- Anasayfa
- Hakkımda
- Şarkı Sözleri
- Makaleler
- Bestekarlar
- Notalar
- Haberler
- Videolar
- Ziyaretçi Defteri
- Önemli Linkler
- Musikişinas Atatürk
- İletişim
Ahmet Rasim'den Anılar
Ahmet Rasim'den Anılar |
" Sakın geç kalma erken gel " şarkısının hikâyesi: |
|
Yakın arkadaşı Tatyos Efendi ile her gün beraber içki içerlermiş ki bazı günler eve geç gitmek bir |
yana gitmedikleri günlerde olurmuş. Sadberk Hanım sabırlı, müşfik muhterem bir hanımmış. |
Onu daima mazur görür, sitem etmezdi. Artık sabrın son demleri olacak ki; bir gün sabah Ahmet |
Bey' in kahvaltısını hazırlamış, tüm hizmetlerini tamamladıktan sonra yolcu ederken |
"Bey, yeter artık bu akşam gün batmadan gel, sakın geç kalma, tahammülüm kalmadı artık" demiş |
Ahmet Rasim bu kadar sabırlı kişinin bu sözleri nasıl söylediğinin şoku ile |
"Hanım akşam bu şarkıyı radyodan dinle" demiş ve evden çıkmış. |
Bakırköy sahiline inerken mırıldanmaya başlar."sakın geç kalma erken gel " diye. Ve |
Miltiyadi Gazinosunda dostu Selami Paşa'ya rastlar ; “Evden çıkarken refikam bana tembih etti. |
Geç kalma erken gel dedi, ben de buraya gelene kadar bunu bir kıta haline getirdim, besteledim." |
”Üstat kadehinden bir yudum içmiş, ellerini dizlerine vurup usul tutmaya başlamış. Tatyos |
Efendi ile buluşmuş. Konuyu aynı şekilde ona da anlatmış. Gece geç vakitlerde bugüne kadar |
dilimizden düşmeyen "Sakın geç kalma erken gel " şarkısı o gün bestelenmiş. |
|
Atatürk ile anısı |
Ahmet Rasim, bir gün Ankara'da, Anafartalar'da dolaşırken İsmail Müştak Mayakon'a rastlar. |
İsmail Müştak: |
—"Aman efendim", . "Siz buralardasınız, nasılsınız?"Ankara'da bir emriniz mi var?. |
Ahmet Rasim: |
"Fırınlarda ekmeklerin dört köşe değil de, yuvarlak yapılması yüzünden buralara kadar geldim." |
Bu sözden bir mana çıkaramayan İsmail Müştak Beye Ahmet Rasim Bey şöyle açıklamada bulunur: |
“Bir ekmek alayım, dedim fırından, elimden düşüp yuvarlanmaya başladı. Bu tekerleğin arkasından |
ben de Ankara'ya kadar koştum. Şaşkın şaşkın onu arıyorum şimdi. " |
O akşam Çankaya'da bu konuşulanları İsmail Müştak, Atatürk'e anlatınca: |
Atatürk düşünceli ve birazda sinirli bir tavırla; |
"Siz ne dediniz " |
İsmail Müştak sessiz kalmış. Ve Atatürk Müştak ' a |
“Yarım yüzyıl Türk kültürüne hizmet eden bir yoksul zat, sana Ankara'da ekmek aradığını |
söylediği halde, sen neden yardım etmedin? " . |
O gece Ankara'nın bütün otelleri aranarak Ahmet Rasim Bey bulundu (kimi kaynaklar da |
meyhanede bulunduğu yazılmıştır) ve Çankaya'dan gönderilen bir araba ile Atatürk'ün huzuruna |
getirildi. Atatürk, Ahmet Rasim'i ayağa kalkarak karşıladı ve masada yanına oturttu. Biraz sonra |
ona şu teklifte bulundu: |
"—Boş bulunan İstanbul Milletvekilliğini lütfen kabul eder misiniz?.." |
Ayağa kalkan Ahmet Rasim. Atatürk'ün elini öptü ve |
:"Şimdi anladım, ekmek gerçekten aslanın ağzında imiş!" .. |
|
Ahmet Rasim'i bir gün ziyafete çağırırlar, üstat bakar ki masada içkiden eser yok. Çaresiz |
masaya oturur, önce balık gelir üstat: |
“Aman bana bir kadeh; ben rakıyla balığı çok severim.” |
Arkadan ekşili köfte gelir, |
“Aman bir rakı daha, köfte ile bayılırım.” |
Derken dolma gelir, |
“Aman dolmaya pek yakışır bir kadeh daha.” |
Arkadan baklava gelir bununla da bir kaç duble içince ev sahibi dayanamaz; |
“Üstat, rakıyı hangi şeyle içmezsiniz?” |
Ahmet Rasim gülerek |
“Su” ile cevabını verir. |
28.12.2009