Emel Sayın ( 1945)

Emel Sayın ( 1945)

 

Emel Sayın, 20 Kasım 1945 tarihinde Sivas‘ın Şarkışla ilçesinde doğdu. 1926 yılında Türkiye’ye gelen muhacir bir aile olan Suat ve Ahmet Sayın’ın 4 kız çocuklarından en büyüğüdür.   

13 yaşındayken Arif Sami Toker‘den müzik dersleri almaya başladı. Sonraki yıllarda Münir Nurettin Selçuk‘tan da dersler aldı ve yeteneği ile dikkat çekmeye başladı. 
Lise eğitimini Edirne’de tamamladıktan sonra üç yıl boyunca İstanbul Belediye Konservatuarı‘nda, Münir Nurettin Selçuk‘un da hocalığını yapmış olan Alis Rosenthal’dan şan dersleri aldı. Bu arada Hürriyet Haber Ajansı’nın açtığı yarışmada Münir Nurettin Selçuk’a ait klasik bir eser okuyarak ‘Ses Kraliçesi’ seçildi.

Henüz 17 yaşındayken Ankara Gençlik Parkı’nda Gönül Yazar‘ın ilk eşi Necdet Yazar‘ın gazinosunda ilk defa sahneye çıktı. 

İlk kez 17 yaşında sahneye çıkmaya başlayan Sayın, 1963 yılında Ankara Radyosu’nun sınavını kazanarak, buradaki yedi yıllık hizmetinden sonra, Egemen Bostancı‘nın teklifiyle İstanbul’a taşındı ve İstanbul Radyosu’na geçti. Lalezâr Gazinosu’nda assolist olarak sahne almaya başladı.

 
2001 yılında Aşkım Aşkım adlı televizyon dizisinde ve daha sonra Karınca Yuvası adlı dizide rol aldı. 

1998 yılında Türkiye Cumhuriyeti hükümeti tarafından Devlet Sanatçısı unvanı ile onurlandırıldı. (Türk Musiki Tarihi Ve Edebiyatı / Suat Yener Syf: 496)

 

 

Zeynettin Maraş’ın Gizli Aşkı


 

“Gizli aşk bu, gizli dert bu veda ettim her şeye”, bu sözler bestekâr Zeynettin Maraş’a ait. Sadece yaşadığı duygularını ve aşkını yıllarca gizli tuttu. Kimdi aşık olduğu kişi, bu gönül macerasını beraber izleyelim. 

Bestekârımız Udi Zeynettin Maraş, Denizcilik Bankası’nda muhasebe şefi olarak çalıştığı yıllarda. Radyoda olsun, gazinolarda olsun Emel Sayın’ı özel bir ilgi ile dinliyor ve yıllar boyu Emel Sayın’ı artan bir sevgi ve hayranlıkla izliyordu. 

Maraş, bir gece Caddebostan’da, Bağdat Caddesi’ne bakan bahçeli evlerinin çalışma odasında o güfteye başladı; “Gizli aşk bu, gizli dert bu veda ettim her şeye”. 

Güfte günler sonra bitti. Sonra oturdu, şaheser melodinin notalarını bulup işledi. Öyle bir şarkı çıkmıştı ki ortaya, “Gizli Aşk Bu” tüm Türkiye’yi sarstı.

Gizli aşk bu söyleyemem derdimi hiç kimseye

Zevke veda, neşeye de, veda artık herşeye

Arzular bir hayal oldu, baharımın gülleri soldu

Gönlüm, hicran, hasret gamla doldu

Sevdim amma görmüyor bak gözlerim hiç kimseyi

Gizli aşk, bir gizli dertmiş, feda ettim herşeyi
Arzular bir hayal oldu, baharımın gülleri soldu
Gönlüm, hicrân, hasret gamla doldu

 “Gizli Aşk Bu” şarkısı tutuldu, dilden dile söylenen şarkı oldu. Esas merak edilen konu Maraş bu eseri her yerde görülebilecek herhangi bir gizli aşka mı yazılmıştı? Yoksa iddia edildiği gibi ünlü bestekâr Zeynettin Maraş’ın, sanatı, sesi ve güzelliğiyle ünlü Emel Sayın’a duyduğu aşkın ölümsüz eseri miydi?

Aradan uzun yıllar geçti. Ünlü udi ve bestekâr Maraş, bu şarkıyı kimin için yazmış, kimin için bestelemişti? Herkes bu merakla kıvranırken Zeynettin Maraş esprili şiiri ile meraklıların merakını giderdi.

Bestenin çıkış yaptığı 1970'li yılların başında Zeynettin Bey'in Yıldız Hanım'la, Emel Sayın'ın da İsmet Kasapoğlu'yla mutlu bir evliliği vardı. Zeynettin Bey: 

"Bu besteyi yaptığım zaman evliydim. Bu nedenle adeta herkes beni suçlamıştı. Mektup yazanlar, telefon açanlar, yolda görenler herkes bu aşkı öğrenmek istiyordu. O dönemde Avni Anıl, Musiki Mecmuası diye bir dergi çıkartıyordu. Dergide haftada bir musiki yazıları yazardım. Meraklı sorgulamalara o köşemde bu şiirle cevap verdim." diyor.

Alnım açık, başım diktir

Yüzüm güleç, gözüm pektir

Dosta kapım hep açıktır

Bir gizli aşk suçum olsun

 

Adım belli sanım belli

Dinim ve imanım belli

Dostumla düşmanım belli

Bir gizli aşk suçum olsun

Maraş’tan gelmiştir soyum

Bir 77’dir boyum

Hiç fena değildir huyum

Bir gizli aşk suçum olsun

Üstat kendi yöntemiyle gizli aşkını bu şiirle savunmuştur

 

 (Suat Yener; Şarkıların Gözyaşları S:209, Altın Koza Yayınları 0 322 503 04 77)

Hazırlayan: Suat Yener