- Anasayfa
- Hakkımda
- Şarkı Sözleri
- Makaleler
- Bestekarlar
- Notalar
- Haberler
- Videolar
- Ziyaretçi Defteri
- Önemli Linkler
- Musikişinas Atatürk
- İletişim
Çökertme'den çıktım da Halilim - Hikayesi-Notası-Sözleri-Video
Makam: Muhayyerkürdi
Bestekar: Muzaffer Sarısözen
Sanatçı: Tolga Çandar
Güftekar: Anonim
Usül: Sofyan
Çökertme
Memleketin keşmekeş içinde olduğu, işgal ordularının yurdu parsellediği yıllarda Halil adlı yiğit bir delikanlı varmış. Halil mert iyi silah kullanan, üç kuruşluk menfaate boyun eğmeyen, cesur ve yiğitliği de dillerdeymiş.
Bir de “Bodrum kaymakamı” varmış. Halk düşmanı, astığı astık, kestiği kestik. İstanbul’un da gözde adamı olmuş. Adına da “Çerkez Kaymakam “ derlermiş. Halk arasında “Kalleş Kaymakam” derlermiş. Sandal sefaları, gece alemleri, etrafında etek öpenleri, halkın kıtlıktan kırıldığı günlerde yağlı ballı yemeklerle donatılmış sofraları varmış.
Bir de güzelliği tüm yörenin dilinde destan olmuş Çakır Gülsüm varmış. Gülsüm, Bitez yalısında oturuyormuş. Bitez Yalısı, sahilde şipşirin bir köyün en güzel yalısıymış. Köy halkı Gülsüm ile Halil’i birbirlerine yakıştırıyor ve dillerde onların aşkını konuşuyorlarmış. Bu efsane için iki rivayet varmış.
Birinci rivayet;
Bunca dillenen güzellik Bodrum Kaymakamının kulağına ulaşmıştı. Etrafındaki
dalkavuk çömezler kaymakamın kulağını doldurmuşlar:
“Gülsüm güzel kız. Saraylara layık. Halil gibi baş kaldırmış bir eşkıyanın eline düşerse
yazık olur. Sen evet de on Gülsüm getirelim sana. Zaten Halil dağda, çetelerle dolaşıyor.”
diyerek şişirmişler.
Amaçları kaymakama yaranmak, hem de çıkarlarına taş koyan Halil’e zarar vermekmiş.
Bu düşünce Çerkez Kaymakamı’nın çok hoşuna gitmiş. Hem güzel Gülsüm’e sahip olacak,
hem de büyüklerinin kulağına gitmiş bir efenin nişanlısını kaçırıp daha da yaranacak onlara.
Kaymakam Bitez yalısına kolcularını göndermiş. Kolcular zorbalıklarıyla Gülsüm’ü Bitez
yalısından alıp sandala atıp götürecekleri sırada Halil, Çökertme tarafından sandala binmiş
geliyormuş.
Yanında en güvendiği arkadaşı İbrahim Çavuş varmış. İbrahim Çavuş asılmış küreklere,
Halil ise ayakta gözünü siperlenmiş eliyle kolcuları gözlüyor. Bu olayı duyan halk sahile
dökülmüş yürekleri ağzında onları seyrediyormuş.
İbrahim Çavuş, öyle bir sarılmış ki sandal adeta uçuyormuş. İki sandal burun buruna
gelmiş ve vuruşma başlamış. Patlayan silah sesinin ardından önce Gülsüm’ün figanı ve
arkasından İbrahim Çavuş’un figanı duyulmuş. İbrahim Çavuş kapanmış sandala
haykırıyormuş.
“Gitti. Yiğit Halil gitti. Vurdular Halil’i. Kalleş Kaymakamın adamları vurdu Halil’i” diye
feryat ediyormuş.
Kolcuların sandalı Bodrum’a hızla Gülsüm’ü götürürken, Halil’in sandalı da ağır ağır sahile
yaklaşıyormuş. Sandal sahile yaklaştığında Halil, İbrahim Çavuş’un kollarında son nefesini
vermiş.
İkinci rivayet:
Halil bir namus meselesinden dolayı kız kardeşini öldürdükten sonra kaçak gezmeye başlar. Sık sık İstanköy’e gitmektedir. Bu gidişlerden birinde düğüne davet edilir. Düğünde iken Halil’i Rumlar ihbar ederler. Sonuçta Halil yedi yıl hapis yatar.
Bu olay üzerine Halil Rumlara diş bilemektedir. Hapisten çıkınca da onlara haşin davranır. Böylece Rumlarla Halil arasında bir husumet doğar. Halil bu arada türküde Çakır Gülsüm olarak adlandırılan Hafize adlı kadına ilgi duymaya başlar ve Halil ilk olarak Gülsüm’ü Karakaya’ da ki bir düğünden zorla kaçırır.
