Selim Aru (1910-1986)

 

 Selim Aru,1910-1986 senelerinde yaşamış; bestelenmiş meşhur güftelerin sahibidir. Babası Adil Bey, oğlu Selim Aru'yu, Selâmsız semtinde bulunan Frerler mektebini bitirdikten sonra ve maddî imkânsızlık sebebiyle, kendisi gibi asker yapmak için Kuleli Askerî Lisesi'ne göndermek ister. Hâkim Tahsin Bey ise yeğeninin Robert College'de okumasını arzu ederek masraflarını üstlenir.

Ancak yeğeni lisenin henüz daha 2. sınıfında iken Tahsin Bey vefat edince, kardeşi Eşref Efendi kardeşinin bu arzusunu vasiyet olarak telâkki ederek masrafları üzerine alıp ayrılmamasını sağlar.

Fakat Eşref Efendi'nin geliri buna yetmediğinden kendisi, herkesten gizli olarak, Mısır Çarşısı'ndaki bir yağ toptancısının yanında çalışmaya başlar.   Selim Aru Okulu bitirinceye kadar, okul taksitlerini ve sair masrafları bu işten kazandığı ücretle karşılar.

Okul arkadaşları, dayısının Mısır Çarşısı'nda çırak olarak çalışmakta olduğunu gördüklerini kendisine bildirdiklerinde Selim Aru buna inanmaz.

Fakat arkadaşlarının ısrarı üzerine Mısır Çarşısı'na gidip de durumu kendi gözleriyle görünce hayretler içinde kalır. O günden sonra ne zaman bu anı aklına gelse gözyaşlarını tutamaz.  Bu şartlarda okulu bitirmeyi başaran Aru, Türk edebiyatının önemli şairlerinden biri olmuş ve Atatürk'ün son iki yılında Kâtiplik görevini üstlenmiş edebiyatçımızdır.

 

 Ağlar gezerim sahili:

 Selim Aru, her yeni günün erken saatlerinde, Samatya sahilinde yürüyüşlere çıkarmış, aynı saatlerde kendisi gibi yürüyüş yapanların arasında, uzun boylu sarışın, güzel kız her sabah erken saatte koşar adımlarla sahilde yürüyüş yaparmış.

Selim Aru önceleri tazeliğine hayran olmuş, daha sonraları hayallerini süslemeye başlamış fakat bu kızın ismini bile bilmiyormuş. Günler akıp giderken. Bir delikanlı belirmiş kızın yanında ikisi gülerek aralarında bir şeyler konuşarak yürüyorlarmış. Selim Aru, bu delikanlıyı için için kıskanır olmuş, yanlarından geçerken Rumca konuştuklarını ve kızın adının Eleni olduğunu öğrenmiş: 

 “Demek ki bu delikanlı ile aralarında bir şeyler var” diye düşünmüş.   Buna rağmen her gün kızı görebilmek için sahildeki yürüyüşlerine devam eder ama bir süre sonra Eleni görünmez olmuş. Selim Aru bu içindeki fırtınayı. Bu dörtlüğe aktararak, Alâeddin Yavaşca’ya getirip verir, Yavaşca da bu güfteyi Hicaz makamında besteler…

 

Ağlar gezerim sahili sanki benimlesin

Ay’da yüzün geceyi öpen sularda sesin

Bilmek istemem,  şimdi nerede nasıl kiminlesin

Dünya gözümde değil, çünkü sen gönlümdesin

Musikimize güfteleri ile önemli miraslar bırakmış güfte yazarı olarak tanınmıştır. Cevdet Çağla’ın Nihavent makamındaki bestesi:

Baharda bu yıl bir melâl var hüzün gibi

Bülbülde ses gülde renk açmaz olmuş, neden?

Gönülde sarı bir hicran var yüzün gibi

Bülbülde ses gülde renk açmaz olmuş, neden?

