- Anasayfa
- Hakkımda
- Şarkı Sözleri
- Makaleler
- Bestekarlar
- Notalar
- Haberler
- Videolar
- Ziyaretçi Defteri
- Önemli Linkler
- Musikişinas Atatürk
- İletişim
Şükrü Şenozan (1874-1954)
Osman Şükrü Şenozan 1874 yılında İstanbul'un Süleymaniye semtinde doğdu. Kastamonulu bir aileden gelen Ali Osman Efendi'nin oğludur. Yüksek öğrenimini İstanbul Tıp Fakültesi'nde tamamladı. İzmir'in Yunanlılar tarafından işgalinden sonra askeri doktor olarak milli birliklere katıldı. Kurtulus Savaşı sonrasında Sağlık Bakanlığı Hıfzıssıhha müdürü oldu; Atatürk'ün çevresinde bulunanların arasındaydı. Beşinci devre Kastamonu milletvekili olarak Büyük Millet Meclisi'ne girdi. Atatürk'ün sevdiği ve saydığı bir kimseydi. Çoğu zaman Çankaya Köşkü'ne çağrılır, sohbetlere katılırdı. Sanatla ilgili bir çok konuların çözümüne yardımcı oldu.
Emekli olduktan sonra İstanbul'a yerleşen Şenozan, 4 Temmuz 1954 tarihinde öldü; Edirnekapısı mezarlığına defnedildi. Samiha hanımla evlenen sanatkârın ikisi kız, biri erkek olmak üzere üç çocuğu olmuştur. Musiki çalışmalarına erken yaşlarında başladı ve bütün öğrenim hayatı boyunca ilgisini kesmedi. İlk musiki hocası Zekai Dede Efendi'dir. Zeka Dede'nin ölümünden sonra oğlu Ahmed Irsoy'dan makam ve usul dersleri aldı. Defter-i Hakani kâtiplerinden Ali Efendi, Hanende Ali Bey, Müneccimbaşı-zade Reşat Bey, Ahırkapılı İbrahim Efendi'den fasıllar geçti. İzmir'de bulunduğu uzun yıllar içinde Santo Şikari ve Rakım Elkutlu ile tanışarak çalışmalarını yoğunlaştırdı. Selanikli Udi Ahmed Efendi ile neyzen ve udi Cemal Efendi ile çalıştı. Biraz ney çalmasını bilir, İzmir Mevlevihanesi'ne devam ederdi. H. Sadeddin Arel ile Dr. Suphi Ezgi'den de yararlanmıştır.
Bestekârlığa 1894 yılında, daha tıp fakültesinde okurken ilk eseri olan "Gözüm hicrinle kan ağlar" güfteli şarkısını besteleyerek başladı. Musiki repertuvarımızda üç marş ile on sekiz şarkısı bulunuyor. (Dr. Nazmi Özalp , Büyük Türk Musikisi Ansiklopedisi,Cilt:2, S:70)
Bestekârlık açısından tekniği sağlam, güzel eserler vermiştir. Bunlar arasında sözleri Hasan Ali Yücel’e ait Segah makamında bestelediği Müsemmen şarkı:
Gözlerinden içti gönlüm neşeyi
Senden öğrendim gönülden sevmeyi
Sildi aşkın gözlerimden her şeyi
Senden öğrendim gönülden sevmeyi
Az ve öz beste yapma özelliğine bestekârlarımızdandır. Zira musiki bilgisi çok derindir. Bir gün Atatürk’ün bulunduğu musiki meclisinde Ulu önderin isteği üzerine garp ve şark musikileri arasındaki perde, aralık, melodi, armoni, polifoni farkları hakkında bilgileri aktardı. Sunumu dikkatle dinleyen Atatürk, "Ben kendime bir musiki hocası bulmalıyım." diyerek kalktı.
O gece hiçbir kelime söylemeyen Atatürk, üç ay sonra, Ankara'da bir gece yine musiki toplantısında: "Doktor, bize bir musiki konferansı yapmıştı, doktora bilhassa teşekkür ederim, çok istifade ettim” dedi.
Musikiyi bu denli bilen bir kişi olması elbette güzel ve sanat değeri taşıyan eserler sunacaktır. Fuat Hulisi Demirelli’nin şiirini Buselik makamında besteledi:
Gönül harareti sönmez şarâb-ı kevserle
Hayatı gel içelim buseden kadehlerle
Değer bu âlem-i âbınsafâsı bin ömre
Hayatı gel içelim buseden kadehlerle
“Gönüldeki yangın, Cennet içkisiyle bile sönmez.
Gel, hayatı öpücükten kadehlerle içelim.
Bu eğlencemizin safası bin ömre değer.
Gel, hayatı öpücükten kadehlerle içelim”
Devr-i Hindi usulünde bestelediği Suzinak şarkısı klasik eserler içinde örnek teşkil eder. Musikinin güzelliklerini ve terennümleri anlatan şarkısı musiki repertuvarımızda önemli yeri vardır.
Müptelâ-yı derd olan diller devadan geçtiler
Neşeden ateşlenen neyler nevadan geçtiler
Yasemenler lâleler güller çemenler jaleler
Handeler demler terennümler sabadan geçtiler
Hazırlayan: Suat Yener
Şükrü Şenozan Şarkıları:
Gönül harareti sönmez şarab-ı kevserle | Bûselik | Düyek | Fuat Hulûsi Demirelli |
Dıştan viran bağlıyım | Hüseynî | Sofyan | Hasan Alî Yücel |
Bu sevdâ ne tatlı ne tatlı yalan | Mâhûr | Düyek | Orhan Rahmi Gökçe |
Geçti hayâl içinde bunca yıl bir gün gibi | Mâhûr | Yürük Semâî | Nâhit Hilmi Özeren |
Gûş-i câna geldi bir yerden sesin | Mâhûr | Düyek | _ |
Reftâr-ı nâz-ı cünbüşe girdi aman aman | Mâhûr | Aksak Semâî | _ |
Geçtiğin yoldur bu hâk üstünde bağım gülşenim | Muhayyer | Aksak | _ |
Mâhitâbım nûrunu göster karanlık bağrıma | Müstear | Devr-i Hindî | _ |
Köpürsün bâdeler peymâneler fevvareler gelsin | Neveser | Yürük Semâî | _ |
Gözlerinden içti gönlüm neş'eyi | Segâh | Müsemmen | Hasan Alî Yücel |
Gel inan gel dilde sâz-ı aşkını sensin çalan | Sûznâk | Yürük Semâî | Münir Hamdi Bey |
Müptelâ-yı derd olan diller devâdan geçtiler | Sûznâk | Devr-i Hindî | _ |