- Anasayfa
- Hakkımda
- Şarkı Sözleri
- Makaleler
- Bestekarlar
- Notalar
- Haberler
- Videolar
- Ziyaretçi Defteri
- Önemli Linkler
- Musikişinas Atatürk
- İletişim
HACI ARİF BEY VE AŞK SERÜVENLERİ
HACI ARİF BEY VE AŞK SERÜVENLERİ
Eyyübi Mehmet Bey ile başladı musiki hayatı
Henüz daha on yaşındaydı
Dede, keşfetti ondaki cevheri
Muzika-yı Hümayun'un musiki bölümüne gönderdi
Sultan Abdülmecit, Arif’i huzuruna çağırdı, dinledi
"Hayatımda böyle ses dinlemedim " dedi
Küçük Arif, “Saray Hanendesi” oluverdi
Neo-Klasik dönemi başlattı
Şarkı formunu kullandı
İcat ettiği makam Kürdîlihicazkâr’dı
Sekiz vuruşluk " Müsemmen " usulünü yarattı
Mabeyinci rütbesi ile atandı
Adı: “Arif Bey” olarak anılmaya başlandı
Güzel sesli ve yakışıklı hanendeydi
Çekik kaşlı, keskin bakışlı filintaydı
Muzika-yı Hümayun’a hoca olarak atandı
İşte her şey bundan sonra yaşandı
Arif Bey’in aşk serüveni başladı
Gönlünü kaptırdı Çeşmi Dilber’e
Nasıl girecekti kalbine
Kederli gönlünü vermişti bir kere
Yetiş imdadıma ey gamzeli diye
Yaptı besteyi Çeşmi Dilber’e
“Geçti zahm-ı tîr-i hicrin, tâ dil-i nâşâdıma,
Merhamet ey gamze-i câdû, yetiş imdâdıma”
Çeşmi Dilber’e serenat yapınca
Meşk ve aşk başlayınca
Aşk kısa zamanda duyuldu sarayda
Aldığı çeyiz, altın ve konakla
Arif bey soluğu aldı Taşlık’ta
Çeşmi Dilber ile başladı izdivaça
Bu izdivaç çok uzun sürmedi
Dilberi çekti gitti dönmedi
Konağa bıraktı çocukları Cemil ve Nebiye’yi
Sardı korku ile terk edilmişliğin ezikliği
Yaptı Kürdîlihicazkâr besteyi
“Niçin terk eyleyip gittin a zalim
Seni sevmek midir bilmem vebalim”
Fayda etmedi Çeşmi Dilber’e dönmedi geri
Arif Bey, dönmemesini içine sindiremedi
İkinci Kürdîlihicazkâr besteyi gönderdi
“Düşer mi şanına ey şeh-i hûbân
Bırakmak âşıkın böyle perişan”
Nafile Çeşmi Dilber geri dönmedi
Saraya tekrar geri dönmek istedi
Sultan Abdülmecit onu af etti
Durmadı deli gönlü inledi
Huylu huyundan vazgeçmedi
Âşık oldu Çerkes asıllı, Zülf-i Nigâr’e
Kısa zamanda düştü dillere
Ok yaydan çıkmıştı bir kere
Abdülmecit skandal büyümeden önledi
Sevgilileri Taşlık’taki konağa gönderdi
Âşıklar birbirini çok sevdi
Rabiya adında kızları dünyaya geldi
Çok gördü aşk-ı muhabbeti kader
Günden güne sararıp, soldu Zülf-i Nigâr
İnce hastalığa tutulmuştu ölümden beter
Bi-çare kalmıştı Arif Bey olmuştu derbeder
Sarıldı Segah şarkı ile notalara
Sevdiğini göz göre göre gömecekti mezara
“Olmaz ilaç sine-i sad-pâreme
Çare bulunmaz bilirim yareme”
Çare bulamadı tabipler Zülf-i Nigâr’a
Ayrılık yaktı içini, cananını gömdü mezara
Derdini döktü Saba makamına
“Nigâh-ı mestine canlar dayanmaz,
Uyanmaz uykudan canan, uyanmaz”
Saray Fasıl Topluluğu’na oldu "ser hanende"
Cariyelere musiki hocalığı bahane
Durmadı deli gönül iki kerede
Âşık oldu Valide Sultan’ın nedimesine
Sevdalanmıştı Nigarnik Hanım’a
Yine gidecekti Taşlık’taki konağına
Ömrünce mutlu oldu Nigarnik Hanım’la
Onsuz olmuyordu sarayda musiki fasılları
Dördüncü defa sarayda fasıla başladı
Bu defa korkulan olmadı, deli gönül uslandı
Aşkı buldu, sarayda huzuru bulamadı
Padişah şarkı söylemesi için ferman yolladı
“Sanatta padişah iradesi geçerli değildir” diye cevapladı
Saraydaki yeni adres olarak zindana kapatıldı
“Talii düşkün garibim, âşık-ı avareyim
Gün gibi deryayı aşkında gezer biçareyim”
Nihavent şarkıyı padişaha sundu
Zindanda çürümekten kurtuldu
Sarayda odasına çekildi, yalnızdı ve buruktu
Hastaydı, ölümün yaklaştığına inanıyordu
Son bestesini tamamlatınca hayata gözlerini yumdu
“Gurup etti güneş dünya karardı
Gül-i bağ-ı emel soldu sarardı”
Suat Yener
Link ve isim belirtilmek kaydı ile kullanır
Her hakkı www.musikiklavuzu.net sitesine aittir
01.02.2012