Neyzen Salim Bey ( 1829-1884)

Neyzen Salim Bey   ( 1829-1884)

Salim Bey Üsküdar'lıdır; bü yüzden Üsküdarlı Salim olarak da bilinir. Kardeşi HacıFaik Bey’dir. Takriben1829 ya da 1830 yılında Üsküdar'da doğdu. O zamana göre iyi öğrenim gördüğü yaptığı memuriyetlerden ve güçlü bir sanatkâr oluşundan anlaşılıyor. Üsküdar'ın Kefçe Dede Mahallesi ve Karacaahmet Caddesi'nde bulunan Şeyh Cemal Efendi Tekkesi şeyhi Fethi Efendi ya da Malatyalı Osman Ağa adı ile anılan bu zatın kızı Dürriye Hanımla evlendi. Bu evlilikten Sadiye adında bir kız çocuğu doğmuştur.

 

Gençliğinde Mısır’a giderek Kahire Mevlevihânesi’nde “Sivaslı” takma adı ile bilinen bir şeyhten ney ve ilk musiki derslerini aldı. Mısır’dan Gelibolu’ya gelen Aziz Dede, buradaki mevlevihânenin şeyhi Hüsameddin Dede’ye tarikatta girerek çilesini tamamladı ve “Dede” oldu. Gelibolu’dan İstanbul’a naklederek Üsküdar’a yerleşti.

 

O yıllarda Salim Bey, ünü İstanbul’a yayılmış ve usta bir neyzen olmuş. Aziz Dede bu ustadan yararlanmak ve neyzenlik sanatının inceliklerini öğrenmek istiyordu. Salim Bey başvurunca: “Biraz üfle bakalım!” demiş. Aziz Dede’nin Ney üflemesini işitir işitmez:“Sen benimle alay etmeğe mi geldin?” diye söylenmiş. Daha sonra gerçekten heveskâr olduğunu öğrenince öğrenciliğe kabul etmiş.

 

Genç yaşında kendini yetiştirmeye ve tasavvuf yolunda çalışmaya başlayarak Sadiyye tarikatına girdi. Kısa zamanda kayınbabasından ''Hilafet'' aldı. Bu tarikattan olmasına rağmen Mevlevilik, Rufailik gibi tarikatların da dostuydu. Pek çok tekkede ney çalmış, yeğeninin ifadesine göre Ticaret Nezareti’nde müdürlük yapmıştır. Orta boylu, ağarmış, top sakallı, ağır hareketli, yakışıklı bir kimseymiş.

 

Hayatının son yıllarında Ahmediye’de bir aktar dükkânı açmış, bu dükkân çağının ünlü musikişinaslarının uğrak yeri olmuş. Türk musikisinin tanıdığı en kudretli neyzenlerdendir. Öğrencisi neyzen Emin Efendi (Yazıcı) bu sazın iyi bir ustası olmasının yetkisiyle; “Ben böyle neyzen görmedim; belki eslâfta (geçmişte) da gelmemiştir” diyor.  

 

Salim Bey, 1884 Ramazan'ının 22. Pazar günü, Şeyh Edhem Efendi'nin Rifâî dergahında yapılan ayinde taksim etmiş, ayin devam ederken fenalaşmış, tekkenin Zikirbaşı’sına ''Kerim Allah, Rahim Allah'' ilâhisini okumasını söylemiş, ve o anda vefat etmiştir. Ertesi gün Üsküdar Yenicamii'nde öğle namazı kılındıktan sonra kalabalık bir cemaatle, kayınbabasının Salı Tekkesi altındaki türbesine ve onun yanına defnedildi.

 

Sözlü eserleri elimize geçmemiştir. “Hicaz Peşrevi” ile tanınmış ve bu güne kadar da bununla anılmış ve ismi yaşamıştır. (Türk Musikisi Tarihi Dr. Nazmi Özalp S: 242, Yılmaz Öztuna, Müzik Ansiklopedik Sözlük C: 2 S:259

 

Hazırlayan: Suat Yener

 

 

Lütfen link verilerek veya kaynak göstererek kullanın.