- Anasayfa
- Hakkımda
- Şarkı Sözleri
- Makaleler
- Bestekarlar
- Notalar
- Haberler
- Videolar
- Ziyaretçi Defteri
- Önemli Linkler
- Musikişinas Atatürk
- İletişim
Şükrü Tunar (1907-1962)
Şükrü Tunar, Türk Musikisi’nde yetişmiş olan en büyük klârnet sanatkârlarından birisidir. Üslûbu, sağlam baskıları, çok ustaca kullandığı taksim tekniği, bu sazdan çıkardığı kadife gibi seslerle gerçek bir ün sağladı. Ayrıca çok iyi bir refakat sazı idi. Zeki Müren onsuz konsere çıkmazdı.
Yaşamı: 1907 yılında Edremit’te doğdu. Yoksul bir ailenin çocuğu olduğu için, babası ile üç amcasının aynı zamanda askere alınması sonucu ailenin geçim yükü onun omuzlarına bindi. 1921 yılında İzmir’e göç ettiler. 1923’e kadar bu şehirde yaşadıktan sonra tek başına İstanbul’a geldi.
Musikiye düşkünlüğü çocukluğunda belli olmuştu. İlkokul sıralarında iken tenekeden yapılmış çobandüdüğü çalardı. Balıkesir’den Edremit’e gelen bir bando takımında Klarneti görmüş bu saza gönül vermişti.
Daha 13 yaşında iken altı anahtarlı basit bir Klarnet tedarik etmişti. 20 yaşına kadar bu sazı kullandı. Sonra eline geçirdiği bir nota kitabından kendi kendine nota öğrendi.
Bir süre Kadıköy’ünde sobacılık yaptı. Sanatını günden güne ilerleterek sayılı Klarnet sanatkârları arasında girdi. Mehterhâne, Ankara ve İstanbul radyolarında çalıştı. İzmir’de bulunduğu yıllarda İzmir Musiki Cemiyeti’ne devam ederek, burada bulunan hocalardan yararlandı.
İstanbul’a geldikten sonra iki yıllık bir süre için Üsküdar Musiki Cemiyeti’ne devam etti. Kâzım Uz’dan makam, usul ve nazariyat dersleri aldı; hocasının aracılığı ile Mehter takımına yazıldı.
Konserlerde çeşitli sahnelerde kırk altı yıl Klarnet çalan Şükrü Tunar 15 Temmuz 1962 tarihinde Cumhuriyet Gazinosu’nda ses sanatkârı Zeki Müren’e eşlik edeceği sırada bir kalp krizi sonucu öldü. Zeki Müren ölüm anını şöyle anlatıyor (Dr. Nazmi Özalp , Büyük Türk Musikisi Ansiklopedisi,Cilt:2, S: 168)
Bestekârlığa askerliği sırasında 28 yaşında Uşşak makamında bestelediği şarkı ilk beste çalışması oldu:
Geçti muhabbet demi, ağla gönül yan gönül
Ağla gönül yan gönül, mihnete katlan gönül
Dökme sakın gözyaşı, kopmaya tufan gönül
Ağla gönül yan gönül, mihnete katlan gönül
Zeki Müren İle Çalışmaları:
Yıl 1954, Zeki Müren’in sesi İstanbul Radyosu’ndan yükselmeye başlamıştı. Şükrü Tunar, yine bir programda Klarnetiyle Zeki Müren’e eşlik ediyordu. O günlerde Zeki Müren Boğaziçi Lisesi’nde son sınıf öğrencisiydi. Şükrü Tunar: “Bir muhabbet kuşu” isimli Uşşak şarkısını yeni bestelemişti.
Zeki Müren 'ni dinledikten sonra o zamanlar Topkapı’da olan Sahibini Sesi plak şirketine götürüp ilk plağını yapmasına sebep olacak sanat güneşinin doğmasına vesile olmuş ve plak Zeki Müren’in ilk plağı olarak tarihe geçmiştir.
Kalbimi bezlederim minnet-ü zevkle dilesen
Bir muhabbet kuşu da ben olurum sev diye sen
Sevgilim meltemidir şimdi ruhumda esen
Bir muhabbet kuşu da ben olurum sev diye sen
Sonraki yıllarda da ölene kadar Zeki Müren’e klarneti ile eşlik etmiştir. 15 Temmuz 1962'de Cumhuriyet Gazinosu'nda Zeki Müren’e eşlik ederken geçirdiği bir kalp krizi sonucu sahnede öldü.