Güftelerini bestekârlar bestelerken Hüzzam makamını seçmiştir: Şerif İçli, “Yine bir sızı var içimde akşam oldu diye”, “Hicran yine hicran mı bu aşkın sonu söyle”, Osman Nihat Akın, “Sen arzu ettin bu ayrılık senden eserdir”, Şükrü Tunar “Gönül durup dururken bir güle uçtu kuş gibi”. Bu manada Hüzzam şarkıların Güftekârı diyebiliriz. 

Hicran yine hicran mı:

 Bestekâr Şerif İçli, Selim Aru’nun “Hicran yine hicran mı” güftesini bestelemektedir. Fakat bir türlü meyan bölümüne girmemektedir. Müzeyyen Senar o günlerde ikinci eşi Ercüment Işıl ile nişanlı bulunmaktaydı. Senar, Şerif İçli ve Selim Aru’yu düşünceli görüyor ve nedenini soruyor Selim Aru; “Güzel bir güftemiz var. Ama üçüncü mısraını bir türlü besteye girecek şekilde sokamıyorum” diyor. Senar’da güftenin okunmasını rica ediyor. Aru:

“Hicran yine hicran mı bu aşkın sonu söyle           

 Dalgın ki o gözler seni söyler bana böyle”

Selim Aru, iki mısraı üç-dört defa tekrar ediyor. Ve Senar üçüncü mısraı bir defa söyleyerek çıkartır: “Avare Gezen Gönlüme Sevmek Bu Mu Söyle”

Şerif İçli ile Selim Aru şaşırıp kalırlar. Senar’ın yaptığı terennüm güfteyi tamamlıyordu. Şerif İçli bu mısraı hemen güfteye ekliyor. Artık her şey usta bestekârın musiki dehasına kalıyordu. Şerif İçli bu güfteyi hemen orada besteliyor ve mükemmel Hüzzam şarkı doğuyor.

Müzeyyen Senar’a Olan Aşkı:

Müzeyyen Senar, bu güftenin kendisi için yazıldığını aklının ucundan bile geçirmemişti. Zira Selim Aru ona âşıktı, o dönemde yazdığı bütün güfteleri Senar’ın aşk ilhamı ile yazıyordu. Müzeyyen Senar’ın Ankara Radyosu’nda çalıştığı yıllardı. 1941 yılında Ankara Radyosu’ndan ayrılmaya karar verir. Aru, Senar’ın Ankara’dan ayrılacağını öğrenince üzülür ve onun bir güfte yapar.

Güfteyi Şerif İçli’ye verir. Bir gün Şerif İçli, Senar’ın evine gider. Senar’a:

“Yeni bir beste getirdim, beğeneceksin” der ve o gün hep bu beste üzerinde çalışırlar. Çalışma bittikten sonra Senar, Şerif İçli’ye:

“Bu ne kadar güzel eser böyle. Güftesi müthiş” deyince İçli; 

Biliyor musun bu güfte senin için yazıldı” söylenince Senar çok duygulandı ve bu eseri her okuyuşta çok duygulandığını anlattı.

Nihayet Selim Aru’nun duygularını öğrenmişti. Fakat o yıllarda Senar nişanlıydı. Böylece aşk tek taraflı kaldı. Tabii ki Senar yorumladığı şarkıların kendi için bestelendiğini öğrendikçe gururlanıyordu. Bir başka duygu ile okuyor ve şarkıları yaşıyordu.

Bıkmış gibi gönlüm itiyor aşkı içinden

Bir sevap müjdesi duydum gidişinden

Bahset bana artık o şeyin bitişinden

Bir sevap müjdesi duydum gidişinden

Sıra Bestekâr Şerif İçli’ye gelmişti. Üstat bu güfteyi Uşşak makamında besteledi. Ve Müzeyyen Senar o yıl Ankara’dan ayrıldı İstanbul Kristal Gazinosu’nda çalışmaya başladı.

Sen arzu ettin:

Osman Nihat Akın aradı ve Senar’a: “Kendini çok özlettin. Yeni bir bestem var. Onu seninle geçmek istiyorum. Üstelik şarkının güftesi senin için yazılmış” dedi ve buluştular.

