kendine aitti.

Ömer Bedrettin Uşaklı'nın bir başka güftesini de Segah makamında besteledi.

Gel gitme kalmasın gözüm yollarda

Her taraf bu akşam sel fidan boylum

Çılgınca dağları saran bu karda

Geçilmez o Çamlıbel fidan boylum

Bu akşam ben gibi sen de mahmursun

İlişme kolların boynumda dursun

Karanlık geceme güneş olursun

Gel gitme bu akşam, gel fidan boylum

Tayyareci Fethi ve Fazıl Bey için Filorinalı Nazım Bey'in güftesini hazırladığı "Telli turna gibi uçtun" isimli şiiri marş olarak besteledi.

16. 2. 1934 tarihinde konser vermek üzere gittiği Edremit'te kalp krizi geçirerek hayata veda etti.

Fazla beste yapmamasına rağmen eserleri çok beğenilmiş günümüzde hala kullanılmaktadır. Tango, vals gibi bugün kullanılan eserleri yanında klasik degğer taşıyan eserleri de vardır.

Hazırlayan: Suat Yener

 

Lütfen kaynak göstererek kullanın.

Kapanzade Ali Rıza Bey Şarkılar

 Akşamı süzme deniz renginden gözüm yandı Nihâvend Nim Sofyan Kaptanzade Ali Rıza Bey
 Çoban yıldızı gibi (EFE'NİN MÜJDESİ) Acem Aşîran Sofyan Ömer Bedrettin Uşaklı
 Hicrânın ölümdür vuslatın hayat (ESKİ HATIRA) Acem Aşîran Semâî _
 Leyl olur ki hüzn içinde her nefes bir âh olur Acem Kürdî Devr-i Hindî Hamid Refik Bey
 Sen durup baktın da bir an sanki can verdin bana Acem Kürdî Devr-i Hindî _
 Sevmişken seni rûhum sevgimi anlatmadım Ferahfezâ Aksak Şâkir Bey
 Âşıkım dağlara kurulu tahtım Hicaz Nim Sofyan Ömer Bedrettin Uşaklı
 DAĞ PERİSİ (Ufuklara yaslanmış..) Hicaz Nim Sofyan Ömer Bedrettin Uşaklı
 Eğilmez başın gibi gökler bulutlu efem Hicaz Sofyan Ömer Bedrettin Uşaklı
 Irmağım taştı bugün Hicaz Nim Sofyan _
 Kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgârına  Hicaz Nim Sofyan Ömer Bedrettin Uşaklı
 Ufuklara yaslanmış yorgun dağlar sırayla (DAĞ PERİSİ) Hicaz Nim Sofyan Ömer Bedrettin Uşaklı
 Emine'm sılada yas tutup ağlar Hüseynî Düyek Ali Hâdi Okan (Alâiye'li)
 Beni mes'ud sanmayın Hüzzâm Düyek _
 Hasta kalbimde yanan derdi niçin anlamadın Hüzzâm Curcuna Mustafa Nâfiz Irmak
 Meleğim mûterifim cürmümü affetme beni Hüzzâm Devr-i Hindî Hâfız Yusuf Efendi(Enderûnî)
 Emine'min şalvarı penbedir penbe Karcığar Aksak _
 Zevk âlemidir derd ü gamı anmayalım  Karcığar Aksak _
 Her tel saçı bir ter dudağın değdiği yerdir  Kürdîli Hicazkâr Sengin Semâî _
 Kâküllü yeşil gözlü beyaz tenli güzelsin Kürdîli Hicazkâr Aksak Ahmet Refik Altınay
 Benim gönlüm sarhoştur yıldızların altında Nihâvend Nim Sofyan Ömer Bedrettin Uşaklı
 Gün olmuyor ki hâtıran dolaşmasın hayâlimi Nihâvend Semâî _
 Issız gecede ben yine hicrânı düşündüm Nihâvend Aksak _
 Seni en nazlı kadınlar bile meftûn anıyor Nihâvend Semâî _
 YILDIZLARIN ALTINDA (Benim gönlüm sarhoştur) Nihâvend Nim Sofyan Ömer Bedrettin Uşaklı
 Gel gitme kalmasın gözüm yollarda Segâh Nim Sofyan Ömer Bedrettin Uşaklı
 Seni andıkça üzülsem de yine vurgunum ben o siyah gözlerine Segâh Sofyan Ömer Bedrettin Uşaklı
 Gönlümün bülbülü uçtu gülde mânâ kalmadı Şedaraban Devr-i Hindî _