Ârif ’em, ahkâm-ı sevdâdan Hikayesi

Makam: Kürdîlihicazkâr

Bestekar: Hacı Arif Bey

Sanatçı: Murat Irkılata

Güftekar: Hacı Arif Bey

Usül: Düyek

 

İkinci kez evlenirken de Saray'dan ayrılan Hacı Arif Bey, yeniden Saray'a dönmek istiyordu. 1861'de Abdülmecit ölmüş, yerine kardeşi Abdülaziz Han tahta çıkmıştı. Arif Bey, besteci Rıfat Bey'in yönetimindeki Saray Fasıl Topluluğu'na "ser hanende" (Baş şarkıcı) olarak alındı; ayrıca yine cariyelerin musiki hocalığıyla görevlendirmişti.

Onu iki kez evliliğe götüren bu görev, üçüncü kez de aynı sonucu verdi. Arif Bey, bu kez Pertevniyal Valide Sultan'ın nedimelerinden Nigarnik Hanım'a âşık oldu. Musiki dersleri sırasında doğan bu ilişki de, padişah ile valide sultanın uygun görmesiyle, evlilikle sonuçlandırıldı. 

Arif Bey, kötü anılarla dolu konağını satıp, bir çiftlik alarak yerleşti. Ancak geçirdiği kötü günler onu fazlasıyla üzmüştü, sinirli ve kaprisli bir insan hâline getirmişti.

Çevresindeki herkesi kırıyordu. Bu sebepten saraydan bir kez daha uzaklaştırılınca iyice hırçınlaştı. Artık sağlığı da bozulmuştu. Teselliyi evinde üçüncü eşi Nigarnik Hanım’da buluyordu. Bu dönemde bestelediği Kürdîlihicazkâr Şarkı’nın kendisine ait olan sözleri onun acılarla, hüzünlerle ama sevdalarla dolu hayatını ve Nigarnik Hanım’a duyduğu sevgiyi anlatır:

Ârif ’em, ahkâm-ı sevdâdan şikâyet eylemem,

Senden ey şûh-i cihân, ölsem ferâgat eylemem,

Sûz-i hicrinle yanar, ağlar, nedâmet eylemem,

Senden ey şûh-i cihân, ölsem ferâgat eylemem