Zeki Müren ölüm anını şöyle anlatıyor: “Ve bir akşam... Sahneye çıkışımdan iki dakika sonra Kürdîlihicazkâr peşrevinin sonuna doğru sol koluma yaslanıp düştü, ruhunu teslim etti. Yılların klarnet üstadı mabedi olan sahnede can vermişti. Yeri dolmayan büyük sanatkârı kaybetmiştik. Yeri dolmayacak çok büyük bir sanatkârdı.
Onu çocuk yaşımda Bursa'da tanımıştım. Boğaziçi Lisesi son sınıf talebesi iken bir gün beni mektepten alıp Sahibinin Sesi plak şirketine götürmüştü. "Muhabbet Kuşu" isimli eseri ilk plağımdır
Efendi ve ağırbaşlı insandı. Sessizdi, içine kapalı bir hali vardı. Yıllarca sahnede, hemen yanımda şarkılarımı şahane klarneti ile süsledi. Konserlerimde beni coşturmak için elinden geleni yapardı. Hususi hayatında da, konuşmaktan çok dinlemesini seven durgun bir hali vardı. Seyahatlerimizde bir baba, bir ağabey gibi müşfikti.”
Besteleri:
Uşşak şarkıları bestelemede usta bir bestekârdı. “Gezer dolaşırsın her an gönülde”, “ Öyle çektim ki cefa dilde safa niyetine”, “Anar ömrünce gönül giden sevgilileri ”, “Canımın yoldaşı ol”, “Güller arasında seni bensiz gören olmuş”ve “Gülen yüzün solmuş sevgilim senin” tanınmış Uşşak şarkılarıdır.
Dillerden düşmeyen Hicaz şarkısının sözleri şöyle:
Söyleyemem derdimi kimseye derman olmasın diye
İnleyen şu kalbimin sesini ağyar duymasın diye
Sakladım göz yaşımı vefasız o yar görmesin diye
İnleyen şu kalbimin sesini ağyar duymasın diye
Hüseyin Siret Özsever’in sözlerini yazdığı:
Geçti sevdalarla ömrüm ihtiyar oldum bugün
Ak pak olmuş saçlarımla bî-karar oldum bugün
Bir muhabbet neşesiyle ilkbahar oldum bugün
Ben huzurunda yer öptüm tâcidâr oldum bugün
Hüseyni şarkısı ile sözlerini Osman Nihat Akın’ın yazdığı Hüzzam bestesini 5-6 sabah erken kalkmış güfteyi sayıklayarak ve sabahları en az dört saat çalışarak bestelemiş.
Bir zamanlar maziye bak ne kadar şendik
İkimizin mesut olma emeli vardı
Gören bilen nazarında sevdalı dendik
Göze gelen böyle aşkın eceli vardı
Bugün hala şarkıları musikişinaslar tarafında zevkle icra edilmekte ve dinlenmektedir.
Türk Musiki Tarihi Ve Edebiyatı / Suat Yener Syf: 306
Şükrü Tunar’ın Mesut Cemil İle Bir Anısı
Mesut Ekrem Cemil 1902 yılında İstanbul'da doğdu. Tamburi Cemil Bey'in oğludur. Temel kemençe eğitimini babasından almışsa da tambur çalmayı 14 yaşındayken Cemil Bey öldükten sonra onun öğrencileri olan Kadı Fuat Efendi ve Refik Fersan'dan öğrendi.
1926 yılında İstanbul Radyosu'na spiker olarak girmiş ve zamanla Radyo bünyesi içerisinde Türk ve Batı Musikisi Şefliği ve Ankara Radyo Müdürlüğü'ne kadar yükselmiştir.
1927 yılında Yeni Postane üzerinde, "Türk Telsiz Telefon Anonim Şirketi" adı ile İlk İstanbul Radyosu kurulmuştu. Bu teşekkülün müdürü de, muavini de, muhasebecisi de, her şeyi Mesut Cemil’di. Bir gün asker elbiseli, fakir görünüşlü, hasta halli, çelimsiz bir delikanlı Mesut Cemil’e gelir. Bu delikanlı Şükrü Tunar’dır.
