Lavtacı Hristo

Rum asıllı sanatkârın asıl adı Hristaki Kiryazis’tir; doğum tarihi bilinmiyor. Lavtacı Civan ve Andon kardeşlerin en küçüğüdür. Bu üçlü çalışma sistemi içinde yetişti. Kabasaz takımlarında çalar, aynı zamanda hanendelik yapardı.

 

Hristo Efendi bir bestekar olarak da başarılıdır; güzel eserler bestelemiş; Ahmet Mithat Efendi’nin “Zeybekler” adındaki eserini operet haline getirmiştir. Eserleri arasında bulunan “Çalıma bak efede”, “Bıçak düşmez elinden”, “Karşıyaka da İzmir’in gülü” gibi şarkıları bu operet için hazırlanmıştır. Fakat musikimizin fasıllarında yer almıştır.(http://www.eksd.org.tr/bestecilerimiz/lavtaci_hristo.php)

Karşıyaka'da İzmir'in gülü

Seyran ediyor elinde mülü

Beri yakada gönül bülbülü

Ne garip garip öter yuvada

Ne hazin hazin uçar havada

Bakın şu kızın elâ gözüne

Sabah güneşi vurmuş yüzüne

Sitem hançeri takmış sözüne

Ne garip garip öter yuvada

Ne hazin hazin uçar havada

 

Şarkı repertuarımızda otuz iki eseri bulunuyor. Şevkefza makamından “Cihan leyl ü nehar ağlar”, Segâh makamından

Sûy-i kağıthanede mecnûn misal

Bekledim rahın efendim bi-mecal

Anladım teşrifine yok ihtimal

Çağlayanlarla beraber çağladım

Tâli-i nâsaze küstüm ağladım

“Kâğıthane’de, Leylâ’sını bekleyen Mecnun gibi dermansız kalana kadar yolunu gözledim.

Sonunda anladım ki, gelmene ihtimal yok.

Üzüntümden, çağlayanlar gibi çağladım ve bana yâr olmayan talihime küsüp ağladım.”

Suzinak makamından “Ey nice dağlar başında böyle efgan edeyim”,  Kürdîlihicazkâr makamından Yahya Kemal Bayatlı güfteli:

Gidelim Göksu'ya bir alem-i âb eyleyelim

Ol kadehkâr güzeli yâr olarak peyleyelim

Bize bu taliimiz olmadı yâr neyleyelim

Ol kadehkâr güzeli yâr olarak peyleyelim

Eserleri seçkin birer örnek teşkil eder.Yoksulluk içinde kalan Hristo, ailevi sebeplerin de eklenmesiyle 1914 yılında evinin penceresinden atlayarak intihar etti.

 

Lavta

İlk çağda Sümerler, Mısırlılar, Babilliler, Romalılar ve Yunanlarda bu sazın ilkel şekline rastlandı. Daha sonraları Araplar tarafından geliştirildi ve Endülüs Emevileri Dönemi'nde İspanyollara, oradan da batıya yerleşti. Türk müziğine 18. yüzyılda girdi. Tamburi Cemil Bey lavtayı bağa mızrapla çalarak yeni bir özellik getirdi. Bu dönemde incesaz gruplarına alındı ancak, 19. yüzyılda popülerliğini yitirdi. Bugün nadiren de olsa Barok müzikte ve klasik Türk müziğinde kullanılmaktadır.

Uda çok benzer. Farkları, gövdesinde uda göre daha az dilim bulunması ve perdeli olmasıdır. Udta perde yokken lavtada yirmi altı tane perde aralığı bulunmaktadır. Akdeniz lavtasının çifterli takılan sekiz tane teli vardır. Bazı lavta yapımcıları en üstteki teli kaldırarak yedi telli ve yedi burgulu lavta üretirler. Barok lavtanınsa yine çifterli takılan on bir teli vardır. Ahenk tellerinin de eklenmesiyle tel sayısı arttırılabilir. Sazın atası olarak nitelendirilmektedir. Akdeniz lavtası bağa mızrapla veya plastik mızrapla çalınır. Bağa mızrapla çalındığında tambura çok yakın bir ses elde edildiği için Türk müziğindeki gelişimi olumsuz etkilenmiştir. Barok lavta sağ elin baş ve işaret parmaklarıyla teller çekilerek çalınır. Ayrıca lavta çalan kişiye lavtavi ya da lavtacı denir. (tr.wikipedia.org/wiki/Lavta)

Hazırlayan: Suat Yener

Lütfen kaynak göstermeden kullanmayınız

Lavtacı Hristo Repertuarı

 Mest olup süzdün diye çeşmânı Hicaz Düyek _
 Şevkinle hayâlinde olur neş'e bedîdâr Hicaz Sengin Semâî Ahmet Râsim Bey
 Turra-i müşgü gam-ı çeşmânı sünbülden güzel Hicaz Aksak _
 Ah eyle gönül hacle-i dildâre dayansın  Hüseynî Sengin Semâî _
 Düştün elem-i aşka gönül dağları aştın  Isfahan Aksak _
 Hem-demiydi gülşeninde bülbülün Isfahan Aksak Reşid Ş.Ahmet Paşa
 Çektim cefâsın hayli zamandır Karcığar Aksak _
 Elimdeyken senin gül-penbe destin Karcığar Curcuna _
 Feyz-bahş-i can iken âleme şirin sözlerin Karcığar Aksak _
 Hemîşe renc-i gamdan lezzet aldım Karcığar Devr-i Hindî _
 Gidelim Göksu'ya bir âlem-i âb eyleyelim Kürdîli Hicazkâr Aksak Yahyâ Kemâl Beyatlı
 İ'tibârım şâhid-i şeh-nâze'dir Kürdîli Hicazkâr Aksak _
 Karşıyaka'da İzmir'in gülü  Kürdîli Hicazkâr Evfer _
 Bakın şu kıza ne kadar bülend Mâhûr Aksak _
 Bahtiyârım son demimde âteş-i can olmasa Rast Aksak _
 Çalıma bak efe'de Rast  Aksak _
 Bir tânesin şu âlemde ey güzel Sabâ Zemzeme Ağır Aksak _
 Sûy-i Kağıthâne'de mecnûn-misâl Segâh Aksak _
 Ey nice dağlar başında böyle efgan edeyim Sûznâk Aksak _
 Görünce gerdeninde çifte hâli Sûznâk Aksak _
 Cihan leyl ü nehâr ağlar benim'çün Şevkefzâ Aksak _
 Efe'm şimdi eller sözüne kandı Tâhir Aksak _
 Günden güne hâl olmada aşkınla diğer-gûn Uşşâk Yürük Semâî _