Şevki Bey (1860-1891)

Şevki Bey (1860-1891)

Şevki Bey'i şarkılarında gösterdiği şu harikulade hususiyetleriyle, kendisinden altmış sene evvel ölmüş modern Lied’in yaratıcısı Schubert'e benzetebiliriz. O da Schubert gibi hislerinin bütün sıcaklığını, inceliğini, şarkılarıyla terennüm etmiş, altı yüze yakın şarkı bestelemiş ve nihayet o da Schubert gibi gene genç yaşında hayatının otuzuncu yılında ölmüştür.

 

Şevki Bey 1860 yılında Fatih'te, Kumrulumescit semtinin Pirinççi Mahallesi'nde doğdu. Babası Tarakçı Ahmet Efendi'dir. İlköğreniminden sonra Rüştiye'ye devam etti ve buradan mezun oldu. Sesinin güzelliği ve musiki yeteneği dikkatleri çekerek Muzika-i Humayun'a alındı. Muzika-i Humayun'da bulunan hocalardan, özellikle o yıllarda aynı yerde öğretmenlik yapan Hacı Arif Bey'den musiki dersleri aldı. Daha sonra sarayın fasıl topluluğunda hanendelik yapmaya başladı.

 

Anlatıldığına göre ölümünden üç gün önce yeni yaptırdığı bir takım elbise giymiş, resim çektirmiş. Buradan sonra da yakın dostu olan Beylerbeyli Gümrükçü Rahmi Bey'in evine gitmiş ve aynı gece 18 Temmuz 1891 tarihinde kalp durmasından ölmüştür.

Ertesi gün cenazesi kalabalık bir toplulukla kaldırılarak, Beylerbeyi ile Kuzguncuk arasında bulunan Nakkaşbaba Mezarlığı’na defnedilmiştir. Şevki Bey'e karşı olan bağlılığını onun ölümünden sonra da devam ettiren Mehmet Hafid Bey, Şevki Bey’in ölümüne ağlayan mersiyesinden bir parçayı kabrine diktirttiği taş üzerine yazdırdı.

 

“Hemdem idi gülşeninde bülbülün 

Gitti Şevki neşesi kaçtı dilin”

 

 

Şevk Bey çok içki içen bir kişiydi. Ahmet Rasim Bey, Şevki Beyi bir gece karlar üzerinde yatmış olarak buldu. Büyük emeklerle taşıdı hatta öldüğünü bile zannetmişti. Bir içki masasında dahi 5-6 şarkı bestelediği söylenir.

Kibarlık ve asillik karakterini şarkılarına da yansıtmıştır. Bir süre lavta çalmaya çalıştığını, fakat başarılı olamadığını Lemi Atlı’ya şöyle anlatmıştır: "Kira ile aldığım lavta'yı parçaladım. Ne yapayım akordu elimle, mızrabım kirişi ile nağmeleri sesimle bastıramadım"   “Türk Musikisi Tarihi, Dr. Nazmi Özalp C: 1 S: 258, Büyük Türk Musikisi Ansiklopedisi, Yılmaz Öztuna C: 2  S: 355 ,Müzik Ansiklopedik Sözlük, Vural Sözer S: 677)

 

Mehmet Hafid Bey, güftesi olan:

 

Dil yâresini andıracak yâre bulunmaz

Dünyada gönül yâresine çare bulunmaz

Her derdin olur çaresi meşhur meseldir

Dünyada gönül yâresine çare bulunmaz

“Gönül yarası gibi acı veren yara bulunmaz.

 Dünyada gönül yarasına çare bulunmaz. Meşhur sözdür; ‘

Her derdin çaresi vardır’; dünyada gönül yarasına çare bulunmaz.”

 

Hicaz şarkısı makamının en beğenilen eserlerin biridir. Şevki Bey Şarkılarında, sözle sesin uyuşup kaynaşmasını, mesela şu çok meşhur Hüseyni şarkıda olduğu gibi, titiz ve hassas bir itina ile başarmıştır;

Nedir bu haletin ey meh cemalim?