Şükrü Tunar: “Efendim. Acaba radyoda arada sırada bana bir iş verebilir misiniz?”
Mesut Cemil: “Oğlum, elinden ne gelir?”
Şükrü Tunar: “Ben klarnet çalarım.”
Mesut Cemil: “Başka bir sanatın yok mu?”
Şükrü Tunar “Var efendim, ben Kadıköy'ünde sobacılık ederim.”
Mesut Cemil: “Sazın yanında mı?”
Şükrü Tunar “Yanımda efendim.”
Mesut Cemil: “O halde dinleyelim”der.
Tunar, ceketinin iç cebinden klarnet parçalarını çıkardı, birbirlerine geçirdi. Klarnetin bazı mandallarının yayları bozulmuş olacak ki, lastikle tutturmuştu. Evvela kabadan bir "uşşak" gezindi. Mesut Cemil’in derhal dikkatimi çekti. Sanat kıymetine hayran kaldı. Mesut Cemil,“Otur!” dedi. Tunar’ın karnın aç olduğunu hissettiği için hademe ile bir 29'lukla biraz peynir, pastırma ve taze ekmek aldırdı, yedirdi, içirdi. Sonra sordu: “Türk musikişinasları içinde en çok kimi seversin?”
Şükrü Tunar: “Cemil Bey'i severim efendim.”
Mesut Cemil: “Nereden tanırsın?”
Şükrü Tunar: “Plaklarından tanırım.”
Mesut Cemil: “O halde bana bir Hicazkâr taksim eder misin?”
Tunar, Hicazkâr olarak mükemmel taksim etti. Bir de harikulade bir sanat inceliği göstererek tavır itibariyle Cemil Bey’i hatırlatacak eda ile nağme oyunları yaptı ve hiçbir zaman o üslubun dışına çıkmadı. Mesut Cemil hayranlıkla izledi.
O gün klarnetle ney hüviyeti bir rast taksim etti ki, şimdiye kadar bunu hiçbir klarnette görmemişti Mesut Cemil. Sazını istediği gibi söylettiriyordu, piyasa tavrında da harikalar yaratıyordu, hele çiftetellilerde, oyun havalarında görülmemiş bir çeviklik vardı.
O gün Şükrü Tunar’ı her seans için 175 kuruşa anlaştı ve radyoda başladı. Sanatkâr günden güne yeteneklerini artırdı, meşhur oldu, şöhret servet getirdi. Fakat hiçbir zaman şımarmadı. Daima terbiyeli, daima nazik ve daima mütevazı kaldı. Klarnet üzerindeki teknik hâkimiyeti arttı, onda alaturka musikide hiç kimsenin elde edemeyeceği bir hüner vardı. (Suat Yener; Şarkıların Gözyaşları S:123)
Hazırlayan: Suat Yener
Lütfen kaynak göstererek kullanın.
Şükrü Tunar Repertuarı:
Gezdim yine dün gece meyhâneden meyhâneye | Bayati | Yürük Semai | _ |
Gittin bu gönül sanki hazan bahçesi oldu | Bayati | Curcuna | Yâkup Bey |
Sevdâ diye kalbim hüsrânına yanmış | Dilkeşhâverân | Curcuna | _ |
Bir bakışta beni mest etti gözün nazlı kadın | Hicaz | Aksak | Vehbi Bey |
Bir bir geçiyor sevgililer gözleri yaşlı | Hicaz | Aksak | Yusuf Ziyâ Ortaç |
Demedim hicrânımı ellere yarar diye | Hicaz | Curcuna | H.Derviş |
Geceler yârim oldu | Hicaz | Sofyan | _ |
Gittin dönersin diye gözüm yollarda kaldı | Hicaz | Curcuna | _ |
Gönül aylarca ateşli aşkınla ... | Hicaz | Aksak | _ |
Neden hâlâ seversin onda vefâ yok gönül | Hicaz | Düyek | Süheylâ Gürses |
Söyleyemem derdimi kimseye derman olmasın diye | Hicaz | Düyek | _ |
Uğruna döktüğüm gözyaşı değil | Hicaz | Aksak | Kâmuran |
