- Anasayfa
- Hakkımda
- Şarkı Sözleri
- Makaleler
- Bestekarlar
- Notalar
- Haberler
- Videolar
- Ziyaretçi Defteri
- Önemli Linkler
- Musikişinas Atatürk
- İletişim
Rahmi Bey (1864-1924)
Özel hayatında zarafeti, nezaketi, hassasiyeti ve beyefendiliğiyle tanınmış olan Rahmi Bey’in şarkılarında estetik fevkalâde, teknik sağlam prozodi son derece düzgündür. Hafif, güzel ve tesirli bir sesi olan sanatkâr çok iyi bir neyzendi.
Rahmi Bey'in güzel sanatlara ortaokul sıralarında başladı. Özellikle şiir dalında duygulu kişiliğinden ötürü arkadaşları ona “Âşık Şair” ismini takmışlardı. Önceleri güftekârlık yaptı. Nısfiye (bir çeşit kısa ney) çalmasını öğrendi. Daha sonra "Ney" çalmayı öğrendi. Medeni Aziz Efendi'den musiki dersleri aldı.
27 Aralık 1864 Salı günü İstanbul'un Beyazıt semtinin Divan-ı Ali mahallesinde dünyaya geldi. Mükemmel derecede Fransızca bilen Rahmi Bey, daha sonraları Arapça ve Farsçayı da öğrendi. Nahide Hanım'la evlendi. Nahide Hanım’ın çok güzel Lavta çaldığı söylenir.
Tek çocuğu olan kızına kendi musiki aşkını ona da bütün gücü ile aşıladı. Medeni Aziz Efendi'nin oğlu tamburi Zühdü Bey'le evlendirdi. Fakat kızı mutlu olamadı ve verem hastalığından öldü. Bu olay Rahmi Bey'i çok etkiledi ve musikiden uzaklaşmaya başladı. 12 Mayıs 1924 tarihinde kalp hastalığından öldü.
Rahmi Bey’in durgun ve sıcak gününde, Tevfik Fikret'in şakaları, nükteleri, hicivleri bile yorgun ve durgun zihinlere şevklerini yerine getirmemişti. Üstat bu esnada bir köşedeki sandalyenin kenarına ilişmiş, tombul ellerini dizlerinin üzerine kavuşturmuş, efendi efendi oturan Rahmi Bey'e Recai-zade Ekrem Bey dönerek;
“Rahmi Beyefendi, yeni bir şeyler yok mu?” diye sordu,
“Var efendim” dedi; “Efendimizin bir şarkısını bestelemek cüretinde bulundum, affımı dilerim. Zira pek muvaffak olduğumu zannetmiyorum.”
Recai-zade Ekrem, kibar bir dille; “Lûtf eder misiniz ?”
Rahmi Bey kalktı, sessizce sofaya kadar çıktı ve biraz sonra elinde ince, uzun, al atlastan kesemsi bir şeyle geri geldi, yerine oturdu. Şimdi, geniş salonun açık pencerelerinden boğazın karşı kıyısına doğru nısfiyenin yanık feryadı, Nihavent’ten bir taksimin can okşayan nağmeleri yayıldı. Taksim bitti ardından sözleri Recai-zade Ekrem’e ait olan, şarkısını okumağa başladı.
Süzüp süzüp de ey melek o çeşmi nimhabını
Neden ya rağbet etmemek dağıtmağa sehabını
Gönül beğendi sevdi pek hitabını cevabını
İç şimdi iç şarabını koy bir yana hicabını
Aç şimdi aç nikabını ayan et afıtabını
Üstat Ekrem de dâhil olduğu halde, bütün oradakilerin bakışlarında, hatta besteyi, güfteden üstün bulan bir hayranlık okunuyordu. Rahmi Bey sustu. Kendisini tebrik ettiler; o hiç gururlanmadı. Meclisi mest etti ve o günden sonra Rahmi Bey Edebiyat-ı Cedîde'nin güçlü müzik adamı oldu.
Rahmi Bey işsiz olduğu yıllarda, musikişinas dostlarının birinin düğününe davet edilmişti. Elbette ki böyle bir davete eli boş gidilemezdi; bir hediye almak gerekiyordu. Fakat görevinden uzaklaştırılmıştı. Böyle bir hediyeyi kolay kolay temin etmek pek de mümkün değildi. Bu düşünce ile heyecanlanarak hemen şu güfteyi yazdı, besteledi.
Ey mutrib-i zevk aşina
Bir şarkı yaptım ben sana
Tarzı, usulü nev'eda
Çal söyle, eğlen daima
“Ey zevk nedir bilen çalıp söyleyen,
Sana, gidişi, tarzı ve edası yeni bir şarkı yaptım.
Daima çalıp söyle ve eğlen.”
Düğünde davetliler kıymetli takıları takarken Rahmi Bey, dostlarına o anın duygularını söz ve ses halinde armağan etmekle en değerli hediyeyi vermiş oldu.
