- Anasayfa
- Hakkımda
- Şarkı Sözleri
- Makaleler
- Bestekarlar
- Notalar
- Haberler
- Videolar
- Ziyaretçi Defteri
- Önemli Linkler
- Musikişinas Atatürk
- İletişim
Bestenigar Kalfa Hikayesi
|
|||
|
|
||
Neyzen Burhanettin Ökte'nin kaleminden Ahmet Rasim Bey'in anısını aynen aktarıyorum. |
|||
|
|
||
Gece yarısına doğru Selat'ın meyhanesinin havası bir başka olur. |
|||
" Meyhane mukassi görünür taşradan amma |
|||
Bir başka ferah, başka letafet var içinde" diye beyhude söylememiş. Küpün dibindeki barba şehla bakar, |
|||
Piri Mugan garson: |
|
||
|
|
||
"Dün gece ye'sile kendimden geçtim |
|||
Teselli aradım meyhanelerde |
|||
Baht-ı dün elinden bir dolu içtim |
|||
|
|
||
O neşe kalmamış peymanelerde" diyen Rıza Tevfik'in nefesinde bahtı dün diye anılan garson ki medhinde |
|||
bu tabirle zerafetin son haddine varılmıştır. Artık kadehler tam doludur. Mesti methuşi tamam etmek için rakı |
|||
ruh olur. Dostun sohbeti candır. |
|||
|
|
||
İşte böyle bir gece idi ki sokaklarda yağmurların ağlaştıklarını, polis düdüklerine bekçi sopalarının cevap |
|||
verdiğini, saatin alaturka sekizi vurduğunu dinliyorduk ki bir kanun zabıtı baş ucuma dikildi. |
|||
|
|
||
" Zatialilerini Merkez Komutanlığına götürmekle memurum" dedi |
|||
Şöyle bir an ayıldım. O günkü ve o günden evvelki makalelerim birer birer önümden geçti |
|||
Öyle şüpheli bir şey yazmamıştım. O halde merkez komutanı Sadettin Paşa acaba beni ne |
|||
diye aratıyor du? Soğuk bir terin ensemden bel kemiğim boyunca indiğini his ettim. |
|||
|
|
||
Dışarıda bir kanuni evvel gecesinin yarısı, rüzgarlı, uğultulu, tenha ve titrek kararıp gidiyordu |
|||
Zabit bir payton çağırdı. Şemsiyemi kapadım, bir köşeye suçlu suçlu büzüldüm. |
|||
|
|
||
Çok bekletmediler. Fesimi, gözlüğümü düzeltim, redingotumun düğmelerini yokladım. |
|||
Acele ilerleyip etekledim. Paşa2nın gözleri kıpkırmızı idi. Dedi ki: |
|||
"Sizi rahatsız ettik Rasim Beyefendi" |
|||
İçim biraz ferahladı. |
|
||
"Başımıza geleni sormayın. Bestenigar Kalfa sizlere ömür." |
|||
Cenabı Hak ömrü devletlerini müzdat buyursun duasını mırıldandım. |
|||
|
|
||
Paşa'nın Konağı zamanın musiki akedemisi idi. Hatta Sultan Hamit'e raks için, saz ve söz için burada Çerkes |
|||
kızları talim ve terbiye edilirdi. Bestenigar Kalfa, Paşa'nın saznın başhanendesi idi. O ne sesdi ki kemençe gibi |
|||
bir ses ki kemençenin perdelerinde bile zor bulunurdu. On beş gün önce Enflo-Enza gibi başlayan dört nala bir |
|||
verem. O kahrolası hastalık, o güzeller güzeli tazeyi alıp götürmüştü. |
|||
Paşa devam etti: |
|
||
"Şimdi zatıâlilerinizden rica ederim. Hale bir münasip güfte buyurun" |
|||
Ferman efendimizindir dedim. |
|||
|
|
||
Dışarı çıktım beni yan odaya aldılar. Birde ne göreyim! Hafız Hüsnü'de orada değil mi? |
|||
Onu da çalyaka almış getirmişler ki güfteyle beste iyi olsun diye. |
|||
|
|
||
Oturdum, korku ile kederin, mesti ile hoşvarlığın, memzuc ile nümtezici şikest beste şu mısraları söyledim: |
|||
|
|
||
Çok sürmedi geçti tarab-ı şevk-i baharım |
|
||
Soldu emelim , goncalarım reng-i izarım |
|||
Bir bülbül-i raksan-ı tarabnak idim amma |
|||
Bilmem ki neden terk-i hava ettin hezarım |
|||
Bu nağme-i dilsuz-u gamım düştü araka |
|||
Ben böyle gönüller yakıcı besteniğarım |
|||
|
|
||
Hafız Hüsnü, bestesini Bestenigar makamında yaptı. Geçtik Paşa'nın karşısına ben güfteyi okudum. |
|||
Paşa merhum hıçkırdı, o besteyi terennüm etti ağladı. |
|||
Paşayı etekleyip dışarı çıktıktan sonra bize yirmişer altın ihsan geldi. |