Rauf Yekta Bey (1871-1935)

Rauf Yekta Bey (1871-1935)

Rauf Yekta Bey 27 Mart 1871'de İstanbul'un Aksaray semtinde doğdu. Babası Ahmet Arif Bey, kaptanıderya Ağa Hüseyin Paşa'nın torunu Hüseyin Hüsnü Bey'in soyundan gelir. Annesi İkbal hanım'ın sülâlesi ise Damat İbrahim Paşa'ya kadar uzanır. İlköğrenimine Simkeşhâne okulunda başladı; sonra Mahmudiye Rüştiye'sine devam etti. Burayı birincilikle bitirdikten sonra "Yüksek Lisan Mektebi" ne kaydoldu. Bu 4 yıllık okuldan üstün bir başarı ile ve çok iyi Fransızca öğrenerek mezun oldu. Boş zamanlarında hattat Nasuhî Efendi'den "Divanî" türü yazı yazmasını öğrendi. Asıl adı Mehmet Rauf iken, hocası "İcazet"ini alırken "Yekta" mahlasını eklemişti.

 

Darülelhan'ın kurucuları arasına girdi; öğrenime açılışından itibaren Türk Musikisi Nazariyatı ve tarihi okuttu. Bu görevi Darülelhan'da Türk Musikisi’nin yasaklanma tarihi olan 1927 yılına kadar sürdü. Daha sonra bu öğretim kurumunda "Tertip ve Tasnif Heyeti"ne başkanlık etti.

 

Rauf Yekta Bey, "Tertip ve Tasnif heyeti" başkanı iken 8 Ocak 1935 tarihinde, 65 yaşında Beylerbeyi'ndeki evinde vefat ederek Nakkaşbaba Mezarlığında toprağa verildi. Abdülbaki Gölpınarlı'nın onun ölümü üzerine söylediği tarih şiiri şudur:

 

Nây kırılsın, Tambur ah ü efgun eylesin

Hazret-i Yekta Rauf'u aldı agûşa ebed

Bâkiyâ geldi dü çeşmimdem sirişk-i firkat

Kutb-i nâyi Ney gibi hâmuş oldu elmeded

 

Zeliha Hanım 'la evlenen Rauf yekta Bey'in iki oğlu ile iki kızı dünyaya gelmiştir. Bestekâr ve neyzen Yavuz Yektay ise torunudur.

 

Sözlü musikide hocası Zekâi Dede ile Bolahenk Nuri Bey'dir. Tambur çalmasını Celâleddin Dede Efendi'den öğrendi. Ney derslerini Yenikapı Mevlevihânesi şeyhi ile Aziz Dede'den ögrenen Rauf Yekta Bey, büyü k bir neyzen olarak başinda sikke ile Yenikapı Mevlevihânesi'nde Mutrib’e çıkarak ayin idare ederdi. Mesut Cemil onun Ney icrasındaki ustalığına değinerek tavrının Hakkı ve Hilmi dedelere benzediğini belirttikten sonra "Gerçek Ney tavrının son temsilcisiydi" der.

 

Paris Konservatuvarı musiki profesörlerinden Albert Lavignac'ın yönetiminde bir kurul tarafından yazılan ünlü Encyclopedie de la Musique’in beşinci cildine, bir yıl boyunca inceleme yaparak yüz elli sayfalık "Türk Musikisi" bölümünü yazmıştır ki, bu yazı mûsıkî tarihimizin batılı anlamda ilk bilimsel araştırmasıdır. Fransızca yazılan bu inceleme o zamanlar büyük bir hayranlıkla karşılanmış ve yayın kurulu üyelerinden Maurice Rolat, Rauf Yekta Bey'e şu satırları yazmıştır:

 

 

Rauf Yekta Bey hakkında bazı kaynaklarda "mevlevi” olmayıp "mevlevi dostu" olduğu şeklinde görüşlere rastlanır. Çocukluk yaşından ölümüne kadar bu ilim ve sanat yuvalarından ayrılmayan ve bu havayı teneffüs ederek yetişen, bu tarikatın ilim sahibi şeyhlerinin dizi dibinde kişilik kazanan bu insanın "mevlevi" olmamasına imkân yoktur. Bu gerçeği Ruşen Kam'ın şu yazısından öğreniyoruz: "... Onun hakkında bugüne kadar kimsenin görmediği, bilmediği fakat güzel bir eserini daha haber verelim. Bu, Yenikapi Mevlevihanesi şeyhi Osman Selahaddin Dede Efendi'nin ölümüne söylemiş olduğu tarihtir. İstanbul kütüphanelerinin birindeki bir yazma mecmuaya kendi el yazısı ile yazdığı bu tarih şudur:

 

Limuharririhi'l fakirü'l-mevlevi Mehmed Rauf Yekta

Ruhu gidicek hazret-i şeyhin melekuta

Defnoldu mübarek bedeni medfen-i adne

Rıdvan dedi gülbank ile tarihi Rauf'a

Osman Dede göçdü bu yıl gülşen-i adne

 

 

Bu kıtayı kendisine gösterdiğim zaman pek sevinmiş ve her zamanki mütevazi ve mahcup haliyle “Allah, Allah! Nereden buldunuz bunu? Ben unutmuştum!” dermişti ve ilave etmişti: “Hayatımda söylediğim ilk ve son manzume budur."

HAZIRLAYAN: SUAT YENER