Aman söyle perişan oldu halim.

Tükendi aklü endişem, hayalim,

Nasıl kıydı sana o kanlı zalim.

Hepsi şarkı formunda olan eserlerindeki kompozisyon tekniğini, yani ritim uyumu, usul değişikliği ve özellikle geçkiler yönünden her bestekâra nasip olmayacak bir biçimde geliştirmiştir.

 

Küşade tâli’im hem bahtım uygun

Aman saki bana hiç durma mey sun

Gamım yok zevk u şevkim hadden efzûn

Aman saki bana hiç durma mey sun

“Şansım açık, bahtım uygun.

Aman saki, bana hiç durmadan içki sun.

Üzüntüm yok, zevkim ve sevincim sınırlarını aşmış.

Aman sâki, bana hiç durmadan içki sun.”

En önemli örneklerinden biridir. Şevki Bey muhtelif makamlarda yüzlerce şarkı bestelemiştir. Yalnız Uşşak makamından iki yüz'den çok eseri vardır ki, bir makam çerçevesi içinde birbirine benzemeyen bu kadar eser besteleyebilmek ancak müstesna bir kabiliyet Şevki Bey’dir. 

Kimseler gelmez senin feryâd-ı âteş-bârına

Yandın ey biçare dil yandın melâmet nârına

Ye’s-i sevda rengi çökmüş gül gibi ruhsarına

Yandın ey biçare dil yandın melâmet nârına

“Senin ateşler yağdıran feryadına kimse gelmez.

Ey çaresiz gönül, sen,  sevgili tarafından azarlanma ateşine yandın.

Gül gibi yanaklarını sevda üzüntüsünün rengi kaplamış.

Ey çaresiz gönül, sen,  sevgili tarafından azarlanma ateşine yandın.”

Mehmet Sadi Bey’in duygusal güftelerinden biri olan:

 

Hicran oku sinem deler / Olmaktadır hâlim beter

Bu iftirâk artık yeter / İnsafa gel ey şîve-ger

Bir gün olur çağın geçer

Ben âşıkım bî-iştibâh  / Aşkım benim oldu tebâh

Rahmetmemek gayet günah / İnsafa gel ey şiveger

Bir gün olur çağın geçer

“Ayrılık acısı, göğsümü ok gibi deliyor. Halim çok fena oluyor. Bu ayrılık perişanlığı artık yeter! Ey cilveli sevgili! İnsafa gel, bir gün olur senin de çağın geçer.

Ben, hiç şüphesiz ki aşkı harap olmuş bir âşığım. Bu halime acımamak büyük günahtır. Ey cilveli sevgili, insafa gel, bir gün olur senin de çağın geçer.”

Şiirini Hüseyni Türk Aksağı olarak besteledi. Ağır Aksak usulünde bestelediği Hicaz şarkısı fasılların vazgeçilmez eserlerinden biridir:

Hâl-i nez’imde acırsın sevdiğim dinle beni

A benim rûh-i revânım seven ölsün mü seni

Firkat olmazsa dirîg eylemezem cân ü teni

A benim rûh-i revânım seven ölsün mü seni

“Sevdiğim, sözlerime kulak ver, son nefesimde benim için üzülürsün sonra. A benim güzel sevgilim, seni seven ölsün mü dilersin? Senden ayrı olmazsam canımı senden esirger miyim hiç! A benim güzel sevgilim, seni seven ölsün mü dilersin?”

Hazırlayan: Suat Yener

 

Lütfen kaynak göstererek kullanın.