Gülsüm ve annesi ise o dönemde Bodrum’un yönetiminden sorumlu Çerkes Kaymakam olarak bilinen Ömer Lütfi Bey’in evinde hizmetkârlık yapmaktadır. Türküde adı geçen İbrahim Çavuş, kolculardandır.
Arkadaş olmaları sebebiyle Halil’i devamlı kollamaktadır. Halil ikinci olarak Gülsüm’ü
Dertli Ali’nin Karabağdaki evinden alarak dağa kaldırır. Yalıkavak karşısındaki Güdürde
bir in bulur ve Gülsüm’le burada yaşamaya başlar. Bu olaylara kızan kaymakam Ömer
Lütfi Bey, Halil’in üzerine Selamoğlu adlı bir kişiyi gönderir.
Selamoğlu Halil’i bulur fakat önceden tanıştıkları için kaymakam konusunda Halil’i
uyarır. Halil uyarıları dinleyerek buradan kaçar ve Gülsüm’le birlikte Yalıkavak
yakınındaki Çökertmeye gelir. Amacı bir kayıkla adalara kaçmaktır. Rum gemicilerden
‘Kosta Paho’ ( Kos’lu İstanköylü Paho) ile anlaşır. Rumlarla aralarındaki husumetten
dolayı Paho, tayfa Andon vasıtasıyla Halil’i Çerkes kaymakam’a ihbar eder.
Kaymakamın emriyle denizden kol kayığı ile kolcubaşı Barka’nın Ali harekete geçer.
Ayrıca Paho’ nun demir atacağı karaya yakın yerde de jandarma komutanı Ömer Çavuş
önceden pusuya yatırılır. Halil’i adalara götürecek kayık yola çıkar. Paho, Halil’i
yakalatabilmek için dalgaları bahane ederek Aspata gitmeyi teklif eder ve deniz
durulunca adalara rahat geçebileceklerini söyler. Halil bu teklife inanır.
Tekne; Aspat’tan Bitez koyuna gelerek Hırsız Yatağı denen yere yakın olarak açıkta
demir atar. Akşam olduğunda teknede içki faslı başlar. Paho, Halil ve Gülsüm’ ün
içkilerine ‘Balık Ağısı’ denilen bir bitkinin sersemletici zehrini koyar. Bu zehrin etkisi ile
Halil ve Gülsün uykuya dalarlar. Ömer Çavuş kara pusudadır. Paho, Halil ve Gülsüm’ü
uyuttuktan sonra demir alır ve teknesini yavaş yavaş kıyıya yanaştırmaya başlar.
Ömer Çavuş tam kıyıya yanaşmadan tekneye ateş edilmesi emrini verir. Kurşunların
kendisine isabet edeceğinden korkan Paho tekneyi açığa bırakır. Tam bu sırada Kolcu
başı Barka’nın Ali de kol kayığı ile Paho’ nun teknesini sarar. Paho Halil’den çekindiği
için onu uyandırır. Geçen süre içerisinde Barka’nın Ali tekneye girmiştir. Halil ve Gülsüm
sersemlemiş bir vaziyette güverteye çıkartılırlar.
Güvertede Halil’in ayağı kayar, Barka, Ali Halil’i bacağından yaralar. Halil yaralı bir
vaziyette Bodrum’a getirilir ve kaymakamlık binası önünden karaya çıkartılır.
Halk kaymakamlık binası önünde toplanmıştır. O sırada ‘Kel Mülazım’ adı verilen
jandarma komutanı ‘Hükümete karşı gelenlerin sonu budur’ gibilerden konuşma yapar
Halil yaralı bir vaziyette kaymakamlık binası önünde bulunan bir mahzene atılır. Yaraları
tımar edilmez.
Burada bir süre acı içinde inler. Daha sonra Ömer Çavuş tarafından boğazına çökülerek
öldürülür ve sırtındaki elbiseleriyle birlikte alel acele gömülür. Bu olay üzerine Bodrum’dan
‘Üçlü Sacayağı’ olarak adlandırılan türkülerin ikincisi olan ‘Çökertme’ yakılır.
Çökertmeden çıktım da Halil’ im aman başım selamet
Bitez de yalısına varmadan Halil’im aman koptu kıyamet
Arkadaşım İbram Çavuş Allah’ına emanet
Burası da Aspat değil Halil’im aman Bitez yalısı
Ciğerimi ateş sardı aman kurşun yarası
Gidelim gidelim Halil’im çökertmeye varalım
Kolcular gelirse Halil’im nerelere kaçalım
Teslim olmayalım Halil’im aman kurşun saçalım
Burası da Aspat değil Halil’im aman Bitez yalısı
Ciğerime ateş sardı aman kurşun yarası
Güvertede gezer iken aman kunduram kaydı
İpeklide mendilimi aman mor rüzgar aldı
Çakırda gözlü Gülsüm’ümü Çerkes kaymakam aldı
Burası da Aspat değil Halil’im aman Bitez yalısı
Ciğerime ateş sardı aman kurşun yarası
Hazırlayan: Suat Yener
04.01.2024