Geçti sevdâlarla ömrüm ihtiyâr oldum bugün | Hüseyni | Müsemmen | Hüseyin Sîret Özsever |
Ada'nın yeşil çamları aşkımıza yer olsun | Hüzzam | Aksak | _ |
Ay öperken suların göğsünü sâhilde yıkan | Hüzzam | Curcuna | Mustafa Nâfiz Irmak |
Balkonda saatlerce düşündüm seni andım | Hüzzam | Aksak | _ |
Bir gülle benim gönlümü gülzâra çevirsen | Hüzzam | Aksak | _ |
Bir zamanlar mâziye bak ne kadar şendik | Hüzzam | Curcuna | Osman Nihat Akın |
Gönül durup dururken bir güle uçtu kuş gibi | Hüzzam | Curcuna | Selim Aru |
Gurbet elde her akşam battı bağrımda güneş | Hüzzam | Düyek | Osman Nihat Akın |
Hasta bir ümmid ile hep bekledim yollarda ben | Karcığar | Aksak | _ |
Benden kaçarak kol kola bir yaz günü erken | Kürdîlihicazkâr | Aksak | _ |
Gel bu akşam benimle and içelim seninle | Kürdîlihicazkâr | Müsemmen | _ |
Gözü ceylân gözüdür bakışı mestânedir | Kürdîlihicazkâr | Curcuna | Necdet Atılgan |
Küçücük pembe dudaklar seni aldattı gönül | Kürdîlihicazkâr | Aksak | Halit Bekir Sabarkan |
Sevmekte sevilmekte gönül kısmetin azmış | Kürdîlihicazkâr | Türk Aksağı | _ |
Gönlümü o güzel ellerine bilerek verdim | Muhayyer | Aksak | _ |
İşte bahar açtı güller sevindi | Muhayyer | Düyek | _ |
Yâdımda o sevdâlı yeşil dîdelerin var | Muhayyer | Aksak | _ |
Bir gönül yarası var | Nihavent | Aksak | _ |
Bir kadeh mey olup.. | Nihavent | . | _ |
Seni sevmek günâhım beni terk ediversen | Nihavent | Curcuna | Aliye Hanım |
Sevgisi zehir aşkı da baştanbaşa kindir | Rast | Düyek | Müeyyet Birol |
Unut beni kalbimdeki hicranla yalnız kalayım | Rast | Düyek | Ahmet Kaçar |
Uyusam göğsüne koysam da şu hummalı başı | Rast | Aksak | _ |
Bu akşam yine sensiz yollarda ağladım durdum | Sabâ | Aksak | _ |
Renk almış ipek saçları akşam güneşinden | Sûznâk | Curcuna | Vecdi Bingöl |
Sevdâyı dudaktan dudağa kaç gece içtik | Sûznâk | Aksak | _ |
Nadir bulunur aşkıma örnek bu cihanda | Şevkefzâ | Aksak | _ |
Bahçenizde bir gül olsam koklar mısın gülümden | Tâhir | Sofyan | _ |
Akşam güneşinin yaktığı sâhillere indik | Uşşak | Türk Aksağı | Halit Bekir Sabarkan |
Anar ömrünce gönül giden sevgilileri | Uşşak | Düyek | Ahmet Kaçar |
Âşıkım aklım perîşan hem-demim divâneler | Uşşak | Aksak | Necdet Atılgan |
Canımın yoldaşı ol | Uşşak | Düyek | _ |
Dinmez hicran yarasının yaktığı yerler kanıyor | Uşşak | Düyek | _ |
Geçti muhabbet demi ağla gönül yan gönül | Uşşak | Curcuna | _ |
Gezer dolaşırsın her an gönülde | Uşşak | Curcuna | _ |
Gülen yüzün solmuş sevgilim senin | Uşşak | Sofyan | _ |
Güller arasında seni bensiz gören olmuş | Uşşak | Düyek | _ |
Kalbimi bezlederim minnet ü zevkle dilesen | Uşşak | Düyek | _ |
Öyle çektim ki cefâ dilde safâ niyetine | Uşşak | Aksak | Hüseyin Rifat Işıl |
Ruhsârı gibi gamzesi de âfet-i candır | Uşşak | Yürük Semai | _ |
29.09.2018