Şevki Bey Repertuarı 

 

 Bir katre içen çeşme-i pür-hûn-i fenâdan Bayâti Ağır Aksak-Aksak Ziyâ Paşa (Vezir)
 Emel-i meyl-i vefâ sende de var bende de var Bayâti Sofyan _
 Açma ciğergâhıma ok yâresi Hicaz Sengin Semâî _
 Afveyle suçum ey gül-i ter başıma kakma Hicaz Yürük Semâî Enderûnî Vâsıf
 Arz eylesem canım başa geleni  Hicaz Curcuna _
 Aşkın eser-i sûzişine can acımaz mı  Hicaz Aksak Mahmut Nedim Paşa 
 Bağlanıp zülf-i hezâran tâbına Hicaz Devr-i Hindî Ömer Nâci Efendi(Muâllim)
 Bilmiyorum bana n'oldu Hicaz Aksak Ahmet Reşat Paşa
 Bir taraftan üzüyor gönlümü hicrin elemi Hicaz Aksak Mehmet Hafîd Bey
 Bozuldu revnâk-ı bağ-ı bahârım Hicaz Curcuna Hikmey Bey(Niğde'li)
 Cânân beni yâd etmiyor Hicaz Curcuna Mehmet Hafîd Bey
 Demem cânâ beni yâd et Hicaz Curcuna Hamdi Bey
 Dil yâresini andıracak yâre bulunmaz Hicaz Aksak Mehmet Hafîd Bey 
 Doktor ne için nabzımı aldın ele söyle Hicaz Ağır Aksak Mustafa Reşit Bey
 Etme Mecnûn âşık-ı mecbûrunu Hicaz Aksak _
 Etmesin avdet melâl-i intizâr  Hicaz Devr-i Hindî Ömer Nâci Efendi(Muâllim)
 Ey dil diyemem "Yar bana yâr olsan n'olurdu" Hicaz Aksak Mehmet Hafîd Bey
 Ey hevâî meşreb oldun bâisi berbâdımın Hicaz Ağır Aksak Nâbizâde Nâzım Bey
 Firâkınla zâlim harâb oldu can Hicaz Aksak Recâizâde Mahmut Ekrem
 Gam u âlâm beni her an safâ vü neş'eyâb eyler Hicaz Aksak Halid Bey
 Hâl-i nez'imde acırsın sevdiğim dinle beni Hicaz Ağır Aksak _
 Hüsnüne söz var mı gâyet anlısın  Hicaz Aksak _
 Kış geldi firak açmadadır sîneme yâre Hicaz Aksak Saffet Bey
 Niçin şeb-tâ-seher ben zâr ü zârım Hicaz Aksak _
 Sen bu yerden gideli ey saçı zer Hicaz Aksak Recâizâde Mahmut Ekrem
 Severim cân ü gönülden seni tersâ çiçeğim Hicaz Ağır Aksak _
 Sun sâgarı sâkî bana mestâne desinler  Hicaz Aksak Yahyâ Efendi (Şeyhülislâm)
 Ülfet etsem yâr ile ağyâre ne Hicaz Yürük Semâî _
 Yüzünü görmeyeli hayli zamandır Hicaz Aksak _
 Zannım bu ki cânâ beni kurban edeceksin Hicaz Aksak Mahmut Celâleddin Paşa
 Bâis oldu çeşm-i mestin âşıkın berbâdına Hicazkâr Curcuna _
 Dü çeşm-i mestin Hicazkâr Curcuna _
 Gönlümü dûçâr eden bu hâle hep Hicazkâr Devr-i Hindî _
 Çekmesin endişe gönlüm iftirâk-ı âtiye Hüseynî Ağır Aksak _
 Eller ile ol yâri görünce bakakaldım Hüseynî Curcuna _
 Hicrân oku sînem deler olmaktadır hâlim beter Hüseynî Türk Aksağı Mehmet Sâdi Bey