Rahmi Bey, 1908 Meşrutiyet inkılâbının sevinç ve neşenin heyecanını yaptığı beste ile kutladı. Meşrutiyetten önceki dönemi soğuk kış günlerine benzetirken, Meşrutiyet dönemini bahara ve dağlardaki yeşilliklerin güzelliklerine benzetmiş ve bülbül sesleri ile süslendiğini ifade etmiştir. Meşrutiyet müjdesi için yazdığı güfteyi Tahir Buselik makamında besteledi. (Suat Yener, Şarkıların gözyaşları S: 61)
Geçti o gamlı eyyam-ı sarma
Oldu baharın asarı peyda
Giymiş yeşiller kühsar ü sahra
Her yanda bülbüller nağme pira
“Geçti o susuz çöl gibi günlerin dönemi.
Mevcut oldu baharın eseri.
Yeşiller giyinmiş dağlar, ovalar her yanı bülbüller nağmeleri ile süslemiş”
Hazırlayan: Suat Yener
Lütfen kaynak göstererek kullanın.
Rahmi Bey Repertuarı
Gül hazin sünbül pertşân bağ-ı zârın şevki yok | Bayâti | Ağır Aksak | Recâizâde Mahmut Ekrem |
Bakıp ruhsârına âh eylemiştim | Bayâti Araban | Devr-i Hindî | Rahmi Bey |
Bana n'oldu değişti şimdi hâlim | Bayâti Araban | Aksak | Rahmi Bey |
Bana seyrân-ı cemâlindir emel | Bayâti Araban | Aksak | Rahmi Bey |
Gönlümü hicrâna yaktı âh o meh-veş n'eyleyim | Bayâti Araban | Ağır Aksak | Rahmi Bey |
Akşam erdi yine sular karardı | Hicaz | Curcuna | Rahmi Bey |
Bir nev-civânsın şûh-i cihansın | Hisâr Bûselik | Türk Aksağı | Rahmi Bey |
Aceb nâzende şûh-i dil-sitansın | Hüseynî | Curcuna | Nedîm |
Etme beyhûde figan vazgeç gönül | Isfahan | Curcuna | Recâizâde Mahmut Ekrem |
Ey mutrib-i zevk âşina | Kürdîli Hicazkâr | Yürük Semâî | Rahmi Bey |
Mahrûm-i şevkim rûhum pür ahzân | Kürdîli Hicazkâr | Aksak | _ |
Sana ey cânımın cânı efendim | Kürdîli Hicazkâr | Curcuna | _ |
Söyle ey mutrib-i nâzende-edâ | Kürdîli Hicazkâr | Ağır Aksak | Rahmi Bey |
Esîr ettin beni ey dil pesendim | Mâhûr | Curcuna | Rahmi Bey |
O gülün geçti güzellik çağı | Mâhûr | Aksak | Rahmi Bey |
Serv-i nâzı seyret çıkmış oyuna | Mâhûr | Aksak | Rahmi Bey |
Serâpâ hüsn ü ânsın dil-sitansın nâz-perversin | Muhayyer | Aksak | Nedîm |
Yetmez mi sana bister ü bâlin kucağım | Muhayyer | Curcuna | Nedîm |
Gel ey sâkî şarabı tâzelendir | Müstear | Aksak | Rahmi Bey |
Saçlarına bağlanalı ey perî | Nihâvend | Curcuna | Rahmi Bey |
Süzüp süzüp de ey melek o çeşm-i nîm-hâbını | Nihâvend | Yürük Semâî-Cur. | Recâizâde Mahmut Ekrem |
Aşka düştüm âşık-ı âvâreyim | Rast | Aksak | Rahmi Bey |
Gönlümün neş'esi aşkınladır ey mihr-i tarab | Segâh | Ağır Aksak | Rahmi Bey |
İltifatınla senin pür neş'edir cam-ı hayat | Segâh | Ağır Aksak | Rahmi Bey |
Bir sihr-i tarâb nağme-i sâzındaki te'sir | Sûznâk | Aksak | Rahmi Bey |
Sevdim seni ben gülşen-i ömrümde civanım | Sûznâk | Devr-i Hindî | Rahmi Bey |
Nev-bahar-ı hüsnüne ermez hazan | Şedaraban | Semâî | Rahmi Bey |
Ey dilber-i işvebâz nedir bu sendeki nâz | Şehnaz | Aksak | Rahmi Bey |
Ey gül-i nev-bahar-ı ân | Şevkefzâ | Aksak | Rahmi Bey |
Geçti o gamlı eyyâm-ı sermâ | Tâhir Bûselik | Türk Aksağı | Rahmi Bey |
Ağyâre nigâh etmediğin nâz sanırdım | Uşşâk | Aksak | Nef'i Ömer Efendi |
Dilde artık kalmadı tâb ü tüvân | Yegâh | Curcuna | Rahmi Bey |
08.01.2017