Zil şal ve gül

Makam: Kürdîlihicazkâr

Bestekar: Münir Nurettin Selçuk

Sanatçı: Nesrin Sipahi

Güftekar: Yahya Kemâl Beyatlı

Usül: Yürük Semai

Zil şal ve gül

Endülüs’te Raks

1936 iç savaş sırasında Madrid’de büyük elçi olan Yahya Kemal melez güzellere olan duygularını yazdığı “gül-şal-zil” şiirinde, Endülüs’te bir Çingene Flemenkosu’nun dansını eşsiz güzelliği ile anlatıyor. 

Mekânda dansözler önde oturmuş, çalgıcılar ayakta duruyor, dansçılar sırayla kalkıp oynuyor. Omzundaki al şalı, ayak sesleri aynı tempoda vurduğu parmaklarındaki zilleri ve göğsündeki Gırnata’nın en güzel gülü. Şevk akşamında Endülüs. Kor dudaklı, kömür gözlü İspanyol Çingenesi. Allar giymiş rakkasenin dönüşlerini ve her dönüşünde yelpazeyi andıran görünüşündeki ihtişamını anlatan şiirini Madrid’den döndüğünde yakın dostu Münir Nurettin Selçuk’a verdi ve bestelemesini istedi. Ne yazık ki Münir Nurettin, çok istediği halde “Endülüs’te Raks”ı çok sevdiği arkadaşına dinletemedi.

 

Şair Cerrahpaşa Hastanesi’nin denize bakan tarafında bir odada yatıyordu. “Endülüs’te Raks” eserinin üstünde beste çalışmaları yapan Münir Nurettin Selçuk, şairin ziyaretine gitti. Onu neşelendirmek ister fakat nafiledir Yahya Kemal sonun geldiğinin bilincindedir ve iki gün sonra tedavi için Paris’e gitti. 2 Kasım 1958 günü hayata gözlerini yumdu.

“Endülüs’te Raks” Atlas Sineması’nda ilk kez İstanbul halkına tanıtılırken Münir Nurettin, içindeki sızı ile sahneye çıkar. Fakat onun sahne disiplini gereği acısını tavrına yansıtmaz ve konserine başlayacaktır. Tesadüf eseri o sırada İstanbul’da olan İspanyol Revüsü’nün kastanyetleri perde arkasına yerleştirilir. Bu defa sazlar oturuyor, Kastanyet Korosu arkada duruyor. 

 

Münir Nurettin kendi sazlarıyla başlar. O ihtişamlı görünüşü ve güçlü sesiyle şarkıyı yorumlarken salon coşmuştur. Oysaki Üstat arkadaşının acısını içinde his ediyordu. Kastanyet sesleri arasında “ole” çekilir.

Zil, şal ve gül. Bu bahçede raksın bütün hızı...
Şevk akşamında Endülüs üç defa kırmızı...
Aşkın sihirli şarkısı yüzlerce dildedir.
İspanya neş'esiyle bu akşam bu zildedir.
 
Yelpaze çevrilir gibi birden dönüşleri,
İşveyle devriliş, saçılış, örtünüşleri...
Her rengi istemez gözümüz şimdi aldadır;
İspanya dalga dalga bu akşam bu şaldadır.
 
Alnında halka halkadır aşüfte kâkülü,
Göğsünde yosma Gırnata'nın en güzel gülü...
Altın kadeh her elde, güneş her gönüldedir
İspanya varlığıyla bu akşam bu güldedir.
 
Raks ortasında bir durup oynar, yürür gibi;
Bir baş çevirmesiyle bakar öldürür gibi...
Gül tenli, kor dudaklı, kömür gözlü, sürmeli...
Şeytan diyor ki, sarmalı, yüz kerre öpmeli...
Gözler kamaştıran şala, meftun eden güle,

Her kalbi dolduran zile, her sineden: "Ole!"

 

Endülüs, Akdeniz’de kültür ve medeniyet merkezidir. Dünya tarihinde gerçekleşmiş en geniş ve kapsamlı yapıdadır. En uzun süreli tek sosyal ve kültürel uzlaşma tarihine sahiptir. 

 

Endülüs halkı, devletini kaybettikten sonra Hıristiyan zulmüne malıyla, kanıyla direnmiş ve kendi kültürünü yaşayarak koruma mücadelesinin bayraktarlığını yapmıştır. Müslüman ile Hıristiyan inanış ve yaşam tarzının emsalsiz bir mozaiğini yansıtan bir bölge. Ünlü şairimiz Yahya Kemal, İspanya’da elçilik yaptığı dönemde Çingene Flemenkosu’nun dansını tüm güzellikleriyle ve yaşadığı gibi anlatmış. 

 

 

Hazırlayan: Suat Yener-

Lütfen kaynak göstererek kullanın.