 Kâkülün oldu esîr-i dil ü cânım ezeli  Hüseynî Curcuna Mehmet Ali Efendi
 Nedir bu hâletin ey meh-cemâlim  Hüseynî Curcuna Hikmet Bey (Niğde'li)
 Çekerim cevrini çekmem yine ben şânına yuf Hüzzâm Aksak _
 Gam-dîdeleriz sâkî sun bir dolu kab olsun Hüzzâm Aksak-Curcuna Mehmet Sâdi Bey
 Küşâde tâli'im hem bahtım uygun Hüzzâm Curcuna _
 Duyup ahvâlimizi halk-ı cihan Kürdîli Hicazkâr Aksak _
 Harâb oldu yerim yurdum otağım Kürdîli Hicazkâr Aksak-Curcuna Ahmet Rif'at Bey
 Safvet-i aşkım bilip ey gül-tenim Kürdîli Hicazkâr Aksak _
 İftihar eyler seninle evc-i eflâk-i samâ  (medhiye) Mâhûr Düyek _
 Bıçak düşmez belinden  Muhayyer Evfer _
 Gönülde dağ-ı hicrandan eser var Muhayyer Aksak Mehmet Hafîd Bey 
 Mest olan câm-ı ezelden gayrı sahbâ istemez Muhayyer Ağır Aksak _
 Ol gonce-dehen bir gül-i handan olacaktır Muhayyer Curcuna _
 Sanki geldim de ne buldum bu harab-âbâde Muhayyer Aksak Hikmet Bey (Niğde'li)
 Şeb-i yeldâ-yı hicran içre kaldım Muhayyer Aksak Bahriyeli Vâsıf
 Tâ-be-key hicr ile giryân olayım  Muhayyer Aksak _
 Söyle ey dil bâis-i âhın nedir Müstear Aksak Mehmet Ali Efendi
 Kalmadı sabrım hasrete cânâ Nihâvend Sengin Semâî _
 Nedendir bu dil-i zârın figanı Rast Curcuna Mehmet Sâdi Bey
 Çün bahar eyyâmı oldu geldi yaz Sabâ Ağır Aksak Reşad Paşa
 Mey içerken düştü aksin câmıma  Sabâ Ağır Aksak Ahmet Reşat Paşa
 Câm-ı aşkın içtim oldum derd-nâk Sûznâk Ağır Aksak Reşad Paşa
 Sanma çeşmân ağlıyor Şevkefzâ Türk Aksağı Ahmet Reşat Paşa
 Yayılmış yâreler sînem benim dertler yatağıdır Şevkefzâ Aksak Ahmet Rif'at Bey
 Arzu ediyor vuslat-ı can-bahşını cânım Uşşâk Aksak _
 Aşk olsun o rindâne ki gönlünde emel yok Uşşâk Aksak _
 Bakmadın vaktiyle istikbâline Uşşâk Aksak Tevfik Bey
 Ben ağlarım saz ağlar karşıda Gülnâz ağlar Uşşâk Aksak _
 Bilmem kime şekvâ edeyim derd-i derûnum  Uşşâk Aksak-Türk Ak. Mehmet Hafîd Bey
 Bîzâr ediyor âlemi bu hâl-i tebâhım  Uşşâk Curcuna Sâbih Şevket Bey
 Bu dehrin germ ü serdinden Uşşâk Aksak _
 Bu reng-i letâfet güle gülzâre de kalmaz Uşşâk Aksak _
 Cânân bana cevr eylemeyi eyledi âdet Uşşâk Aksak _
 Canım gibi sevdikçe seni gönlüm ey âfet Uşşâk Aksak Mehmet Sâdi Bey
 Dağlar dayanmaz enînine dil-i mahzûnumun Uşşâk Aksak _
 Dûçâr-ı hicr-i yâr olalı dîdem ağlıyor Uşşâk Aksak Reşid Bey(Akif Paşazâde)
 Ebrûlerinin hançeri bu sînemi ey mâh Uşşâk Aksak _
 Esîr-i zülfünüm ey yüzü mâhım Uşşâk Curcuna Bahriyeli Vâsıf