Şarkıyı beraber çalıştılar. Üstat şarkıyı Hüzzam makamında bestelemişti. Senar; “Güfte kime ait” diye sordu. Osman Nihat Akın; “Selim Aru” dedi ve devam etti; “Ankara’da Selim Aru ile birlikte Şerif İçli’nin Bedderesi civarındaki evinde beraberdik. Şerif İçli, Selim Aru’dan bir güfte istedi. Selim Bey yarım saat sonra bu şiiri hazırlayıp verdi. Ancak ben şiirini görünce dayanamayıp, Şerif Bey’e; ‘Bana müsaade edersen bu şiirin bestesini ben yapayım’ dedim. Bu güftenin şu mısrasına dikkat edersen senin soy ismin var. <Sen arzu ettin bu ayrılık senden eserdir>”  Müzeyyen Senar bu defa hiç şaşırmamıştı.

Sen arzu ettin bu ayrılık senden eserdir

Teklifin aşka dönmekse gitmenden beterdir

Sen gideli bu yerde bil ki her şey kederdir

Teklifin aşka dönmekse gitmenden beterdir

(Türk Musiki Tarihi Ve Edebiyatı / Suat Yener Syf: 327)

Hazırlayan: Suat Yener

 

Lütfen kaynak göstererek kullanın.

Selim Aru'nun Bestelenmiş Şiirleri:

Alâeddin Yavaşça  Ağlar gezerim sâhili sanki benimlesin Hicaz Düyek
Alâeddin Yavaşça  Binbir geceden kalmış o körfezde duran su Kürdîlihicazkâr Nim Sofyan-Serbest
Cevdet Çağla  Baharda bu yıl bir melâl var hüzün gibi Nihavent Curcuna
Cevdet Çağla  Bir dert gibi akşam suların koynuna indi  Nihavent Curcuna
İsmail Demirkıran  Geç anladım bahardan evvel yaprak dökülürmüş Hicazkâr Sofyan
İsmail Demirkıran  Feryâd ki hep gönlümün nevâsıdır Sûznâk Düyek
İsmâil Demirkıran  Sen mehtâba çıkınca yıldızlar kaçar derinden Nişâburek Sofyan
Muzaffer İlkar  Durgun suya mehtâb gecenin hüznünü ağlar  Rast Curcuna
Nihat Adlim  Akşam oluşundan çözülür gönlüme derdin Hicaz Aksak
Nihat Adlim  Durgun suya mehtâb gecenin hüznünü ağlar  Hüzzâm Türk Aksağı
Osman Nihat Akın  Sen arzu ettin bu ayrılık senden eserdir Hüzzâm Curcuna
Râkım Elkutlu  Cevr-i yâre sabır buldum ömrüm ahzâna kaldı Hicaz Düyek
Râkım Elkutlu  Feryâd ki hep gönlümün nevâsıdır Hüzzâm Aksak
Râkım Elkutlu  Baharda bu yıl bir melâl var hüzün gibi Sûzidil Düyek
Selâhattin İçli  Bitmez tükenmez bu derd ömür diyorlar buna  Kürdîlihicazkâr Curcuna
Şerif İçli  Gezindi bir ses yine uzakta hâre gibi Ferahfezâ Düyek
Şerif İçli  Hicrân yine hicrân mı bu aşkın sonu söyle  Hüzzâm Aksak
Şerif İçli  Yine bir sızı var içimde akşam oldu diye Hüzzâm Aksak
Şerif İçli  Aşkınla meğer aşkıma son dem vuracakmış Kürdîlihicazkâr Türk Aksağı
Şerif İçli  Bıkmış gibi gönlüm itiyor aşkı içinden  Uşşâk Aksak
Şerif İçli  Cevr-i yâre sabır buldum ömrüm ahzâna kaldı Uşşâk Aksak Semâî
Şevki Sevgin (Neyzen)  Mevsim gene gülden çile çekmek gene meyden... Hüzzâm Curcuna
Şükrü Tunar  Gönül durup dururken bir güle uçtu kuş gibi Hüzzâm Curcuna