 Ey gözüm ağlama dildâr uyanır Uşşâk Aksak _
 Gâh ümîd-i vuslat eylersin gönül Uşşâk Ağır Aksak Mehmet Sâdi Bey
 Gel lûtf ile(eyle) cânâ bu gece hâne senindir  Uşşâk Aksak _
 Gülzâra nazar kıldım vîrâne-misâl olmuş Uşşâk Aksak Mehmet Sâdi Bey
 Hastasın zannım vefâ mahzûnusun Uşşâk Curcuna Mehmet Hafîd Bey 
 Hevâ-yı aşk eser serde Uşşâk Aksak Mahfî
 İştibâh etme gözüm nûru bana Uşşâk Ağır Aksak _
 Kim demiş sûziş-i aşkı dil-i şeydâ bilmez Uşşâk Aksak _
 Kimseler gelmez senin feryâd-ı âteş-bârına  Uşşâk Ağır Aksak Ahmet Râsim Bey
 Kucağımda büyütürken nâ-gâh Uşşâk Aksak Memduh Bey
 Lûtf eyle tabib dinleme kalbim benim öyle Uşşâk Ağır Aksak Mehmet Hafîd Bey 
 Mahzûn dilimi yâdın ile şâd eder oldum Uşşâk Aksak Mehmet Hafîd Bey 
 Mecnûn gibi ben dağlar gezerken Uşşâk Aksak Mehmet Hafîd Bey 
 Meyhâneye serdik postu Uşşâk Aksak Andelip
 Müptelâ-yı gam olan rahat-ı dünyâ bilmez Uşşâk Aksak Mehmet Hafîd Bey 
 Ne için geçmez aceb bir günüm âzâd-ı elem Uşşâk Aksak _
 Ölse de âşık onulmaz yâresi Uşşâk Ağır Aksak _
 Perde çektin âh a kâfir matla-i âmâlime Uşşâk Ağır Aksak Hamdi Bey
 Reng-i ruhsârına gülgûn dediler Uşşâk Ağır Aksak Sait Efendi (Üryânizâde)
 Saklayıp kalb-i mükedderde seni Uşşâk Aksak Recâizâde Mahmut Ekrem
 Salıp sevdâlara zülf-i siyâhın Uşşâk Curcuna _
 Sevdiğim çok yaramazdır yaramaz Uşşâk Curcuna _
 Şem'-i aşkın ben idim pervânesi Uşşâk Evfer _
 Te'lif edebilsem feleği âh emelimle Uşşâk Aksak Mehmet Sâdi Bey
 Yâd ile geçmiş zamanı ağlarım Uşşâk Curcuna Recâizâde Mahmut Ekrem
 Yâr için uşşâk baktı fâlime Uşşâk Aksak _
 Zeybeklerle gezer dağlar başında Uşşâk Aksak Ahmet Reşat Paşa
 Ahım seni sînem gibi sûzân eder elbet Yegâh Aksak Enderûnî Vâsıf
 Arz-ı dîdâr eyle cânânım yeter Yegâh Ağır Aksak _
 Deşt-i gama her lâhzada birkaç seferim var Yegâh Curcuna _
 Dil nâlesini gûş ile bir dâd edecek yok  Yegâh Ağır Aksak Mehmet Hafîd Bey
 Dü çeşmim hûn ile doldu Yegâh Aksak Reşad Paşa
 Edersen de cefâ eğer Yegâh Nim Sofyan Reşâd Paşa
 Firâkın kesti tâb ile tüvânı Yegâh Devr-i Hindî Ahmet Reşat Paşa
 Hele vazgeçtim her türlü dilekten Yegâh Düyek Ahmet Reşat Paşa
 Mu'tâd edeli giryeyi zevkle hevesim yok Yegâh Curcuna Mehmet Sâdi Bey
 Nûş edip sâgâr-ı aşkın dili bî-hûş ettim  Yegâh Yürük Semâî Ahmet Reşat Paşa
 Sana bir şûh-i sitem-gûn deniyor Yegâh Ağır Aksak Ahmet Reşat Paşa